Yorulmuştu! Bu öyle fiziksel bir yorgunluk değildi ki dinlenince geçsin. Mental olarak çökmüştü. Ne yapacağını, nasıl yapacağını bilmiyordu. Hiçbir çözüm yolu kalmamıştı sanki. Böyle olduğu yerde kalakalsa kimse ona dokunmasa istiyordu. Ama yapamıyordu, devam etmeye gücü olmasa da vazgeçemiyordu. Ruhunda yoktu. İç sesi savaşçı bir ruha sahipsin de ondan dedi. Buna karşılık derin bir iç çekti. Keşke bazen kolaya kaçmayı kendine kabul ettirebilse her şey daha kolay olabilirdi. Yağmur damlaları daha da hızlanırken o da adımlarını hızlandırdı. Sanki düşüncelerinden kaçmak istercesine. Rüzgar saçlarını savururken, burnuna da tanıdık bir kokuyu getirdi. Bu beklenmedik koku ani bir şekilde durmasına sebep oldu. Kafasını sertçe sağına çevirdi rüzgarın geldiği yöne. Ama bu havada kendisinden başka kimse dışarıda olacak kadar kafayı yememişti. Aklı gene oyun oynuyordu ona. "Neden şimdi!" diye mırıldandı. Çaresizliği zaten kendisine yetiyordu bir de onun yükünü almak istemiyordu. Gerçi onun yükü kendisine ağır gelmezdi onsuzluğun yükü diye düzeltti kendini. "Keşke" dedi "Keşke, o burada olsa!" Ama biliyordu ki imkansızdı. Anca hayali bir kokuyu alıyordu...
Onu ilk gördüğü ana gitti aklı. Nasıl olmuştu da tutulmuştu ona bilmiyordu. Belki de kendinden emin duruşuna... Gerçi zaman geçtikçe ne kadar kırılgan olduğunu görmüştü özünde. Sonra onu derinden sarsan kokusuna vurulmuştu. Koku duyusu hassas biri olarak bu onun için çok zordu. Anılarını kokular üzerinden anımsıyordu. En olmadık yerde onun kokusunu alması ise en ızdırap verici şeydi. O yanındaymış gibi hissediyordu ama yoktu. İmkansızdı... Kokunun geldiği yöne doğru "Sen!" dedi. "Sen, imkansızın içindeki imkanın sadece içimdeki sızısıdındır."
Geçmişini aştığını düşünüyordu, en azından alıştığını. Hiç sevilmemiş olduğu bir kere daha tokat gibi çarpınca yüzüne böyle hassas oluyordu. Kızıyordu kendisine neden etkilendiğini bilmiyordu ama buna bir son vermek istiyordu. Kimse sevmedi ama keşke sadece o sevseydi yeterdi dedi iç sesi. Ne zamandır görmüyordu bilmiyordu. Asırlar geçmiş gibi geliyordu. Tekrar görebilecek miydi onu bile bilmiyordu. Onun varlığı bile kendi varlığına anlam katıyordu. İçindeki sevgiden haberdar olsa 'Neden beni bu kadar seviyorsun?' derdi kesin. "Sen olduğun için" derdim diye düşündü.
Toparlamaya hazırken ikinci bir rüzgar dalgasına yakalandı. Bu seferki kendisini çok uzak bir geçmişe götürecekti. Toprak kokusu...
Yağmurlu havaları çok sevmeseninin sebebi çocukluğunun ona göre en mutlu anlarını hatırlatmasıydı. Sisli bir gecenin ardındaki gökyüzü gibi de olsa anıları; annesini hatırlatıyordu, mutlu oldukları zamanları... Aslında düşününce annesinin ne kadar yorgun olduğunu şimdi şimdi anlıyordu. Yorgun da olsa mutluydu ama. O zamandan sonra ne özgür ne de mutlu olabildiler zaten. Annesini de özlemişti, aralarındaki mesafelerden nefret ediyordu. Bir şarkıda geçiyordu "yalnızca evini özlediğinde yollardan nefret edersin" diye. Çok güzel bir sözdü.
Hayatı çıkmazlarla çevriliydi. En ufacık bir hatasında o çıkmazlar bir uçuruma dönüşecek gibi hissediyordu. Kendine gel diyordu herkes ama kendi içinde kaybolan bir insan nasıl kendisine gelebilirdi ki! Kendini, kendi içinde bir yerde kaybetmişti ve bulamıyordu. Ona yol gösterecek kimsesi de yoktu. Bu da onun lanetiydi. Zehri de dermanı da içindeydi ama o dermanı göremiyordu. Dudaklarında acı bir tebessüm oldu. Yalnızdı, yapayalnızdı hem de.
"Biz babalarımızın narin çiçeği değil, annelerimizin vahşi çiçeği olduk." sözünü anımsadı. Babası hiçbir zaman ilk aşkı olmamıştı. Tüm güvensizliğinin, kırılganlığının, şüpheciliğinin kaynağı olmuştu sadece. O adamın hayaletinden de kurtulmak istiyordu. Ancak nasıl yapacaktı bilmiyordu. İç sesi gene araya karıştı: "hazır olduğunda." dedi. Neye hazır olacaktı bilmiyordu. Bildiği tek şey yürümeye devam etmesi gerektiğiydi. Sırılsıklam olmuştu, hasta olacaktı biliyordu ama yağmurlu havaları seviyordu. Onu mutlu eden yegane şeylerden biriydi. Koşma hızında yürümeye başladı, yetişmesi gereken bir yer vardı sonuçta. Onu tebessümle izleyen, henüz varlığını bilmediği, dostunun bakışları ardında fırtınaya doğru yol aldı...
Yorum Bırakın