Japon klasikleri dizisi ile uzun bir zamandır senli benli gibiyim. Japon kültürüne, yaşayışlarına, özellikle de edebiyatlarına yakından tanık oldum bu diziyle birlikte. Dizinin çoğu eserinde hep bir ‘’geyşa’’ lafı geçerdi ama detayına pek inilmezdi. İşte bu eser geyşalığın derinlerine, hatta Tokyo’nun arka sokaklarına götürüyor okuru. Geyşalık hakkında okuduğum en doyurucu ve en gerçekçi romanlardan biriydi. Bu konuda merak ettikleriniz varsa kesinlikle tatmin edici bir yönü var yapıtın.
Rekabet: Bir Geyşanın Öyküsü, 1918 yılında sansürlenerek yayımlanmış. Tam metin formunda basılması ise 1956 yılını bulmuş. 20. yüzyıl başlarındaki Japon toplumuna göre fazla açık bir eser, fakat edebi bir yapıtın bu durumu yaşaması da üzücü. Tutucu bir toplumda bir şeyler üretmek sonra da kabul ettirmek zor bir eylem doğrusu.
Komayo geleceği hakkında çok güzel olduğunu düşündüğü planlar yapar ama başına hiç ummadık yerlerden bela üstüne bela gelir. Genç geyşa Komayo ve çevresindekiler sayesinde kafamda hep var olan sorulara yanıt bulabildim. Tokyo’nun eğlenceli gece hayatının arka sokaklarında çoğu zaman zorlu bir mücadele veren geyşalara üzülmemek elde değil. Bir adamı sevmek ve onun tarafından sevilmek, geyşanın kurtuluşu ya da batışı olabiliyor. Geçim derdine düşüp alınan yanlış kararlar, davet edildikleri yere gidip gelme koşturmacaları, bakımlı ve güzel kalmanın her daim bir gereklilik olması gibi birçok zorlukla hayatlarına devam ediyorlar; yazar bunların hepsini kaleminin verdiği güçle sayfalarına özenle yansıtmış. Tek tuhaf bulduğum şey, tuhaflık denince Japon klasiği diyoruz artık, olayların bir diğer bölümde kaldığı yerden devam etmesini beklerken zaman atlaması ve geride bırakılmış duygusuyla kalmak diyebilirim. Yazarken sanki acele etmiş gibi bir izlenim bırakıyor Nagai. Bunun dışında sevdiğim bir kitap oldu.
Neresi olursa olsun önemli değil, diye düşündü. Bir tek lambanın bile olmadığı zifiri karanlık bir sokakta kendini gizler, yüzünü kimonosunun kollarına bastırıp çömelir ve dilediğince ağlardı. Onu teselli edecek ya da rahatsız edecek kimsenin olmadığı ıssız bir yerde gönlü ferahlayana kadar ağlayabilseydi bir şekilde sakinleşir ve insanlarla yüzleşmeye hazır hâle gelebilirdi. /s. 196
Geyşaların öykülerinden farklı olarak sanata ve sanatçılara da değinmesi, belli bölümlerde detayına girerek bunlardan bahsetmesi yeni bilgiler öğrenmemi sağladı. Bu roman gerçekten de Tokyo’nun çalkantılı gece hayatı gibi olmuş; geyşalar, aktörler, sanatçılar… Kitap bana göre önemli bir ders veriyor: ‘’Tutkunun pençesindeyken bile asla dürüstlüğünden ödün verme.’’
Japon edebiyatına ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ederim.
Kaynak
Nagai, Kafu (2023). Rekabet: Bir Geyşanın Öyküsü (Çev. Gökçenur Güner). İthaki Yayınları
Yorum Bırakın