Maalesef ülkemizde yaşanan deprem ve yaşadığımız bu felaket ve büyük acı, ben de yine bu düşünceyi tetikledi; bu sebeple bu yazıyı yazmaya karar verdim. Gaia, toprak ana, birçoğumuzun Yunan mitolojisinden bildiği gibi, toprağı, yeryüzünü simgeleyen tanrıçanın adı. İşte hipotezde bu addan da anlaşılabileceği gibi yerkürenin tek bir organizma gibi davrandığını ileri sürüyor. Hipoteze birçok eleştiri getirilmiş bilim dünyasında ama mitolojik ve belki biraz da romantik sayılabilecek bir bakış açısından baktığımızda hipotez aslında oldukça ilgi çekici. Kainattaki her şey doğum-yaşam-ölüm döngüsüne tabii; tıpkı hücreler ve yıldızların olduğu gibi...
James Lovelock tarafından ortaya atılıp sonradan mikrobiyolog Lynn Margulis tarafından dgeliştirilen bu hipotez, yeryüzünün ve yeryüzündeki iklimsel ve biyokimyasal, jeolojik döngüler ve koşullar ve süreçler, bir bütünlük ve kendi kendini düzenleyen karmaşık bir sistem içinde olduklarını ileri sürer. Lovelock, bu hipotezi dünyadakı küresel ısının, tuzluluğun ve atmosferdeki gaz bileşenlerin oranının sabit kalması savlarına dayandırmış. Bu hipotez, bilimsel çevrelerde çok kabul edilen bir görüş olmasa da ben ben de düşündürdüğü şeyi paylaşmak istiyorum zaten. Ben bir mühendisim ama bilim insanı değilim, bu sebeple hipotezin bilimsel ayrıntılarına çok da girmeyeceğim zaten dediğim gibi, dikkat çekmek istediğim nokta da başka. Fakat bu oranların en basitinden küresel ısının değişmesi sonucunda dünyadaki ne türlü felaket ve bizim afet dediğimiz şeylerin yaşandığını da düşününce doğanın gerçekten kendi dengesini koruduğunu inkar etmek oldukça zor görünüyor. Konu ile ilgili her bir paylaşımı oldukça değerli olan Evrim Ağacı’nın bir makalesine ve videosuna buradan ulaşabilir ve konunun bilim kapsamında daha çok bilgi edinebilirsiniz. Şayet benim en keyifle izlediğim bölümlerden biriydi.
Görsel: Wikimedia / James Lovelock (2005)
Gelelim Mother! filmine, mübalağa etmiyorum, bu film izlediğim en etkileyici filmlerden biri. Bu filmi izlediyseniz umarım bir aşk hikayesi şeklinde bakmamışsınız, verilen mesajlar bazen fazlasıyla açıkça iletilmiş. İzlemediyseniz buradan sonrası spoiler içerse bile zaten film hepimizin bildiği ama belki de çoğumuzun farkında bile olmadığı bir hikayeyi anlatıyor.
Görsel kaynak: https://boxofficeturkiye.com/film/anne-2013538?filmop=resim
Aronofsky’nin Mother! filmini izlerken aklımda arka planda sürekli bu hipotez dönüp durdu. Aronofsky bu hipotezi işaret etti mi bilmiyorum, nitekim filmde dini göndermeler ve Tevrat gibi kutsal kitaplara da birçok atıf var ama ana fikir insanın, tabir-i caizse Gaia’ya yani yeryüzüne nasıl davrandığı ve bunun sonucunda da nasıl bir yıkımla karşılaştığı hakkında diye yorumladım ben. Ve hipotezi de bu açıdan değerlendirip ele alacak olursak belki de doğayı, toprağı ya da yeryüzünü , adına ne derseniz deyin, bu şekilde düşünmek belki yaptığımız birçok hatanın daha çok farkına varmamızı sağlayabilir. Nitekim insan bencil bir varlık ve doğada pek çok canlıdan da kendimizi üstün gördüğümüz gerçeğini kabul etmenin de yanında bir de doğaya hükmetmeye çalışıyorız. Ama onu filmde Jennifer Lawrence’in hayat verdiği bir büçmide hayal edecek ya da düşünecek olursak belki bu biz de bambaşka farkındalıklara tam da bu sebeplerden kapı aralayabilir.
Filmde;
Javier Bardem - Tanrı
“Şimdi her şeye baştan başlamalıyım.”
Jennifer Lawrence - Gaia, toprak ana, tabiat ana, anima mundi, ne derseniz adına
"Ben gidip kıyameti başlatayım...”
Filmin başında alev ler içinde görünen kadın ve daha sonra yatakta uyanan Jennifer Lawrence (filmin sonunda oldukça net bir şekilde anlaşıldığı gibi doğanın döngüsünü anlatıyor.)
Kalp ya da Kristal - ben buna arkhe diyeceğim ama kutsal ruh, sevgi gibi de düşünebilirsiniz; her şeyin var olmasındaki temel madde, etmen, öge, töz gibi düşünün; nereden bakıyorsanız artık. Belki yasak elma gibi de düşünülebilir. Aslında burada bilginin kaynağı var, hani şu kuıtsal kitapta bahsedilen şekilde.
Ev - Dünya, doğa, yeryüzü
Evin dışı - Kainat, evren
Bardem’in çalışma odası - Eden, cennet
Ed Harris- ilk insan, Adem,
Michelle Pfeiffer - Adem’in eşi, Havva
Sonradan eve gelen oğullar Habil ve Kabil ya da diğer uygarlık ve toplumların hikayelerindeki değişen isimleriyle ama benzer hikayelerle anılanlar.
"Şair, buranın hepimizin evi olduğunu söylüyor”
Jennifer Lawrence’in doğurduğu bebek - İsa
Javier Bardem, bir yazar olarak karşımıza çıkıyor; sonradan yazdığı bu kitapların eski kutsal kitaplar ve metinler olduğunu görüyoruz ve film boyunca da İncil’in yazılışına şahit oluyoruz. En etkileyici ve açıkça mesaj verilen sahnelerden biri ise Bardem’in merdivenin üstünde arkasından yansıyan ışıktaki görüntüsüydü. Filmin en can alıcı noktalarından biri evdeki su tesisatının patladığı sahne; Bardem bu olaydan sonra evdeki herkesi evden kovuyor; tıpkı Nuh Tufanı hikayesi gibi.
Ve işte filmde Lawrence’i tam da Gaia hipotezi ile özdeşleştirilebilecek şekilde yaşayan bir organizma yani Gaia diyorum ben burada buna, olarak görüyoruz. Ve önce Adem’in gelmesi ve ardından yaşananlar ile (spoiler vermemek adına detaya girmiyorum) insanın doğada yarattığı tahribatı ve Lawrence’ın bunları bir şekilde tamir etmek, önlemek için verdiği çabayı görüyoruz. Dini görüşlere girmemek adına Bardem’in özellikle filmin yarısından sonra büründüğü hal ve tavırlarda aslında bence Aronofsky’nin protest tavrına işaret ediyor. Çünkü burada putlaştırılan bir sevgi ve inanıştan bahsediyor bence Aronosfky ve bunun verdiği zararı da bebek üzerinden oldukça çarpıcı bir şekilde anlatmış. Bir yandan da Tanrı’nın kaostan düzen yaratması gibi de düşünebiliriz aynı zamanda. Fakat bu kaosun içinde doğa ana aslında kendi içinde acı çekmekte film boyunca. Ama insan her halukarda sevgiyi de yaratımı da algılayamıyor belki de görmüyor ve içinde bulunduğu eve de sürekli ihanet ediyor filmde. Ve en sonunda da dünya kendisini sıfırlıyor; bir döngü halinde, ve fil yatakta uyanan başka bir kadın ile bitiyor..
Gezegen, doğa bir döngü içinde evet ama biz insanoğlu, kendi elimizle gezegenin sonunun gelmesini hızlandırıyor ve onu kıvrandırıyoruz; filmin anlattığı bu. En sonunda hepimiz yok olacağız ve her şey yeniden başlayacak diyor film bence ve tam da bu noktada doğayı, dünyayı tıpkı Gaia hipotezindeki gibi Gaia olarak düşünmek ona bu kadar acı vermeyi ve tahrip etmemizi engeller belki diye düşündüm istemsizce. İzlemediyseniz mutlaka izleyin; yorumlarınızı da aşağıya bırakabilirsiniz, okumak, paylaşmak, üzerinde konuşmak çok hoşuma gider. Ayrıca şu görseller de çok ilginç değil mi, ne dersiniz? ©
Şunlara da bakabilirsiniz:
WHAT IF THE EARTH WAS ONE LIVING ORGANISM?
Evren ve insan beyni benzerlikleri
Görüşmek üzere,
Sevgiler..
Yorum Bırakın