Plüton; köklü ve derinden dönüşümleri, yanıp kül olup küllerinden yeniden doğmayı, derinliği, derinlerden gelen bilgeliği ve zenginliği anlatır. Yunan mitolojisinde, kendisini görünmez kılan bir miğfer taşıyan Hades ile özdeşleştirilir. Gökyüzünde Plüton yaklaşık 2008 yılından beri Oğlak burcunda. Oğlak, Satürn ve Mars temsilinde bir burç olarak; Dünya astrolojisinda sistemi, geleneksel olanı, sınırları, inşa etmeyi, otoriteyi, devleti, statü ve konumu, ideolojileri temsil eder.

Satürn yönetiminde bir burç olduğu için aynı zamanda burada teknolojiden ve bilimden de bahsetmek gerek. Astroloji döngülerden ve döngülerin gözlemlenerek elde edilen verilerin toplanarak yorumlamaya çalışılması aslında. Erhan Altunay hocanın deyimiyle, zamanın kalitesini belirleme sanatı bir nevi. Geçmişe baktığımızda bir önceki Plüton Oğlak geçişi bizi 1762'li yıllara götürüyor. Plüton malum Güneş çevresinde bir dönüşünü yaklaşık 248 yılda tamamlıyor. Peki bu yıllarda ne olmuş?

Bu tarihler, Sanayi Devriminin başladığı tarihler... 1763 yılında James Watt ile birlikte Buharlı makinelerin, sanayide yaygınlaşması ile başlayan bu adımla eski sistem kökten dönüşerek makineleşmeye gidiyor. Bunun yanında yaygınlaşan Protestan görüşün de etkisiyle (çalışmak özgürlüktür) burjuva sınıfının yapısı değişiyor ve sonuçta bir dizi ekonomik, siyasal ve toplumsal dönüşümleri görüyoruz tarih sayfalarında.

Tarımsal alanda, toplum yapısında ve dolayısıyla devlet yapılarında, bankacılıkta, ulaşımda, lojistikte ve birçok bilimsel alanda köklü değişimler bu dönemde gerçekleşiyor. Şimdi tam da yine 2008 ve 2024 arasında yine Plüton Oğlak döngüsünün içindeyiz; yine bir dizi ekonomik değişim ve dönüşümler, teknoloji alanında yaşananlar, ulus devletlerin yapısı ve toplum düzeni, otoriteler ve devletlerle ilgili gelişmeler yaşadık yaşıyoruz. Peki geçmişe geri donelim; Plüton o dönemde Kova burcuna geçtiğinde ne olmuş?

Reformları, idealleri, gelecegi ve yenilikleri, özgürlüğü ve Jungiyen bir kavram olrak bence bireyleşmeyi anlatan Kova burcuna Plüton 1778'lerde geçiyor ve işte Fransız İhtilali karşınızda! Aydınlanmacılar ve Aydınlanma felsefesi, köklü geleneklerin ve siyasal rejimin mutlakiyetçi eğilimlerinin, monarşinin, burjuvazinin egemenliğinin (ki bunların hepsi Oğlak semboliği) yıkılması gerektiğini düşünüyorlar. Gerisini tarihten biliyoruz zaten. Peki şimdi ne olacak?

Plüton 1930larda keşfedildiği icin aslında şu anda ilk defa bu geçişi direkt olarak gözlemleyip veri toplayabileceğiz. Bu bence oldukça heyecan verici. Ama yine aynı sebepten şu an için Plüton Kova gecisi hakkında söyleyebileceklerimizin hepsi birer varsayımdan ibaret. Kimimiz özgürleşeceğiz ve insan hakları ön plana çıkacak derken kimimiz de teknolojik devinimlere ve heyecan verici uzay teknolojileri hakkında yorumlarda bulunabiliyor bu sebeple. Bu herkesin hayata baktığı pencereye ve inandığı ve sahip olduğu deger yargılarına göre değişiyor.

Tüm bu blockchain, bitcoin, giyilebilir İnternet, uzay teknolojisindeki vs gelişmeler bir yana (çünkü bunlar zaten gözle görünür bir şekilde kaçınılmaz olarak yaşanacak) ben Plüton Kova geçişine bireysel özgürleşme anlamında çok da olumlu bakan bir yerde değilim. Plüton Kova bana Black Mirror dizilerinin dünyada yer bulmuş halini ve bir tık daha ileri gidersek Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya"sına giriş kapısı gibi görünüyor naçizane. Bir de Love, Death and Robots dizisinin 2.sezonunda "Automated Customer Service" bölümüne bir bakalım burada.

Bölüm anlatmak istediklerimin ve benim bakış açımdan Plüton Kova'nın siluetini çizilmiş hali gibi adeta. Teknoloji bizi ozgurleştiriyor mu gerçekten yoksa esir mi alıyor? Bakış açısına bağlı... ©

Sevgiler...

...

©2022, Ege Yeşilova. Tüm hakları saklıdır ve bana aittir; izinsiz kopyalanamaz, alıntı yapılamaz ve referans vermeden paylaşılamaz.