Tutunamayanlar Kitabından Alıntılar

Tutunamayanlar Kitabından Alıntılar
  • 5
    0
    0
    0
  • 1.) Herkesin işine karıştın, işin olmadığı halde. Ölmek bile kendilerine böyle bir görev verilenlerin işidir.

    2.) Hayat, düşünceleri tutan bir hapishanedir.

    3.) Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Yine de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.

    4.) Vakit gece yarısına yaklaşıyor. Ortam uygun. Ey kafa! Akıt zehirini.

    5.) Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim.

    6.) Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir rezalet görülmemiştir. Az gelişmiş aşklar ülkesi olarak dünya milletleri arasında ön sıraları işgal ediyoruz.

    7.) Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İnsana benzetirsek, onlara acımaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz.

    8.) İstifa ediyorum. Dayanamadım, vazgeçiyorum. Bu görev için yetiştirilmedim. Özel bir eğitimden geçirmeleri gerekirdi beni. Beni iyi korumaları gerekirdi. Derimin ince olduğunu, güneşe dayanamayacağını bilmeliydiler. Kusurlarımı hoşgörüyle karşılasalardı. Sekiz kat elbisem olmalıydı. Ellerim terlememeliydi; gömleklerim ütülü, ayakkabılarım boyalı olmalıydı. Ben Orta Çağ'da yaşamalıydım. Sabahları Montaigne gibi oda orkestrasıyla uyandırılmalıydım. Özel eğitmenler nezaretinde yetiştirilmeliydim. Bu hususta, sekiz yüz yirmi dokuz sayılı kanuna ek bir kararname çıkarılmalıydı. Günseli’ye daha önce rastlamalıydım. İçişleri Bakanlığı bunu temin etmeliydi. Aylarca Günseli’ye dokunmaktan korkmamalıydım. Ona sarılırken korkudan titrememeliydim. Okulda kızlar benimle alay etmemeliydi. Bütün önemli kişilerin muhafızları var: Ben yalnız bırakılmamalıydım. Yalnız istemesini biliyorsunuz. Ne istiyorsunuz benden? Burhan’a dergiyi çıkarması için yardım etmedim mi? Onun yerine sabahlara kadar oturup yazı yazmadım mı? Güner’in projesini oturup çizmedim mi? Karşılık olarak on lira verdiği zaman ayıp olmasın diye almadım mı? Annem üzülmesin diye kendime bir oda bile tutmadan on yıl o iç karartıcı odamda yaşamadım mı? Babam benimle övünsün diye can sıkıntımı yürürlükten kaldırıp üniversiteyi bitirmedim mi? Her sözünüze başımı sallamadım mı? Neymiş efendim! Hiçbir işin sonunu getirmemişim. Siz başlamayı bile göze almadınız. Benimle içinizden gelerek hangi yaşantıma katıldınız? Benimle yaşanmazmış. Ne biliyorsunuz? Ben bile kendimle yaşayamamışım. Bu sözünüze gülmek isterdim. Neden başaramayacak birine bu görevi verdiniz o halde? Neden içimi böyle arzularla doldurdunuz? Alacağınız olsun. Bu dünyaya bir daha gelişimde, ikinci gelişimde bütün borçlarımı ödeyeceğim. Bugün için üzülerek belirtmek zorundayım ki beş yıllık plan tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Gerçekleştirmemi istediğiniz bütün hayaller, ikinci bir çağrıya kadar ertelenmiştir. Herkes işinin gücünün başına dönsün. Benim birinci gelişimle yarım kalan aşklarını yaşasın. Yarım kalan yaşantılarını eskisinden daha çok beğensin. Benim gibi biri bir daha girmesin küçük yaşantılarına: kapıları daha iyi kapansın. Herkes ne istediğini daha iyi bilsin: ne istediğini bilmemek yüzünden bir daha bana kimse başvurmasın. Evde yokum. Kendilerinden ümidi kestikleri için hiç olmazsa beni yaşatmaya çalışmak gibi, “Dur canım üzülme, ben seni hayal edemeyeceğin derinliklere ve yüksekliklere taşırım” gibi bir incelik göstermesinler bir daha. Beni bu kadar düşündükleri için eksik olmasınlar. Fakat boş yere zahmet etmesinler. Boş yere değerli hayatlarını benim gibi bir solucan için harcamasınlar. Boş yere psikobilmemne yönlerimi araştırmak için deneme tahtası yapmasınlar beni. Ne dediniz? Yine de seviyorlar mıymış beni? İşte beni bu incelikler öldürüyor. Batılı amcaların bulduğu bu incelikler!

    9.) Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım.

    10.) Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi. Boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim.

    11.) Oysa sen bakışlarınla başka istekler ifade ediyorsun. Beni yeniden yaşamaya, yeniden ıstırap çekmeye zorluyorsun. Yaşamak aynı zamanda yaşamış olduklarını hatırlamak demektir, hatırladıkça bunalıyorum. Hiçbir gerçek yaşantım olmasaydı daha kolay geçirebilirdim zamanı. Yaşamak diye bir gerçek olduğunu bilmezdim. Oysa sen bana ilk gerçek yaşantıyı tanıtmakla yaşamadığım bütün hayallerimin gerçekleşebileceği saplantısına kapılmama sebep oldun. Demek onları da yaşayabilirmişim. Benim var olduğumu sezmeliydin, beni arayıp bulmalıydın, bu kadar geç kalmamalıydın. Hiçbir mazeret kabul etmiyorum. Beni yanlış hayallerle avuttunuz, sonra da benden canınız sıkılınca yeter artık bu karanlık diyerek savunmasız zavallılığımı düşünmeden beni hayatın ortasına attınız. İtiraz ediyorum!

    12.) Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. Bana acımayın. Ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi. Sizleri kıskandım, küçük gördüm, bayağı buldum: bana yapılmasını istemediğim kötülükleri sizlere yapmak istedim. Fırsat bulunca da yaptım. Dün gece rüyamda biri beni öldürdü. İçimin boşaldığını hissettim. Ben de ne işkenceler düşünmüşümdür bana kötülük edenler için. Beni de öldürmelerini istiyorum artık. Çünkü artık olduğum gibi kalmaya dayanamıyorum. Yalnız beni öldürürseniz kötülüklerim yine gizli kalacak. Onları bir sır gibi mezara götüreceğim: yine aldatacağım sizleri. Gelin, hep birlikte önce yaşarken öldürelim beni. Aklıma geldiği zaman bile ürperdiğim yaşantılarımı ortaya koyalım: didik didik edelim. Ondan sonra ölümün bir anlamı olur benim için. Sizin de işinize yarar: benim gibilerden sakınırsınız bundan sonra.

    13.) Beni kötü yetiştirdiler. Annem de babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler.

    14.) Bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım.

    15.) İyileşmek istemiyorum. Artık bu kadarını ümit edemiyorum. Göğsümde sıkışıp kalmış korkuyu atabilsem yeter bana. O zaman aklım ve bedenim istediğim gibi uyuşmuş olacak: beni yıpratan bu çelişme sona erecek. Ben de beni küçümseyen bu kalabalığın gözlerinin içine korkusuzca bakabileceğim. Beni korkutan yaşama içgüdüsünü göğsümden söküp atabilsem, ben de çekinmeden gururla kişiliğimi sürdürebileceğim.

    16.) İnsanın, kendisi gibi olmak istemediği zamanlar da varmış. Ben, her zaman kendileri gibi olmaları için baskı yapıyormuşum onlara. Tek yönlü, can sıkıcı bir yaşantıya itiyormuşum onları. Size yaranmanın bir yolunu bulamadım zaten. Bunu da açıkça söyleseydiniz, seve seve katlanırdım her yönünüze. Seninle olmuyor diye kestirip attınız. Zamanın yetersizliğinden söz ettiniz. Oysa ben çoğu zaman yapacak bir iş bulamadım. Bu kadar zamanı siz ne yapıyordunuz? Biraz da siz öğretebilirdiniz bana. Önce alırdınız beni, istediğiniz biçime sokardınız, sonra da şöyle yap, böyle yap, derdiniz. Hangi kitaplar okunacaksa, daha önceden söylerdiniz.

     

    Dipnot: Alıntıların, anlamı ve hissiyatı daha iyi verebilmesi için uzun olması gerekmiştir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.