Tahta bacak Frida'dan ressam Frida'ya

Tahta bacak Frida'dan ressam Frida'ya
  • 10
    0
    0
    2
  • Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon, 21. yüzyılın en önemli kadın sanatçısı, Meksikalı ressamın trajik hayat hikayesinin yanı sıra aşk hayatı da bir hayli trajik. Eserlerinde sürrealist bir yaklaşımı benimsese de bu yaklaşımı her defasında reddetmiştir. 143 eseri olan devrimci ressam Frida kendi otoportresini çizmekten büyük zevk almış ve kendi yüzünü defalarca farklı şekillerde yorumlayarak 55 otoportre eserleri ortaya çıkartmıştır. Hatta dönemin yaşayan ressamlarından olan Pablo Picasso bile Frida Kahlo için, "biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" demiştir.

                                                     

    Peşini Bırakmayan Talihsizliklerle Frida

    Frida’nın şanssızlığı 7 yaşında çocuk felci olarak bir bacağını kaybetmesiyle başlamıştı. Çocukken arkadaşları onu dışlamış ve “tahta bacak Frida” olarak alay etmişlerdi. Çocuk yaşlarda dışlanması onu yıldırmamış, kendini geliştirmek için felsefe, sanat, edebiyat alanlarında kendini geliştirerek en iyi okullarda eğitim görmüştü. Hayatına hastalıklarla devam etmek zorunda kalan Frida’nın şansızlıklar peşini bir türlü bırakmaz. Okul çıkışı bindiği otobüs bir tramvayla çarpışır ve ne yazık ki genç Frida bu kazadan ağır yara alır. Tramvay demirlerinden birisi Frida'nın leğen kemiğine batar. Geçmeyen çocuk felci nedeniyle de sağ bacağı doktorlar tarafından alınır ve 32 ameliyat sonucu Frida yatağa mahkum bir hayat sürmeye başlar. Ailesi ise onun bu durumu karşısında her zaman yanında olmuş ve ellerinden gelen ilgiyi göstermişlerdir. Frida’nın resim yeteneğini geliştirmesi için yatağının tavanına ayna yerleştirmiş bu ayna sayesinde Frida kendi otoportresini çizmiştir. Frida’nın çizdiği otoportreler aslında yaşadığı acıyı ve hüznü temsil etse de birçok eserinde beslediği evcil hayvanlarını da resimlerine dahil etmiştir.

                                                               

    Fil ve Güvercinin Evliliği

    Çocukluğundan bu yana acı içinde hayata tutunmaya çalışan Frida'nın resimleri keşfedilmeye başlanmış ve bir arkadaşı aracılığıyla "Meksikalı Michalengelo" olarak bilinen Diego Rivera ile tanıştı. Kısa bir süre sonra ise tanışmaları romantik bir ilişkiye dönüştü ve 1929 yılında ise 22 yaşında olan Frida 42 yaşındaki Diego ile evlendi. Fakat Frida'nın ailesi bu evliliğe Güvercin ve Fil'in evliliği diyerek karşı çıktılar. İlk başlarda güzel bir evlilik yaşayan Frida ne yazık ki sonraki süreçlerde Diego'nun maceraları sonrasında evlilikleri kötüye gitti. Diego'nun aldatmalarına dayanamayan Frida 1939 yılında boşandı. 

                                               

    O Artık Ünlü Bir Ressam

    Çizdiği resimlerle ünlenmeyi başaran Frida, ressam Andre Breton’un desteğiyle bir sergi açmış ve bu sergi onun ünlenmesine büyük katkı sağlamıştı. Eserlerini sergi sayesinde topluma ulaştırmayı başaran Frida satış yapmaya da başlamış ve ünü artık Meksika dışına da yayılmıştı. “Çerçeve” adlı resmi ünlenmiş ve dünyanın en ünlü müzelerinin başında gelen Louvre Müzesi Frida Kahlo’nun eserini sergiye dahil etmiştir. 1953 yılında ilk sergisini açan Kahlo’nun durumu iyi olmadığı için sergisine yatağı ile taşınmıştı. 

                                           

    "Asla Geri Dönmeyeceğimi Umarım”

    47 yıllık acı dolu yaşam öyküsüyle Meksika’nın ve dünyanın önde gelen sanatçıları arasında yerini alan Kahlo 1954 yılında akciğer embolisi sonucu hayatını kaybetmiş ve ölmeden önce  “Yaşasın Yaşam” adlı son tablosunu bırakmıştır. Frida’nın günlüğünde ise ölmeden önce son yazdığı söz dikkatlerden kaçmamış, “Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım” yazısı ile sitem dolu sözlerini son satırlarını yazdı.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.