Mahcubiyet ve Haysiyet

Mahcubiyet ve Haysiyet
  • 4
    0
    0
    0
  • Norveçli yazar Dag Solstad'ın Türkçe'ye çevrilen ilk eseri olan Mahcubiyet ve Haysiyet, hayatı rutine binmiş ellili yaşlarında bir lise öğretmeniyle tanışmanızı sağlayacak. Elias Rukla; yaşadığı çağı hiçbir zaman benimseyememiş, zihnini geçmişin ve geleceğin getirdiği endişelerden günlük hayatın uğraşlarıyla uzak tutan, karısı Eva'ya duyduğu aşkı zamanla başka bir sevgi formuna evrilse de evliliği alışkanlıktan ibaret olan ve mesleğini hala anlamlı bulan bir edebiyat öğretmeni. Yıllardır Klasik Norveç Edebiyatı derslerine giriyor ve Henrik Ibsen'in Yaban Ördeği adlı eserini, ne dersle ne anlattıklarıyla ilgilenen bir sınıf dolusu aklı havada liseliye anlatıyor. Yıllardır aynı eseri okusa da yağmurlu bir pazartesi günü dersinde okuduğu satırlar onda farklı bir etki bırakıyor. Yaşadığı kırılmayla baş etmekte zorlanan ve geri dönüşü olmayan bir hata yaptığını farkına varan Rukla, 25 yıldır okul ve arasında gidip geldiği yolda dönüşünü düşünmediği bir yürüyüşe çıkıyor. Geçmişini sorgulayan her insan kadar acımasızlaşan Elias Rukla kendi hatalarıyla yüzleşme çabasını sonuna kadar gösteriyor. 

    Hayatı her an geçmişi sorgulayarak geçirmenin imkansızlığı ve anlamsızlığı aşikar ancak geçmişini yok sayarak yaşayan bir insanın bugün kurduğu hayatta eksik kalan bir yanı oluyor. Geride bırakılan yaşantı bazen unutuluyor bazen sadece hatırlanmak istenmiyor. Sağlıklı bir şekilde geride bırakılmış hatalar veya üstü örtülmüş yalanlar ve ihanetler, hiçbiri yok sayıldığı kadar yok olmuyor. Elias Rukla durup düşünmek zorunda kaldığı ilk andan itibaren hayatının buhranında boğulmaya başlıyor. Her şeyin masum olduğu zamanlar her şeyin masum göründüğü zamanlara evriliyor.

    O güne kadar bastırdığı veya görmezden geldiği duygularının gün yüzüne çıkmasıyla boğuşan Elias Rukla, geçmişinde özlem duyduğu şeylere karşı da sevgi beslemekten vazgeçmediğini fark ediyor. Üniversite eğitimi sırasında tanıştığı, kendisinden tamamen farklı ideolijerle meşgul olan yakın arkadaşı Johan ve onun güzeller güzeli sevgilisini, aynı zamanda şu anki eşini, geçmişinin üzerinden geçerken yeniden tanıyor. Sadece yok sayarak bugüne gelinceye kadar sırtında taşıdığı öfke, pişmanlık, sevgi ve nefretin hesaplaşmasını yaşayan Elias Rukla ile geçmişinde bir yolculuğa çıkmaktan derin bir keyif alacaksınız.

    Elias Rukla, yakın arkadaşı Johan Corneliussen ile hayatının en önemli arkadaşlığı paylaşırken arkadaşının göz alıcı güzellikteki sevgilisi Eva ile de yakın arkadaş oluyor. Johan aniden bütün sevdiklerini terk ederek Amerika'ya gidince Eva ve Elias hayatlarında bir dönüm noktası yaşıyor. Anı yaşarken hiç geçmeyecek gibi hissettiren ama aniden 25 yıllık bir geçmişe dönüşen gençliğini aynı anda bin bir farklı duyguyla hatırlayan Elias Rukla'nın eşiyle hayatını şu cümleler ile tanıyacaksınız. 

    "Ortak eşyalarıyla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."

    Dag Solstad geçmişi anmanın boşunalığını ve değiştirmek istediğimiz her şey geride kalmış gibi hissederken dahi bugünün sorunlarının hala hayatının yönünü değiştirebileceğini hatırlatıyor. Yazar, insanın hayatı o farkına varmadan tükenirken bir anda yaşadığı kırılma anının geri dönüşü olmadığını şu cümlelerle romanını bitirerek okuyucuya iletiyor.  "Bu da demektir ki bitti artık, diye düşündü Elias. Çok feci ama geri dönüş yok."


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.