The Whale / Balina Film İncelemesi

The Whale / Balina  Film  İncelemesi
  • 2
    0
    1
    3
  • Darren Aronofsky yönetmeliğinde, Brendan Fraser ‘ın filmin ana karakterine hayat verdiği Balina ( The Whale ), Samuel Hunter’ın 2012 de yayımladığı tiyatro oyunundan uyarlanan, 2022 nin en bol ödül adaylı filmlerimden.


    Film, tiyatro oyunundan uyarlanması sebebi ile tek mekanda geçse de izleyicinin zihninde mekan dışında gerçekleşen kurguyu da canlandırabilen, betimlemesi oyunucukla destekli bir eser.

     

                                                       

     

     


    Filmimizin ana konusu  dokuz yıl önce kızını ve karısını aşık olduğu öğrencisi için  terk eden, İngilizce öğretmeni Charlie’nin, yakalandığı obezite ve bunun getirisi sağlık sorunları sebebi ile öleceğini anlaması ile beraber kızıyla tekrar iletişime geçmek istemesi.


    Charlie, kızı sekiz yaşındayken, ders verdiği öğrencilerinden birine aşık olur ve ailesini, sonrasında hayatı boyunca pişmanlık duymayacağı eşcinsel bir aşkı yaşamak için terk eder. Geçen 9 yıl boyunca eski eşinin de isteğiyle kızını görmez yalnızca kızı hakkında annesinden aldığı bilgilerle yetinir. Charlie bu yılları sevgilisi  ile aşk içinde geçirir ancak muhafazakar bir ailede kilise baskısıyla büyüyen sevgilisi yaşadıkları büyük aşka rağmen inandığı değerler, ailesinin reddedişi ve seçtiği yaşam tarzı arasında kalır ve belki de tanrının uygun bulmadığı şekilde kullandığını düşündüğü bedenine farklı bir bedel ödetmek isteyerek önce git gide zayıflar ve sonra bir gün kendini kasabanın köprüsünden atarak intihar eder. 


    Onun uğruna karısını ve küçük yaştaki kızını terk eden Charlie ise zamanla bu intiharın bir psikolojik yansıması da olarak obeziteye yakalanır ve sağlığı gittikçe kötüleşir. Öyle ki; evden çıkamayacak, tek başına hayatını devam ettiremeyecek derecededir hastalığı. Tüm bu olaylar yaşanırken yanında sadece ev arkadaşı olan, sevgilisinin üvey kız kardeşi, hemşire Liz  vardır.


    Film, Charlie’nin,  artık yakın zamanda  öleceğini anlaması ve  tüm cesaretini toplayarak kızını araması ile başlar.

     

     

                           

     


    Filmin bundan  sonrası kızı, Ellie ve Charlie’nin iletişimi etrafında dönse de yan karakterlerin de bu iletişimin dışında kendi hikayeleriyle güçlü bir şekilde var olabildiklerini görmek mümkün.


    9 yılın sonunda artık bir ergen olan kızıyla karşılaşmaları pek de Charlie’nin tahmininden uzak şekilde olmaz. Kızı Ellie, obezite hastası olan babasına karşı hiç bir iyi davranış göstermeden onu kendisini terk ettiği için suçlar hatta fiziksel olarak aşağılamaktan bile geri durmaz. 


    Ama burada Sadie Sink oyunculuğunda gördüğümüz performans, bir ergenin nefretinden çok küçük bir kız çocuğunun terkedilmişliğinin getirdiği hırçınlık olarak karşımıza çıkar. 


    Charlie görüşmedikleri dokuz yıl boyunca mesleği İngilizce öğretmenliğinden kazandığı her kuruşu kızı için bir banka hesabında, ona yetişkinliğinde vermek üzere biriktirmiştir. Bu öylesine kızına adanmış bir paradır ki öleceğini bilmesine rağmen sağlık giderleri için bile dokunmamıştır bu hesaba.


    Kızıyla yıllar sonraki ilk buluşmalarında ise onu düzenli olarak görüşmeye ikna edebilmek için ona hem birikmiş paradan bahseder hem de ödevlerini yapmayı teklif eder. Bu bir rüşvettir ve Charlie bunu vermekten çekinmez. Çünkü zaman git gide azalmaktadır.

     

     

                                 


    Rüşvet aracılığı ile düzenli hale gelen buluşmalarında  kızına yazma isteği aşılamaya çalışarak onun yazdığı her şeyde derin anlamlar bulmaya çalışır kendince. Kızıyla her yüzleşmesinde daima onun harika, muhteşem, ( ki kızının annesi bunun tam tersini söylese  de ) başkalarının hayatına iyilikle dokunacak biri ve iyi bir yazar olduğunu söyleyip durur.


    Büyümesine şahitlik etmediği kızı Ellie’nin nin içinde yatan iyi bir yazar ve iyi bir insan ihtimali Charlie için çok önemlidir. Öyle ki,  yıllar önce eski eşinden kızının ödevlerinden birini istemiş, küçük kızın hazırladığı bu ödevden, Moby Dick çözümlemesinden, öyle etkilenmiştir ki yıllarca bu ödev kağıdını yanında taşır, ezbere olarak her fırsatta kendi kendine sesli şekilde tekrar eder ,hatta filmin ilk sahnesindeki kalp krizi geçirdiğini düşündüğü anda bile öleceğini sanıp son anlarında bu yazıyı okumak ister. 

     

     

     

    Bu, Charlie için kendini, küçük yaşta terk ettiği kızının yine de yetenekli ve iyi bir olduğuna inandırmasının yoludur aslında. 

     


    Biz bu zorunlu baba kız buluşmaları sırasında filmin başında ana karakterimizle tanışıp onu kendi yolculuğuna dahil etmeye çalışan misyoner Thomas’ın, Ellie ile iletişimini de dikkatle izlemeye başlarız. İçine kapanık, arkadaşsız ve asi bir ergen olan Ellie  , misyoner Thomas’ı kendi yollarıyla tanımaya çalışır. Onu  ailesinden koparan sırrı öğrenir ( Charlie’nin sevgilisininkine benzer bir hikaye ) bunu misyonerin ailesine ulaştırır ve amacının iyi ya da kötülüğünü bilemeyeceğimiz bir şekilde Thomas’ın ailesiyle barışmasına sebebiyet verir.  Bunu öğrenen Charlie’nin kızına olan inancı iyiden iyiye artmıştır artık. Kızı iyi biridir, hiç tanımadığı birinin hayatına dokunmuştur. Ama dediğimiz gibi bunun asıl amacını bilemiyoruz, bu Charlie’nin inanmak istediği. 

     


    Film  duygusal gelgitli buluşmalar ile  devam ederken  Charlie artık  öleceğine emindir. Ev arkadaşı Liz ve kızının- isteksiz de olsa - yaptığı uyarılara rağmen hastaneye gidip tedavi olmayı kabul etmez. Çünkü bu içten içe Charlie’nin kendine biçtiği  bedelidir. Hem ölen sevgilisi hem de terkettiği ailesi için…


    Filmin son yüzleşme sahnesinde Charlie sona geldiğini anlar. O sırada orada bulunan kızına yıllar önce yazdığı Moby Dick ödevini son bir kez daha sesli şekilde  okutur. Ve ana karakterimiz huzurla ölür…

     

    Filmin başından sonuna, ölüm döşeğinde olan Charlie’nin kızıyla tekrar inşaa etmeye çalıştığı kopuk bağları izliyor olsak da bana film bittiğinde geçen düşünce, hayatının aşkını kaybettiği için yaşamak istemeyen bir adamın geride bırakacağı kızının kendi hayal ettiği gibi olduğundan emin olmak ve böylece vicdanı rahat şekilde ölmek istemesidir.  


    Evet, Charlie kızının hayatının bir parçası olmamıştır ama ona bırakacağı, kendi sağlığı için bile kullanmadığı yüklü miktarda bir banka hesabı vardır ( Bunun  ortaya çıktığı sahne, kızının geleceğini düşünen bir babayı işaret etse de altta yatan kendini cezalandırma duygusu bize göz kırpar. Ayrıca  kızını bu paradan kendisi ölmeden haberdar etmiştir.) Bunca yıldır onu görmemesinin sebebine gelecek olursak da bunun suçlusu kendisi değil, kızının annesidir. Fakat Charlie’nin bu konuda eski karısının çizdiği bu sınırı inisiyatif alıp hiç aşmamış olmasını hayatının aşkıyla geçirdiği dönemde çocuk sorumluluğundan kurtulmuş olmasına yormak mümkün. 


    Ve Charlie, kızının herşeye rağmen yetenekli, iyi bir insan olduğunu düşünmek ister. Ölüm döşeğinde kendini, kızını ardında geleceği belirsiz bir şekilde bırakmadığına ikna eder. 

     

    Bana göre tüm bu rüşvet temelli baba kız buluşmalarının amacı budur. Charlie’nin inanmak istediği şeyden emin olup, hayata bu şekilde veda etmek istemesi.

     

     

     

    Kaynakça 

    Kapak Resmi

    Resim1

    Resim2 

     

    Resim3

     


    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.