Homeros'un İlyada Destanı ve Kader Kavramı Üzerine

Homeros'un İlyada Destanı ve Kader Kavramı Üzerine
  • 3
    0
    0
    0
  • Bir kutsal kitap olmasa da Antik Yunan döneminde bir kutsal kitap gibi değer gören ve okunan, aynı zamanda günümüze kadar ulaşmış iki destan olan “İlyada” ve “Odysseia” nın yazarı olarak anılan Homeros’a uzanalım biraz. Kendisiyle beraber pek çok spekülasyonu da beraberinde getiren bu isim, Yunan mitolojisini günümüze ulaştıran ana kaynaklardan başlıca birini oluşturuyor günümüzde.

    Wooden board inscribed in ink with lines 468-473, Book I of Homer's Iliad. Roman Egypt. On display at the British Museum

    Milattan önce 8-9. yüzyıl civarında yaşamış olduğu düşünülen ve kör bir ozan olduğu da rivayet edilen Homeros hakkında Azra Erhat, çevirisini yaptığı İlyada destanının önsözünde uzunca bahseder. Erhat; Platon ve Herodotos’un Homeros’u Yunan dünyasının bütün inanışlarının babası olarak saydıklarını söyler ve eskiden beri tartışılıgelen ve muhtemelen cevabını asla bilemeyeceğimiz soru üzerinde durur: Bu destanlar, sadece Homeros tarafından mı yazılmış yoksa birden çok yazar tarafından derlenerek mi oluşturulmuştur? Ayrıca Erhat, Homeros’un özellikle İlyada destanında yaptığı derin betimlemeleri de örnek göstererek kendisinin kör bir ozan olduğu fikrini çok da katılmadığını belirtir. Bu konuda nacizane, Odysseia destanında adı geçen ve oldukça saygı duyulan kör ozan Demodocus’u, Homeros kendisi yerine koyarak kendisini mi anlattı yoksa zaman içinde Demodocus’un destandaki varlığı mı insanların Homeros’un kör bir ozan olma fikrine kapılmasını sağladı; bunu da bilemeyeceğiz. Zaten muhtemelen önemli olan sorular da bunlar değil; elimizde geçen yüzyıllar sonrasında dahi hala keyifle okunan ve okurken insanı Antik Yunan’a ve dönemin İlyon’una götüren bir destan var.

    İlyada, Akhalar ve Troyalılar arasında geçen ve on yıl boyunca süren bir savaşı anlatsa da destan bu sürenin sadece yaklaşık son 51 gününe odaklanır; hatta aslında Akhilleus ve Akhilleus’un öfkesidir biraz da anlatılan. Toplamda 24 bölümden ve yaklaşık 16.000 dizeden oluşan bu destan; dönemin diğer bir önemli yapıtı olan Hesiodos’un Theogonia’sındaki gibi Musa’lara sesleniş ile başlar ve Hektor’un ölümü, Patroklos’un yakılması ve en son Hektor’un babası Priamos’un Akhilleus ile konuşması ve oğlunun ölü bedenini kendisinden istemesi ile son bulur.

    Wall painting - Briseis taken away from Achilles - Pompeii (VI 8 5) - Napoli MAN 9105

    Destan boyunca ölümlü Akha ve Troya ordusunun savaşları adı altında aslında Olympos’un doruklarında oturan ölümsüz tanrıların savaşına, hırslarına ve dönemin gelenek ve inanışlarına tanıklık ederiz. Savaşı anlatan dizelerden ziyade karakterler arasındaki konuşmalar, tanrılara yakarışlar ve yapılan sunuları görürüz. Troya kenti ile Olympos zirvesi üzerinde gider gelir dizeler. Tanrılar, bilindiği üzere insan gibi tasvir edilir ve hatalar yaparlar, yer içerler, tartışırlar, aşk, nefret, kıskançlık, hırs gibi duygular beslerler. Destanı okurken Tanrıların, insanların her bir eyleminin arkasındaki itici güç olduğunu görürüz; kader inanışı da bir diğer baskın temalardan biridir. Kadere ya da nihai sonuca karşı bir kabulleniş vardır ama bu eylemsizliği getirmez. Başlarına gelecek olaylar aslında kahinler tarafından öngörülebilmektedir ama tam bir teslimiyeti görmeyiz; bunun yerine Akhilleus, Diomedes, Aias gibi birçok önemli savaşçı Zeus’a sunular yapıp yakararak gidişatı değiştirebileceğini düşünürler diyebiliriz. Ve devam ettikçe görürüz ki Zeus da zaten sürekli fikir değiştirmekte, Tanrılar arasında geçen konuşma ve tartışmaların neticesinde de olayların gidişatı halihazırda değişmektedir. Son söz Zeus’a ait gibi görünmekle beraber, Hera’nın Zeus’u kandırdığı ve savaşın gidişatının değiştiği bölüm özellikle dikkat çekicidir. “Dios apate” olarak geçen ve elimizdeki çeviride 14. bölümde yer alan bu bölümde; Hera, Aphrodite’den ve “Uyku”’dan da de yardım alarak Zeus’u kandırıp onunla birlikte olur ve ardından Zeus’un uykuya dalmasını sağlayarak Akhaların savaşta üstünlüğü ele geçirmelerine yardım eder.

    James Barry - The Yorck Project (2002) 10.000 Meisterwerke der Malerei (DVD-ROM), distributed by DIRECTMEDIA Publishing GmbH. ISBN: 3936122202.

    Fakat atlanmaması gereken ve dikkat çeken bir nokta da kahinlerin öngördüğü olayların eninde sonunda gerçekleştiğidir; bunu Akhilleus’un hem Agamemnon ile destanın başında yaşadığı tartışma ve savaşın sonucunda Akhilleus’a da iletilen kendisi hakkında kehanetten görebiliriz. Akhilleus destanda iki seçeneği olduğundan bahseder; birinde uzun bir ömür yaşayacak ama şöhret elde edemeyecektir; diğerinde ise yüzyıllar boyunca anılacak, şöhreti kendisini aşacak ama Truva’dan kendi topraklarına dönemeyecektir ve o da şöhreti ve cesareti ile anılmayı seçer. Ayrıca destanın birçok yerinde karakterlerin ağzından şunun gibi sözler duyarız: “alın yazısı, ölüm bizi bekliyor; yaşayan hiç kimse kaçamaz ondan, kurtaramaz kendini…”

    Hesiodos ise Theogonia’da Moira yani kader tanrıçalarından bahseder ve bu kader tanrıçalarının Zeus’tan bile üstün olduğunu söyler. Fakat ilginç olan şudur ki; bu kader tanrıçaları, eserin bir yerinde Zeus ve Themis’in kızları olarak geçerken yine aynı eserde kader tanrıçalarının “Karanlık Gece”den doğduklarını söyler. Fakat Hesiodos’a ve Soylar Efsanesi’ne başka bir yazıda geri döneriz; biz İlyada ve kader konusuna geri dönelim. Günümüz inanışlarında da bu konu hakkında tek bir cevaba ulaşabilmek zor ve zaten herkes tarafından kabul edilebilecek bir görüş ortaya koymaya çalışmak oldukça yanlış olacaktır. Oldukça öznel bir konu olmakla birlikte, benim bu yazıda üzerinde durmak istediğim şey de zaten İlyada destanında kadere bakış açısıydı ve burada günümüzde teslimiyetçi, sabit ve değişmez bir alın yazısı olarak görülmekten ziyade Antik Yunan’da “kader” kavramının daha çok Tanrılar tarafından inşa edilen ve Tanrıların isteklerine göre değişen bir olgu olarak görüyoruz. İnsanlar her eyleminden önce Tanrılara sunu yapıp, dua ediyorlar; ve gün boyunca bu durum birçok kez tekrarlanıyor gibi görünüyor, belki de her bir adımda ve her bir eylemde. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere… ©

    Kaynakça:

    Homeros, İlyada (Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, Türkiye İş Bankası Yayınları, CCXIX), Çev: Azra Erhat, A. Kadir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.