Honoré de Balzac, Fransa’nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı eski ve yeni romanlarını 1830’dan sonra İnsanlık Komedyası başlığı altında topladı. Louis Lambert bu anıtsal eserde “Felsefi İncelemeler” başlığı altında bir araya gelen romanlar arasında yer alır. Balzac’ın önemli metinlerinden biri olduğu söylenen Louis Lambert, yazarın çocukluk yaşamından izler taşır. Anlatılan olaylarla yazarın yaşamı arasında benzerlikler bulan edebiyat tarihçileri eserin büyük ölçüde otobiyografik bir roman olduğu görüşündedirler. Balzac günümüzde edebi gerçekçiliğin en büyük yazarlarından biri sayılmaktadır.
Louis Lambert, Honoré de Balzac'ın felsefi yönü ağır basan romanlarından biridir. Kitap bu yüzden kolay okunan bir kitap değil. Balzac kitapta çocukluk arkadaşı Louis Lambert isimli çok zeki ve çok farklı bir düşünce yapısına sahip, gizem içeren bir ruh hali içindeki bir insanın biyografisini anlatıyor. Louis Lambert henüz küçük bir çocukken bol bol okuduğu kitaplar sayesinde yaşıtlarından bilgi yönünden çok ilerde olan bir kişiliktir. Öyle ki okul çağında çeşitli felsefi düşünceler içerisine girmiş ve bunları arkadaşı olan yazarla paylaşmıştır. Bunlar; evrenin oluşumu, insanın iç dünyası, dinsel eylemler, gizemli olaylar ve bilimsel açıklamalar başta olmak üzere çok çeşitli konularda yapılmış değerlendirmelerdir. Yazarın Louis Lambert karakterini yazarken kendinden esinlendiğini okuyucu farkedebilmektedir.
Yazarın karaktere yüklediği güç o kadar fazla, gerçekçil ve belirgin ki bazı özelliklerinden dolayı kendi yaşamından kareleri de bu özelliklerin içine kattığını okuyucu hissedebilir ve edebiyat tarihçilerine hak verebilir. Çünkü kitapta öyle bölümler var ki bunları yazan kişi ya gerçekten müthiş bir gözlemcidir ya da olayları kendisi yaşamıştır. Bu bölümler öyle başarılı ve kusursuz yazılmış ki gözlemden ziyade yazarın kendi yaşadıklarını anlattığı düşüncesi kuvvetlenmektedir.
(Honoré de Balzac gibi Louis Lambert da ergenlik yıllarını College de Vendôme'da birçok kitap okuyarak ve öğretmenlerden ceza alarak geçirir.)
Kitabın en etkileyici bölümlerinden birisi ise Louis Lambert'in Paris'ten dönmek için dayısına yazdığı ve kitapta yaklaşık on iki sayfa uzunluğundaki mektuplar bölümüdür. Her türlü felsefi açıklamaların yer aldığı bu mektuplarda çoğunlukla öyle bir anlatım yapılmış ki bazı ruhsal hastalıkların en önemli işaretlerinden biri olan ve Tıp biliminde adına "fikir uçuşması" denen rahatsızlık net olarak görülmektedir. Burada birbirinden ilgisiz olaylar ve düşünceler arka arkasına hızlı bir şekilde felsefik olarak sıralanmaktadır. Bu durum o kadar başarılı yapılmış ki bu bölümü okuyan okuyucu, Balzac'ın ruhsal durumunu araştırmak isteyebilir.
Kitabın son bölümünü oluşturan Louis'in sevgilisine yazdığı mektuplar ise aşkın derin felsefesini sunuyor. Mektuplar bir sevgiliye yazılabilecek olan müthiş sözlerden oluşuyor. Louis Lambert'in dramatik hikayesini anlatan bu felsefik romanı biraz zorlanarak da olsa beğenerek okuyabilirsiniz.
Honoré de Balzac'ın Louis Lambert romanından bazı alıntılar ise şu şekildedir;
1.) Burada her şeyin başı para. Dahası, paradan geçmek bile paraya bağlı.
2.) Sefalet içinde büyük kalmak için hiçbir zaman alçalmamak yeter. Soylu bir amaca doğru yürüyen adamın savaşması, acı çekmesi güzel bir şeydir kuşkusuz; ama burada kimde kaldı o savaşacak güç? Kayalardan aşıyor insan; ama durmadan çamura batmaktan usanıyor. Burada her şey geleceğe uzanan bir ruhun dümdüz uçuşunu yolundan saptırmaya çalışıyor. Çölde bir mağarada olsaydım aldırmazdım, burada kendimden korkuyorum. Çölde oyalanmadan kendimle baş başa kalabilirdim. Burada insan bir sürü küçültücü gereksinim duyuyor.
3.) Yaralı işçi, yoksul loğusa, hastalanan orospu, yüzüstü bırakılan çocuk, sakat yaşlı, kötü alışkanlıklar, giderek cinayet, sığınacak bir yer bulabiliyor, şefkat görebiliyor burada; ama bir şey keşfeden, düşünen insana karşı herkes acımasız. Burada her şey hemen elle tutulur bir sonuç vermek zorunda. Önce yemiş vermeyen ama büyük keşiflere yol açabilecek denemelerle burada alay ediliyor; insanın sabırla bütün güçlerini bir araya getirmesini gerektiren, derin, sürekli çalışmaya değer veren yok. Devlet asker besler gibi yeteneği de besleyebilir; ama o akıllı adam beni kandırır diye tiril tiril titriyor.
4.) Eğer yöneticilerin bir düşüncesi olsaydı, gerçekten üstün yeteneklerin bir gün uyanıp toplumu akıllı bir gücün boyunduruğu altına almalarından korkuyorlar diye kuşkulanabilirdim.
5.) Bugünkü politika insan güçlerini herhangi bir amaç uğrunda birleştirerek düzenleyecek yerde, etkilerini hiçe indirmek için bunları birbirine karşı kullanıyor.
6.) İnsanlar hep aynı: Biricik yasası yine güç, biricik bilgeliği yine başarı.
7.) Yasalar, diyordu, büyüklerin, zenginlerin işlerine engel olmaz; tam tersine, korunması gereken küçüklerin yakasına yapışır.
8.) Araya ölüm girmedikten sonra vedanın ne manası var?
9.) Seviliyorum! Bu düşünceyle silahlandıktan sonra her şeye boyun eğdiremez mi insan?
10.) Sana hiç rastlamasaydım keşke. Eksikliğinin acısını bilmezdim hiç olmazsa!
11.) Acıdan doğan kendini beğenmişlikler sadık gönüllere uğramaz.
12.) Lambert evlenmeden önce birtakım delilik belirtileri göstermişti. Ama bütün tutkulu âşıklarda böyle şeylere rastlanır; bu yüzden Louis'nin nasıl büyük bir sevdaya tutulduğunu öğrenip, Matmazel de Villenoix'yı da tanıyınca, bu belirtiler daha az önemli göründü gözüme. Düşünce denen şeyin pek de bol olmadığı taşrada Louis gibi yeni düşüncelerle dolu bir dünya görüşüne saplanıp kalmış adamın adı en azından zıpıra çıkar; üstelik ağzını kolay kolay da açmadığı için konuşunca herkesi şaşırtır. Huyum huyuna, suyum suyuna benzemez denen bir yerde o, bu adamla dünyalarımız ayrı deyiverir. Her akıllı adamın böyle kendine özgü aptallıkları vardır. Akıl çoğaldı mı, zıpırlığın çeşitli derecelerini oluşturan gariplikler de keskinleşir.
Yorum Bırakın