Türkiye'nin Otomobili'nin Toplumsal Zihniyetteki 'Devrim'i

Türkiye'nin Otomobili'nin Toplumsal Zihniyetteki 'Devrim'i
  • 0
    0
    0
    0
  • Bu yazıda, Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve politik tarihi açısından önemli iki proje olan “Devrim Arabası” ile “Türkiye’nin Otomobili” girişimleri toplumsal zihniyet temelinde incelenmektedir. Yazıda, toplumun bu iki projeye yönelik tutum ve yaklaşımları ile bu tutum ve yaklaşımların arka planındaki zihniyetin ortaya çıkarılması amaçlanmakta ve zihniyet değişimi sorgulanmaktadır. Toplumsal kesimlerin projelere yönelik tutum ve yaklaşımları ulusal gazetelerdeki ilgili haberler incelenerek ortaya çıkarılmakta, haberlerde kullanılan dil ve söylem çözümlenerek toplumsal zihniyete ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bunun için Van Dijk’in söylem, toplum ve sosyal biliş arasında ilişki kurduğu sosyo-bilişsel yaklaşımı takip edilmektedir. Van Dijk’e göre ortak bilişsel ya da zihinsel modellere sahip toplum kesimleri aynı olaylar karşısında çoğunlukla benzer tutumlar ve davranışlar sergilemektedir. Sosyal kesimleri temsil eden gazeteler topluluk üyeleri ile aynı bilişsel modellere sahip olmalarından dolayı haberlerinde bu tutum ve yaklaşımları yansıtmaktadır. Bu nedenle gazetelerin belirli konulardaki haberleri çözümlendiğinde temsil ettikleri sosyal kesimlerin zihniyet yapılarına ulaşılabilmekte ve toplumdaki farklı kesimleri temsil eden gazeteler bir arada analiz edildiğinde toplumsal zihniyet ortaya çıkarılabilmektedir. 

    Türkiye’de yerli otomobil üretme fikrinin somut bir projeye dönüştüğü ilk girişim “Devrim Arabası”dır. Bu fikrin oluşması ve gelişmesinde Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınma isteği ve sanayi ülkesi olma arzusu ile askeri ve sivil ihtiyaçlar etkili olmuştur. Ancak fikrin projeye dönüşmesinde devrin sanayicilerinin, akademisyenlerinin ve meslek odalarının katkısı olsa da devlet ve hükümet yetkililerinin, bilhassa dönemin devlet başkanının, istekli ve kararlı oluşu önemli rol oynamıştır. Dönemin devlet başkanının “yerli otomobil” üretme düşüncesini kamuoyuyla paylaşmasının ardından 1961 yılının Ocak ayında 9 İstanbul firması bir araya gelerek “Türkiye Makine Motorlu Vasıta ve Yardımcı Sanayi Birliği”ni kurmuştur. Bu birlik Türkiye’de yerli otomobil, kamyonet ve kamyon üretilmesi için hükümet yetkilileriyle çeşitli görüşmeler gerçekleştirmiş, kongre ve basın toplantıları düzenlemiştir. Konu çeşitli meslek odalarının, ticaret ve sanayi birliklerinin gündemine gelmiş ve çeşitli toplantılarda konuşulmaya başlanmıştır. Hükümet nezdinde ise ilk defa 4 Mart 1961 tarihli Bakanlar Kurulu’nda ele alınmıştır. Kabine üyelerinin bir kısmı projeyi desteklerken bir kısmı olumsuz bir kısmı da tarafsız görüş bildirmiştir. Sonuç olarak Bakanlar Kurulu, Sanayi Bakanı’nın otomobil endüstrisinde gelişmiş olan Avrupa ülkelerini incelemesi ve detaylı bir rapor hazırlanması yönünde karar vermiştir.

    Sanayi Bakanı’nın Avrupa ülkelerindeki inceleme gezisinin akabinde Bakanlar Kurulu 30 Mart 1961 tarihinde toplanmış ve söz konusu incelemelerin ışığında konuyu tekrar ele almıştır. 22 Nisan 1961 tarihinde Başbakanlık’tan Ulaştırma Bakanlığı’na, Türkiye’ye özgü bir otomobil numunesi (prototip) yapılması ve bu işle ilgili TCDD’nin görevlendirilmesi yönünde bir resmi yazı gönderilmiştir. Bu yazı “Devrim Arabası” projesinin resmiyet kazandığını gösteren bir belge niteliği taşımaktadır. Hükümetin bu konudaki kararının ardından 15-17 Mayıs 1961 tarihlerinde Makine Mühendisleri Odası tarafından 1. Otomobil Endüstrisi Kongresi düzenlenmiştir. Kongreye hükümet yetkilileri, meslek odası üyeleri, sanayiciler ve bilim insanları katılmış ve görüşlerini bildirmiştir. Özellikle dönemin devlet başkanı ve sanayi bakanının görüşleri olumlu ve projenin başarılacağı yönünde olmuştur. Diğer katılımcılar da olumlu ya da olumsuz yönde eleştiri ve görüşlerini iletmişlerdir. Kongrenin onur konuğu olan Devlet Başkanı Cemal Gürsel konuşmasında; Türkiye’de otomobil yapılacağına olan inancını açık bir şekilde vurgulamıştır.

    Bu kongrenin ardından “yerli otomobil” üretimi basının ilgi odağına oturmaya başlamış ve konu gazeteler tarafından manşetlere taşınmıştır. Hem kongre öncesi hem de sonrasında basının daha çok devlet başkanı ve hükümet yetkililerinin Türkiye’de otomobil yapılabilmesi konusundaki beyanlarına yer verdiği görülmektedir. Henüz bu konuda bir proje başlatıldığı ve resmi kurumların görevlendirildiği ile ilgili husus kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Projeyi basından ve kamuoyundan olabildiğince gizli tutmaya çalışan hükümet, projede görevlendirilen personelin 19 Haziran 1961 günü Eskişehir’deki TCDD’ye ait Cer Atölyesinde bulunmalarını istemiştir. Görevlendirilen idari ve teknik ekip fiilen 2 Temmuz 1961 günü çalışmalara başlamıştır. İlk numunelerin (prototip) üretilip test sürüşlerinin başladığı Ekim ayına kadar proje basından gizli tutulduğu için gelişmeler gazetelere yansımamıştır. İlk Türk otomobili numunesinin Eskişehir’de üretildiği ve ilgililerin önünde başarıyla çalıştığı yönünde ilk haberler Ekim ayının başından itibaren basında yer bulmaya başlamıştır. Daha sonra 19 Ekim 1961 tarihinde Ulaştırma Bakanı tarafından basına bir açıklama yapılmış ve ilk Türk otomobilinin üretildiği, tecrübe sürüşlerinin başarıyla sonuçlandığı ve Devlet Başkanı’na 26 Ekim 1961 tarihinde törenle verileceği açıklaması yapılmıştır.

    “Türkiye’nin Otomobili” girişiminin 20 Ocak 2011 tarihinde TÜSİAD toplantısında dönemin başbakanının “babayiğit” olarak tanımladığı iş adamlarını yerli otomobil üretme konusunda yaptığı çağrı ile başladığı söylenebilir. 2015 yılına gelindiğinde ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK öncülüğünde uluslararası düzeyde tanınmış bir yabancı markanın fikri mülkiyet haklarının satın alınması yöntemiyle, markaya ait bir model üzerinden geliştirilen prototipler basınla paylaşılmış fakat bu proje sonuçlandırılamamıştır. Kasım 2017 tarihinde ise dönemin cumhurbaşkanı öncülüğünde diğer iş dünyası örgütlerinin de katılımıyla Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu, kısa adıyla TOGG, kurulmuş ve kamuoyuna açıklanmıştır. Eylül 2019 tarihinde dönemin Sanayi ve Teknoloji bakanı Türkiye’nin Otomobili ile ilgili ilk somut görseli sosyal medya hesabından paylaşmış ve bu paylaşım ciddi bir yankı uyandırmıştır. Bundan sonraki süreçte girişim belirli aralıklarla hem sosyal medyada hem de yazılı ve görsel medyada ele alınmış ve tartışılmıştır. Resmi tanıtımın yapılacağı tarih olarak 27 Aralık 2019 günü ilan edilmiş, toplum ve medya bu tarihe odaklanmış ve tanıtımın ardından çeşitli sosyal kesimler ve medya tanıtılan otomobil, otomobili üretecek şirket ve nasıl bir süreç yaşanacağına dair detaylı değerlendirmeler ve görüşler öne sürmüşlerdir.

    Yapılan araştırmalarda Devrim Arabası’na ilişkin haberler olumlu %48, olumsuz %6 ve nötr %46 şeklindedir. Haberlerin daha çok olumlu ve nötr yönde olduğu, olumsuz yönde haber sayısının düşük olduğu görülmektedir. Kategoriler açısından değerlendirildiğinde; “ilgi gösterme” kategorisinde %16 olumlu ve %84 nötrdür. Önem verme” kategorisinde %93 olumlu, %5 olumsuz ve %2 nötrdür. “Başarılacağına inanma” kategorisinde %74 olumlu, %19 olumsuz, %7 nötrdür. “Destek verme”
    kategorisinde %7 olumlu, %3 olumsuz ve %90 nötrdür. Olumlu yönde haber “önem verme” (%93) ve “başarılacağına inanma” (%74) kategorilerinde öne çıkmaktadır. Nötr yönde haber “ilgi gösterme” (%84) ve “destek verme” (%90) kategorilerinde öne çıkmaktadır. Olumsuz yönde haber ise herhangi bir kategoride öne çıkmamaktadır. Bu bulgular projeye önem verildiğini ve başarılacağına inanıldığını ancak ilgi ve desteğin oldukça az olduğunu göstermektedir.

    “İlk Türk otomobili için 900 bin lira harcandı” (Hürriyet / 01.11.1961), “DEVRİM’in maliyeti” (Vatan / 01.11.1961) gibi maliyeti öne çıkaran haberler olumsuz bakış açısını yansıtmaktadır. “C.Gürsel’in bindiği yerli otomobilin benzini bitti” (Son Havadis / 30.10.1961), “Avrupa kafası ile otomobil yaptık. Ama Şark kafası ile benzin koyduk ve burada kaldık” (Dünya / 30.10.1961) gibi benzinin bitmesi hadisesini öne çıkaran haberler olumsuz yaklaşımın diğer örnekleridir. “bir tek Türk işçisinin dahi vaktini bu lüks otomobil için heba etmesi büyük bir milli kayıptır” (Yeni İstanbul / 01.11.1961), “her motor parçasının tek tek taklidini dökerek bir otomobil yapmışız” (Dünya / 03.10.1961) şeklindeki ifadeler doğrudan projenin başarılamayacağını ve bunun için harcanan paranın israf olduğunu vurgulamaları nedeniyle olumsuz yaklaşımın diğer örnekleri olarak sunulabilir.

    “Türk mühendis ve işçileri, ‘Türkiye’de otomobil yapılamaz’ iddiasını çürütmüşlerdir” (Milliyet / 30.10.1961), “Bu yapılan otomobil sanayii tarihimizde yeni bir hamle olarak kaydedilecektir” (Tercüman / 30.10.1961), “Türk sanayii çalışmalarında bir dönüm noktasıdır. Türk sanayii tarihi bunu mutlaka yazacaktır” (Dünya / 30.10.1961) gibi ifadeler projenin önemine dair olumlu bir bakış açısını yansıtmaktadır. Ayrıca “Türk tipi otomobil imal edilecek” (Akşam / 31.10.1961), “İlk Türk otomobili DEVRİM” (Vatan / 31.10.1961), “İlk Türk otomobili” (Ulus / 30.10.1961), “Türk yapısı ilk otomobil” (Tercüman /30.10.1961) gibi “yerli ve milli” vurgusu yine projenin önemini işaret eden ifadeler olarak gösterilebilir. “Türkiye’de otomobil yapılamaz iddiası Devrim’le çürütüldü” (Milliyet / 30.10.1961), “ilk otomobillerimizin de elbette birçok kusurları olacak ama zamanla mükemmelliğe yaklaşılacaktır” (Hürriyet / 30.10.1961), “bir aşağılık duygusu ile bizde otomobil yapılamaz diyenler utansınlar. Hayır, işte bizde de otomobil yapılabiliyor” (Vatan / 30.10.1961) gibi ifadeler projenin başarıya ulaşacağına olan inancı yansıtmaktadır. “9 firma oto sanayi için birleşmeye hazırdır. İleriki iltihaklarla bu rakamın 36’ya yükseleceğini” (Yeni Sabah / 31.10.1961), “İzmirli bir vatandaşın Türk otomobilini satın almak için müracaat ettiğini ve 500 bin lira vermeyi kabul ettiğini” (Milliyet / 30.10.1961) ifadeleri projenin farklı toplum kesimleri tarafından desteklendiğini göstermektedir.

    Van Dijk sosyal biliş temelli söylem çözümlemesinde, haberlerin kullanılan dil ve seçilen kelimeler, yapılan çağrışımlar ve oluşturulmak istenen algı, steriotipleştirme ve geleneksel kabuller, tecrübe ve hafıza ile sosyal bağlam bakımından incelenmesini önermektedir. “DEVRİM’in maliyeti” ve “lüks otomobil” gibi ifadelerle projenin çok pahalıya mal olacağına dair bir çağrışım yapılmakta ve toplumun ödediği vergilerin heba olacağı yönünde bir algı oluşturulmaktadır. “her motor parçasının tek tek taklidini dökerek” ve “kapısının tokmağını ve kilidini yaptığımız bile şüphelidir” şeklindeki ifadeler ile aslında bunun bir Türk otomobili olmadığı, İlk Türk Otomobili şeklinde sunularak toplumun yanıltıldığı ve Türkiye’nin dünya standartlarında bir otomobil yapamayacağı kastedilmektedir. “Şark kafası ile benzin koyduk” ifadesinde bir steriotipleştirme sözkonusudur ve doğu olarak zihinlerde kategorize edilen büyük çerçevenin içine Türkiye mahkûm edilmektedir. Doğulu bir ülke olarak Türkiye batı zihninin ürünü olan otomobili çağdaş standartlarda üretemez kabulü ifadeye yön vermektedir. Bu tür söylemler mevcut durumu kabullenen, özgüveni düşük, büyük projeleri maceraperestlik olarak gören bir zihniyetin yansımasıdır. Bu zihniyet gelişmiş ve geri kalmış toplumlar arasında kolaylıkla kapatılamayacak “büyük boşluk” olduğu tezlerini peşinen kabullenmekte, bu açığı kapatma niyetiyle gerçekleştirilen bütün girişimleri küçümsemekte, büyük hedef ve projeleri hayalcilikle itham etmektedir. Bu yaklaşım kendisini “realist” olarak sunmakta, maliyet, israf, lüks ve emeğin hebası gibi ifadelerle tavırlarının mantıksal ve haklı gerekçelere dayandığı izlenimi oluşturmaya çalışmaktadır.

    Haberlerde yer alan “Türkiye’de otomobil yapılamaz iddiasını çürütmüşlerdir”, “Türk sanayii çalışmalarında bir dönüm noktasıdır”, “İlk Türk otomobili” gibi ifadeler hem projenin önemini göstermekte hem de geleneksel ön yargıların aksine projenin başarılacağına olan inancı vurgulamaktadır. Bazı oto sanayi firmalarının birleşmesi ve birkaç vatandaşın Türk otomobili satın almak için müracaat etmesine yönelik ifadeler toplumsal desteğin var olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu tür ifadelerin sayıca az olması ve vurgularındaki zayıflık bu desteğin güçlü olmadığını göstermektedir. “İlk Türk otomobili” şeklinde bir nitelemenin yapılması milli ve yerli olmayı çağrıştırırken, “Türk sanayinde bir dönüm noktasıdır” şeklindeki vurgu projenin kritik öneme sahip olduğu algısına yöneliktir. “otomobil yapılamaz iddiasını çürütmüşlerdir” şeklindeki ifadeler ile geleneksel ön kabullerin bu projeyle yıkıldığı ve artık bir hükmünün olmadığı ima edilmektedir. Bu tür söylemler geri kalmışlığı kabullenmeyen, öğrenilmiş çaresizliğe rıza göstermeyen, geleneksel algı, tipleştirme ve yargılara itiraz eden, mevcut durumun büyük ve zor projelerin başarılmasıyla değişebileceğinin bilincinde olan bir toplumsal zihniyetin yansımalarıdır. Ancak “bir iki otomobil bir şey ifade etmez, seri imalata gitmek lazım”, “ilk otomobillerimizin de elbette birçok kusurları olacak ama zamanla mükemmelliğe yaklaşılacaktır” şeklindeki ifadeler başarılmak istenilen hedefin zorluğunun, mevcut şart ve imkânların yeterince uygun olmadığının farkında olunduğunu göstermektedir. Projedeki zorluğun farkında olunması ve toplumsal özgüvenin yeterince yüksek olmaması çekingen ve temkinli bir dilin kullanılmasına neden olmaktadır. Bu temkinli dil projenin önemli görülmesi ve başarılacağına inanılmasına rağmen somut ilgi ve desteğin yeterince gösterilmemesini de kısmen izah etmektedir. Temkinli olma ve çekingenlik toplumsal özgüven ve öz yeterlilik algısının kırılganlığına işaret etmekle birlikte toplumsal desteğin katkılarını kavrama konusunda bilinçliliğin oluşmadığını da göstermektedir. 

    Türkiye’nin Otomobili’ne ilişkin haberler ise olumlu %57, olumsuz %1 ve nötr %42 şeklindedir. Haberlerin daha çok olumlu ve nötr yönde olduğu, olumsuz yönde haber sayısının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Kategoriler açısından değerlendirildiğinde; “ilgi gösterme” kategorisinde %63 olumlu ve %37 nötrdür. “Önem verme” kategorisinde %60 olumlu, %2 olumsuz ve %38 nötrdür. “Başarılacağına inanma” kategorisinde %61 olumlu, %2 olumsuz, %37 nötrdür. “Destek verme” kategorisinde %43 olumlu, %1 olumsuz ve %56 nötrdür. Olumlu yönde haber “ilgi gösterme” (%63), “önem verme” (%60) ve “başarılacağına inanma” (%61) kategorilerinde öne çıkmaktadır. Nötr yönde haber sadece “destek verme” (%56) kategorisinde öne çıkmaktadır. Bu bulgular projeye ilgi gösterildiğini, önem verildiğini ve başarılacağına inanıldığını göstermektedir. Toplumun projeye desteği konusunda nötr bir dil öne çıksa da olumlu dil oranının %43 ile yüksek olduğu görülmektedir.

    “Türkiye’nin Otomobili” resmi tanıtımının ardından bağımsız bir araştırma firması Türkiye genelinde bir anket yapmıştır. Anket sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 95,4'ü bu araçları gördüğünü ve Türkiye'nin Otomobili'nden haberdar olduklarını ifade etmiştir. Projeyi destekleme oranı yüzde 97,6 ve otomobilden satın almak isteyenlerin oranı %89’dur. Tasarımların beğenilme oranı yüzde 98,4 ve Türkiye'nin Otomobili'nin bir dünya markası olabileceğine inanma oranı yüzde 90,3’tür. Anketin sonuçları rakamsal olarak yüksek olsa da çalışmanın sonuçlarını desteklemektedir. Türkiye’nin Otomobili ile ilgili olumsuz haber sayısı toplamda 7 ve oran olarak %1, olumlu haber sayısı 389 ve oran olarak %57’dir. Bu nedenle projenin toplumun farklı kesimlerince olumlu karşılandığı görülmektedir. Ancak özellikle iktidara yakın olan kesimlerde daha olumlu bir tavır belirgin iken muhalif kesimlerde nötr tavrın hakim olduğu söylenebilir. Habertürk, Sözcü ve Cumhuriyet genelde nötr bir dil tercih etmişlerdir. Bu gazetelerin bazı eleştirilerde bulundukları ve olumsuz bazı noktalara vurgu yaptıkları görülmektedir. Ancak olumsuz bir tavır veya yaklaşım olarak kabul edilecek bir dil kullanmaktan kaçındıkları söylenebilir. Muhalif sağ liberal olarak nitelenebilecek Karar gazetesinin “Türkiye’nin otomobiline her kesimden destek geldi” (Karar / 29.12.2019) ifadesi bu tespiti desteklemektedir.

    Haberlerde ilgi anlamında; “Türkiye'nin otomobili dünya gündeminin ilk sırasına çıktı” (Sabah / 27.12.2019), “Yerli otomobil tasarım ve özellikleri ile hayran bıraktı” (Hürriyet / 27.12.2019), "Türkiye'nin Otomobili toplumun her kesiminden beğeni topladı” (Milliyet / 28.12.2019), “Büyük beğeni topladı! Türkiye'nin Otomobili dünya gündemine damga vurdu” (Akşam / 28.12.2019) şeklindeki ifadeler toplumsal ilginin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Önem anlamında; “Erdoğan'dan yerli otomobil mesajı: Geleceğin teknolojisi” (Hürriyet / 28.12.2019), “Yerli otomobil Türkiye’de voltajı yükseltecek” (Sabah / 04.01.2020), “İşte Türkiye'nin otomobilinin tetikleyeceği sektörler” (Akşam / 31.12.2019), “Türkiye'nin Otomobili üretimi okullarda heyecan yarattı” (Milliyet / 08.01.2020) biçimindeki ifadeler toplumun girişimi oldukça önemli gördüğünü göstermektedir. Başarı anlamında; “Ön alım talepleri başladı! Yerli otomobil tek elden” (Sabah / 02.01.2020), “Yerli otomobil burada üretilecek” (Hürriyet / 04.01.2020), “Yerli otomobil fiyatları belli oldu mu? Yerli otomobil sipariş talebi” (Milliyet / 02.01.2020), “Yerli otomobil için talep toplama başladı! İşte ön ödeme rakamı” (Akşam / 31.12.2019) şeklindeki ifadeler girişimin gerçekleştirileceğine ve başarıya ulaşacağına dair inancın tam ve kesin olduğunu göstermektedir. Destek anlamında; “YÖK, Türkiye'nin Otomobili"ne doktoralı mühendis yetiştirecek” (Sabah / 07.01.2020), “Ankaralı otomobil ve şoför esnafından Türkiye'nin Otomobili'ne destek” (Hürriyet / 29.12.2019), “Türkiye'nin Otomobili"ne Edirne'den de destek geldi” (Milliyet / 06.01.2020), “Yavaş ve İmamoğlu'ndan yerli otomobil paylaşımı” (Cumhuriyet / 27.12.2019) biçimindeki ifadeler toplumun farklı kesimlerinden girişime önemli ve ciddi bir destek verildiğini göstermektedir.

    Haber metinleri kullanılan dil ve seçilen kelimeler, yapılan çağrışımlar ve oluşturulmak istenen algı, steriotipleştirme ve geleneksel kabuller, tecrübe ve hafıza ile sosyal bağlam bakımından incelendiğinde sosyal kesimlerin bilişsel modelleri ve toplumsal zihniyet yapıları daha açık görülebilmektedir. Yani “Daha üzerinde otomobil olmadan sadece batarya maliyeti bu, otomobilin yazılımının maliyeti buna dahil değil” (Habertürk / 03.01.2020) ifadeleri Devrim Arabası hakkında yapılan “İlk Türk otomobili için 900 bin lira harcandı” (Hürriyet / 01.11.1961), “DEVRİM’in maliyeti” (Vatan / 01.11.1961) gibi maliyeti öne çıkaran haberleri anımsatmaktadır. “Yerli otomobilin bataryası Çin'den, entegrasyon Almanya'dan, tasarım İtalya'dan” (Cumhuriyet / 28.01.2020) ifadeleri ise yine Devrim Arabası hakkında yapılan “Devrim otomobilinin %80 yerli Türk malzemesi ile yapıldığına inanmak memleketimiz muvacenehesinde çok güçtür. Motoru Türkiye’de nasıl yapılır? Kapısının tokmağını ve kilidini yaptığımız bile şüphelidir” (Yeni İstanbul / 01.11.1961) ve “Her motor parçasının tek tek taklidini dökerek bir otomobil yapmışız. Neden yapamazmışız? Bu usul ile daha ince, daha dolambaçlı makineler de yapabiliriz” (Dünya / 03.11.1961) haberlerini hatırlatmaktadır. Yaklaşık 60 yıl geçmiş olmasına rağmen iki projeye yönelik eleştiri ve tutumların bu kadar benzer olması bazı toplumsal kesimlerin zihinsel alışkanlıklarını devam ettirdiklerini göstermektedir. Ancak bu yönde ve üslupta haberlerin sayısının Türkiye’nin Otomobili projesi için ihmal edilebilecek ölçüde az olduğu söylenebilir.

    Türkiye’nin Otomobili ile ilgili haberlere genel bir çerçeveden bakıldığında olumlu yaklaşım doğrudan göze çarpmaktadır. Olumsuz haberin çok az olması ve nötr haberlerin daha teknik ve bilgi esaslı olması olumlu haberlerin toplumsal zihniyeti daha güçlü şekilde yansıtabileceğini göstermektedir. “Türkiye'nin otomobili dünya gündeminin ilk sırasına çıktı” (Sabah / 27.12.2019) ifadesinde tarihsel hafızaya bir gönderme söz konusudur. Çünkü dünyada otomobil ilk defa yapılmamakta ve bahsedildiği gibi dünyanın yüksek ilgi göstermesi için görünürde mantıklı bir sebep bulunmamaktadır. Ancak Türkiye’nin ilk defa dünya standartlarında çağın teknolojisine uygun otomobil yapmayı başarabilmesi hem toplumun kendine bakışında hem de dünyanın Türkiye’ye bakışında bir değişim etkisi oluşturabilmektedir. Bu ifade “biz başaramayız” ve “bize yaptırtmazlar” düşüncesindeki iç aktörlere, “Türkiye yapamaz” şeklinde düşünen dış aktörlere karşı, bütün önyargılara rağmen “biz başardık” mesajı taşımaktadır.

    “Türkiye'nin Otomobili projesindeki teknoloji birikimimiz diğer pek çok sektörün de önünü açacak” (Sabah / 27.12.2019), "Yapılan bir otomobilden fazlasıdır, teknolojik dönüşümdür, dijital ekonomiye geçiştir” (Hürriyet / 30.12.2019) ve “Türkiye’yi otomotiv sektöründe küresel aktöre dönüştürecek milli otomobil projesi” (Yeni Şafak / 29.12.2019) ifadeleri projenin önemsendiğinin göstergesidir. Bu ifadeler toplumsal kesimlerin projenin ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu ve Türkiye açısından neleri değiştirebileceğinin bilincinde olunduğunu göstermektedir. Teknolojik dönüşüm ve küresel aktöre dönüşüm vurguları arka planda toplumsal zihniyetteki dönüşümü işaret etmektedir. Dijital ekonomiye geçiş ve küresel aktör olma ifadeleri dünyadaki değişimi kavrayan, kendi yeteneklerinin farkında olan ve rakiplerinin niteliklerini çözümleyerek iddia ve strateji geliştirmesi gerektiğini bilen bir zihniyetin oluşmaya başladığını göstermektedir. “Markası bizim olacak, tasarımı bizim olacak. Lisans satacağız. Montaj yapmayacağız, montaj yaptıracağız. Başkasının patenti için çalışmayacağız” (Akşam / 30.12.2019) ifadeleri montaj sanayinden ve lisans altında üretimden tasarım ve marka temelli bir modele geçilmesi gerektiğinin bilincinde olan bir toplumsal zihniyetin geliştiğinin açık göstergesidir.

    “İş adamları olarak önümüzdeki günlerde bir kampanya başlatacağız" (Yeni Akit / 28.12.2019), “Yerli otomobile talep yağıyor” (Sabah / 07.01.2020), “Otomobil ve şoför esnafından Türkiye'nin Otomobiline destek” (Hürriyet / 29.12.2019) ve “Anadolu'nun dört bir tarafından gelen almaya hazırız mesajları” (Milliyet / 31.12.2019) ifadeleri desteği göstermektedir. Bu ifadeler toplumun projeyi sahiplendiği ve destek vermeye istekli olduğu anlamına gelmektedir. Toplumsal desteğin bu ölçüde belirgin ve yüksek olması, teknolojik ve ekonomik gelişme ile toplumsal refah ve ülkeler arası güç mücadelesi arasındaki bağın farkında olunduğunu, bu doğrultuda siyasetin ve girişimin diğer aktörlerinin desteklenmesi gerektiğinin bilincinde olunduğunu göstermektedir. Toplumsal destek hem maddi hem de manevi anlamda oldukça itici bir unsur olarak siyasete cesaret verir, meşruiyet sağlar, kasti yıpratma stratejilerinin etkisini azaltır, moral ve motivasyonu artırır, iç talep oluşturarak projenin olgunlaşması için zaman kazandırır. Günümüz toplumu ülke için kritik bir projede vereceği desteğin etkilerinin farkında, özgüveni ve öz yeterlilik algısı yüksek, insiyatif ve sorumluluk almaktan çekinmeyen bir bilince ulaşmıştır. 

    Toplumsal zihniyet bireysel ve kolektif aktörlerin herhangi bir konudaki eylem, tercih ve tavırlarını derinden ve istikrarlı bir şekilde etkilemektedir. Aktörlerin tercih ve eylemlerinden ya da söylem ve metinlerdeki dilden toplumsal zihniyete dair izlere ulaşılabilmektedir. Bu yazıda aralarında yaklaşık yarım asırlık bir zaman farkı bulunan iki benzer projeye farklı toplum kesimlerini temsil eden ve farklı görüşleri yansıtan gazetelerin haberlerindeki dil çözümlenerek toplumsal zihniyet açığa çıkarılmıştır. Toplumsal zihniyetin ülkenin geleceğini ilgilendiren projelerde ilgi gösterme ve destek olma konusunda önemli ölçüde dönüştüğü sonucuna ulaşılmıştır. Sosyal, ekonomik, politik ve uluslararası meselelerde toplumun geniş kesimlerinin uzlaşısı ve iş birliği olmadan başarı ve sonuç elde etmek oldukça zordur. Toplumun, bu tür projelerin toplumsal refahta, uluslararası rekabette, ülkeler arası güç dengesinde ve bağımlılık ilişkilerinin yönetilmesinde oynadığı rolün bilincinde olarak davranması ve tavrını belirlemesi toplumsal zihniyetin zaman içerisinde ne ölçüde ve ne yönde değiştiğinin önemli bir göstergesidir. Günümüz toplumu 1960’lı yıllara göre ülkenin geleceğini ilgilendiren bir meselede daha fazla ilgi gösteren, insiyatif alan, desteğini açıkça ifade eden ve vereceği desteğin sonuca etki edeceğine inanan bir toplumsal bilinç seviyesine ulaşmıştır. Bu nedenle araştırma, toplumsal zihniyetin iki proje arasında geçen zaman aralığında projenin muhtemel sonuçlarını kavrayabilme, projenin akıbeti ile kendi rolü arasında ilişki kurabilme, aktif bir şekilde insiyatif alacak özgüveni ortaya koyma konularında belirgin bir şekilde dönüştüğünü göstermektedir.

     

    KAYNAKÇA

    Arslan, S. (2021). Devrim Arabasından Türkiye’nin Otomobiline: Toplumsal zihniyetin dönüşümü . Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 24 (46) , 1107-1129.

    Van Dijk, T.A. (2001). Multidisciplinary CDA: A plea for diversity. R. Wodak ve M. Meyer (Ed). Methods of critical discourse analysis içinde (s. 95-120). Sage.

    Şimşek, M. (2017). Yarım kalan devrim rüyası: Cumhuriyet dönemi endüstrileşme maceramız. (3.Baskı). Alfa.

    Aşık, S. (2020). Devrim Arabaları: İlk kez yayınlanan arşiv belgeleriyle bir devrin hikâyesi. Kopernik.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.