Advertisement Tracker

Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Dönersen Islak Çal

Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Dönersen Islak Çal
  • 11
    0
    0
    0
  • Senaryosunu Nuray Oğuz ve Cemal Şan'ın yazdığı, yönetmenliğini Türk sinemasının başarılı isimlerinden Orhan Oğuz'un yaptığı 92 tarihli Dönersen Islık Çal, döneminin pek çok hak öznesini mercek altına alan oldukça hassas bir yapım olarak izleyicisinin karşısına çıkıyor. Başrollerini Cüce (Mevlüt Demiryay) ve Travesti (Fikret Kuşkan) üstlenmektedir.

     

    Ötekileşmiş bir toplumun ötekileridir Travesti ve Cüce. İsimleri yoktur, onlar sadece ötekidir. Film de bu ötekilerin hikayesidir aslında. Gündüz onları göremezsiniz, toplumda yerleri yoktur çünkü. Gecenin karanlığı sokaklara bir perde gibi çöktüğünde onlar çıkar dışarı. Gece yalnızca onların ve serserilerindir. Belki bir düdük kurtarır canlarını, belki de sadece şanstır o gece yaşamaları.

     

    Başrolünü Bülent Ersoy'un üstlendiği 1980 yapımlı Melih Gülgen filmi Beddua'dan bu yana ilk kez bir trans karakter güldürü ögesi olmaktan ziyade toplumdaki yeriyle yani dışlanmışlığıyla anlatılıyor. Gerçekliğin belki eksik fakat en azından en şeffaf haliyle izliyoruz onu.

    Filmde Cüce'nin barmenlik yaptığı bar, Beyoğlu'ndaki ünlü Hayal Kahvesi'dir. Etrafta görülen figüranlar ise Hayal Kahvesi'nin o dönemki gerçek çalışanlarıdır. Ayrıca bara girip çıkan insanlar doğrudan o günün misafirleridir. Hiçbiri üzerinde kurguya başvurulmadan akışı yansıtmak istemişlerdir.

    Filmde kimsenin ismi yok demiştim. Evet, ötekilerin ismi yok ve asla da duymuyoruz isimlerini fakat Travesti'nin çocukluk arkadaşı Adıgüzel ve cücenin ev sahibi ve aynı zamanda komşusu Madam Lena'nın isimleri vardır. Dikkat ettiyseniz zengin ve varlıklı rolün ismi Madam'dır. Toplumun erkek hegemonik temsilinin ismiyse Adıgüzel. Her şey bir senaryo cambazlığının ürünüdür aslında. İzleyiciye hikayeyi aktarmak isteyen senaristler, doğrudan anlatmak istediklerini bir aktör edasıyla filme işlemişlerdir.

    Travesti ile Cüce bir yerde kavga ederler. Travesti'nin paraya ihtiyacı vardır fakat Cüce onu tatmin edemez. Bu kavganın derin üzüntüsü altında Cüce, Travesti ile görüşmek için onun çalıştığı eve gider. Evde sürekli camı açıp aşağı küfürler yağdıran biri, Travesti'nin onunla görüşmek için gelen yengesi ve yeğeni bizi karşılar. Bir toplum tezahürüdür bu sahne. O esnada duvarda asılı bir poster görürüz. Kaslı bir adamın yer aldığı posterin altındaki belirli belirsiz İngilizce şöyle bir yazı vardır: "All man are not created equal (Bütün erkekler eşit yaratılmadı)". Poster, sahne ve karakterlerle tüm filmin bir 15 saniyesini izleriz aslında. Her şey buradan ibaret.

    15. Montpelier Film Festivali, Ankara Uluslararası Film Festivali, Adana Film Festivali ve SIYAD ödüllerini de kazanmıştır bu başyapıt. Ahlak polisinin ahlaksızlığını, insanların çirkin yüzlerini ve toplumdaki ötekilerin hayat mücadelesini dikkatle işlemiştir. Yalnızlığın tüm musibetlerin en kesifi olduğunu izleriz ve tabii ki dostluğun, dostum demenin nelere delalet ettiğini.

    Filmin sonunda Cüce sokakta öldüresiye dövülür. Yerde kanlar içinde ve acı çekerken bir düdük sesi duyulur. Cüce'nin serserileri bir bekçi edasıyla korkutup kaçırdığı ve yoluna devam etmesini sağladığı o kurtarıcı ses. Bu sesle beraber annesinin küçük bir halini görür. Tam o esnada kadraja "Angelidis" isimli bir dükkan tabelası girer. Bu dükkan Beyoğlu, Emir Nevruz Sokak, No:1'de bulunan gerçek bir cenaze levazımatçısıdır. Yönetmen Oğuz, birazdan izleyeceğimiz ve bizi derin buhrana sürükleyen o sahneleri, kara haberi bize orada bu detayla duyurur aslında.

    Cüce günlerdir evde yaralı halde yatmaktan ve o halinde bile çatıda beslediği köpeklerinin aç olduklarını haykıran sesiyle ölümü yavaş yavaş kucaklar. Travesti, Cüce'yi o halde görür ve Cüce'nin son dileği olan "Beni çatıya çıkar" isteğini yerine getirir. Çatıdan aşağı bakarken hala yenemediği İstanbul karmaşasına bir hayranlık sözleri dökülür dudaklarından. Bu sever çatıya düşen yaşlar bulutlardan değil dostunun gözlerindendir. Cüce son nefesini verdiğinde Travesti için kucağında bir dostu vardır artık, içli ve değerli bir dost.

    Filmin sonunda çatıdan aşağı Cüce'in kilitli odasından çıkan toplar yağmaya başlar. Travesti atıyordur bu umut parelerini. İnsanlar toplarla oynarken birine ayağıyla şut çeker Travesti. Ve ardından peruğunu atar, kürk şalını dolar boynuna. Yürür İstiklal'in olması gereken gibi olan insanların arasında bir aykırı figür olarak; rujlu dudakları ve yüksek topuklularıyla.

    "Biliyor musun, yıllardır barda envai çeşit insanla karşılaştım. Çoğu senden daha kadın, benden daha cüceydi. Önemli olan sahicilik, dostluk" -Cüce

    (Filmden ilham alınarak tek sekansta çekilen, yönetmenliğini Umur Turagay'ın yaptığı ve Fikret Kuşkan'ı yeniden trans birey olarak gördüğümüz "Gemiler" şarkısının klibini bir de bu gözle seyretmeye ne dersiniz?)


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.