kaç sınır geçmesi gerekir insanın evine ulaşması için? / The Weeping Meadow

kaç sınır geçmesi gerekir insanın evine ulaşması için? / The Weeping Meadow
  • 5
    0
    0
    1
  • "Kaç sesi tanımalı insan,kalbindeki sesi bulabilmek için. Kaç sınır geçmesi gerek, evine ulaşması için...

                            - " Leyleğin Geciken Adımı" (Theo Angelopoulos, 1991).

    Bu cümleyi her duyduğumda evinden uzakta kalan insanları hatırlarım, özellikle de evine dönemeyenleri - mültecileri. Onların hayat hikayelerini anlatan bir çok film izlemişimdir, ancak hiç biri "The weeping meadow" (Ağlayan çayır) kadar kalbime dokunmamıştır. Film baştan sona bir mültecinin yurdunun olmamasını o kadar güzel anlatıyor ki, duygulanmamak elde olmuyor. Akordeon,keman ve saksafon seslerinin hakim olduğu bu filmde Eleni bir mülteci ve film Eleninin çoçukluğundan anlatılan bir göç hikayesini konu ediniyor. 

    "Adım Eleni.."

    Theo Angelopoulosun "Ulyses Gaze" filminde dumanlı bir sahne vardır, her yer dumanla kaplanmıştır ve bir konuşmada dumanlı günlerin bayram gibi olduğu söylenir, çünki nişancılar dumanlı günlerde göremedikleri için insanlar dışarı çıkma fırsatı elde ederler. İnsanlar buluşur ve şarkı söylerler. Sona doğru sahne tamamen dumanla kaplanır ve arkadan silah sesleri duyulur. Bu sahnede Theonun anlatmak istediğinin "aslında herkes bu savaşı biliyor ama kimse görmek istemiyor" olduğunu okumuştum. 

    "The Weeping Meadow" filminde de savaşın evlerinden uzakta kalmak zorunda kalan insanlar üzerinden etkilerini anlatıyor, yani Eleni üzerinden. Filmde özellikle dikkatımı çeken beyaz gelinlik ve beyaz perdelerdi, burada ise Theonun barışa duyduğu hasreti ve özgürlüğü simgelediği söyleniyor.

     Göç hikayesinin olmasının yanı sıra anlatılan aşk hikayesi insanı filmin içine çekiyor. Eleni ayrılık zamanı geldiğinde sevgilisi Alexise daha tamamlanmamış bir atkı hediye eder.

    "Bitirecek zamanım olmadı."

    Filmde çok az replik vardır, daha çok görsellik üzerinden olaylar anlatılır. Ancak filmin sonuna doğru gördüğümüz Eleninin tiradı filmde en vurucu sahnelerdendir, Eleni sayıklarden söyler; "bütün üniformalar aynı gardiyan." Savaşı bu kadar güzel ifade eden başka bir cümle olamaz herhalde.

    "Gardiyan... hiç suyum yok... hiç sabunum yok… hiç kağıdım yok ki çocuklarıma yazayım..."


    "Gardiyan, gardiyan.. sürgündeyim... mülteciyim ve gittiğim her yerden sürüldüm"

    Eleni Karaindrounun anlatılamayack güzellikteki müzikleri insanı filmdeki sahnelerden ziyade daha çok etkiliyor.

    "Artık hiç kimsem yok. Ne düşüneceğim, ne geceleri bekleyeceğim, ne de seveceğim kimsem yok.

    o sendin."

      



    kaynak: 1


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.