Hayallerin Kırılma Noktası

Hayallerin Kırılma Noktası
  • 2
    0
    0
    0
  • Hayallerin bir kırılma noktası var. Çok uzun süre saf huzuru hissederek hayat dolu bir hayal kurabiliyor insan. Sorgulamıyor, gerçekleşme ihtimalinin düşüklüğüne odaklanmıyor, kendini serbest bırakıyor. Aslında bir süre gerçekten ilgilenmiyor, hayali gerçek olabilir mi olamaz mı, bunu dert etmiyor. Sadece hayalini kurabilmek bile çok yeni ve iyi hissettiriyor. Bu his çok uzun sürmüyor işte. Sorun orada başlıyor. Bir süre sonra hayalinin güzelliği fazla ağır basmaya başlıyor ve senin yeni gerçekliğin olsun istiyorsun. Bunun için zamanın var mı, sabrın var mı, gücün var mı, imkanlarını ne kadar zorlayabilirsin, sağlıklı değerlendiremiyorsun. Her şey mümkün sanıyorsun. Aslında bu olumsuz bir durum da değil. İnsanı adım atmaya iten şeyin ta kendisi. Bazı insanlar çok daha hızlı ulaşıyor hayaline. Bazıları çabaladığıyla kalıyor. Bazıları da insanların kendinden beklentilerinin kendi hayallerine zıt düşmesiyle boğuşurken ne kendi beklentilerini ne de başkalarının beklentilerini karşılayacak gücü kendinde bulabiliyor. Gerisi hayal kırıklığı işte. Hangi ipin ucunu tutsan boşluğa düşüyorsun. Hala çabalamak senin için anlamını tamamen tüketmiş olmuyor ama bir yandan da ne yapsan elinde kalacak gibi hissediyorsun. Hala ayağa kalkıp yeniden deneyebilirsin ama bir yanda da buna hakkın yokmuş gibi hissediyorsun. Artık hiçbir şey değişmeyecek diye korkuyorsun ama kendini aksine inandırmaya çalışıyorsun. Etrafındaki herkes senden çok daha üstün bir hayat yaşıyor sen bu üstünlük için seçilmemişsin gibi hissediyorsun. Her günü aynı bir hayatın, başkası için geçirilmiş bir iş gününün, bir zamanlar genç ve güçlü olduğuna dair tek göstergenin elde kalmış birkaç fotoğraf olacak öylesine bir ömrün senden esirgenmiş olmasından dolayı acı çekiyorsun. Hayallerin böyle değildi. Mutlu olacaktın. Üç beş yıl arayla sürekli aynı muhabbetleri yapıp “zaman ne çabuk geçiyor ya” dedikten sonra yine aynı şekilde yaşamaya devam eden ve birkaç yıl sonra yine aynı şeyleri söyleyecek olan insanlar gibi olmayacaktın. Kendi istediğin gibi geçtiği için geçen her günden dolayı zevk ve gurur duyacaktın, öfke ve özlem değil. Belki birkaç şeyi özleyecektin. Çünkü hayat bazen acımasız da olacaktı. Hayallerin sekteye uğrayacaktı ama hiçbir zaman kırılmayacaktı. Çünkü sen hayallerinin kırılma noktasını atlatmıştın. Kimsenin senin elinden seni almasına müsade etmemiştin. İnsanlar senden kendileri gibi olmanı beklerken sen kendin olmayı seçmiştin. Yarın yok olduğun zaman kimse için hiçbir şeyin değişmeyeceği bir hayattan yarın öldüğünden kendini tamamlanmış hissedebilecek ve ölümden korkmayacak bir hayata gelmiştin. Birileri senin hayallerini kırmadan önce sen onları kırmıştın. Acınası bir mutluluktan uzaklaşıp kendi istediğin haliyle mutlu olmayı seçmiştin. Hepsi bir anlıktı. Vazgeçmek de, yeniden başlamak da, geriye dönüp aynı hataları yapmak da. Kimin hangi seçimleri yapıp bugünlerine ulaştığını görmek mümkün değil. Herkesin hayallerinin kırılma noktası farklı. Herkesin hayat macerası kendine özgü. Dertleri de mutlulukları da. 


    Zaman bazı hayalleri elinden alıyor insanın. Tek yön bir yolda ilerliyor yaşam. Geri dönüp bir şeyleri telafi edemiyorsun. Hayatı düz bir yol olarak görmek belki de bir hatadır. Attığın her bir adımda bir önceki adımın sonsuzlukta yok oluyordur ve gerçekten geçmiş diye bir şey yoktur belki de. Kendini ölüme hazırlamak yerine ölümün kendisine hazırlanması gerektiğini düşünen yaşlı bir teyzeye dönüşene kadar ölüm kibirli bir bakış açısıyla bakamayacağın kadar korkunç bir şeydir. Zamanı doluncaya kadar elinden çalınacak daha çok hayali vardır insanın. Önünde sadece andan ibaret bir anılar bütünü ya da doğrusal ilerleyen düz bir yol da olsa insanın üzerine düşen tek duygu olabileceklere veya asla olamayacakların olma ihtimalinin derinliğine üzülmektir. Her yeni bir gün, içinde unutulması imkansız bir an taşıyarak geliyordur belki ve biz fark etmiyoruzdur. Günün bizim için sakladığı minik hoş sürprizi görmezden gelerek tüketip geride bıraktığımız için içimizde nereden geldiğini anlamadığımız anlamsız bir tatminsizlik hissi kalıyordur. “Bugün de hiçbir şey olmadan geçip gitti” diyordur bilincimiz ama bizim duymadığımız çığlıklarıyla tam tersini söylemek için uğraşıyordur. Geçen günün hayal kırıklığını gelecekte ulaşmak için çabaladığımız güzel günlerin hayaline yüklüyoruzdur. Her gün bugünden ibaret. Yarın geldiğinde bugünü geçiren ben yaşayacak her şeyi. Bambaşka biri değil. Bir şeylerin değişmesi için hiçbir sebep yoktur. Zaman mı çalıyor insanın elinden hayalleri yoksa hayallerin kırılma noktası telafi edilemez bir dönüm noktası mı sunuyor emin olmak güç. Belki herkesin hayat macerası gibi geçmişi ve geleceğe yüklediği anlam da kendine özgü olduğu için ortak bir dertten bahsedemiyoruzdur. 

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.