İNSAN -MÜZİK -VARLIK

İNSAN -MÜZİK -VARLIK
  • 2
    0
    0
    1
  • İnsan kelimesi, ünsiyet kelimesi ile aynı kökten gelmete ve mana olarak bağ kuran demektir. Bu yüzdendir ki tüm varlıklarla her an irtibat kurarız ve bu irtibat sürekli şekilde değişerek devam eder. O halde her şey ile bağ kuran biz, kuşkusuz müzik ile de bağ kurmaktayız.


    Müzik, özü itibarı ile "belli notaların belli kombinasyonları halinde ahenkli şeklinde sıralanmış nağmeler" olarak karşımıza çıkmaktadır. bu kitabî tanımdan ziyadesiyle sıyırıp örneklendirelim.


    Kullandığımız enstürmanın tellerine vurulmasından ya da perdelerin açılıp kapanmasından çıkan seslerden ibarettir. İşte bu ses varlığa çıkışı titreşimle beraber bir tını olarak zuhur eder. 

    Varlık mertebesinde yükselişi ise perde baskılarının değişmesi üzerine bir ses ile bu seslerin birleşerek bir beste ve ardından dinlenilmesiyle duygu ve hal yoğunluğunun ortaya çıkmasıyladır. Bu da müziğin yalnızca müzikten ibaret olmadığına bir delil niteliğindedir. 


    "Müzik, müzik için midir?" sorusunun karşılığı olarak "Müzik, insan için midir? " hatta Mozartın tabiriyle babamız dediği BACH ya da Medeniyet musîkîmizin piri ITRÎ gibi "müzik, yaratan için midir?" sorularını akıllara saçalım.


    Peki insan müzik ile varlık mertebesinde nasıl yükselebilir?


    Müzikte besteler ile bir bütün olarak ortada dursa da, bütünden daha fazla anlamlara sahip olmaktadır. eğer öyle olsaydı müziği, müzik olduğu için dinlemek gerekirdi. Bu yalnızca taşlaşmış bir kalple yaşayan, her şeye yalnızca metâ gözüyle bakan insan için geçerli olan bir durumdur. Çünkü insanın dinlediği müzikle olan bağı ona duygularını, geçmişini, hayallerini, anılarını neşet ettirmesini ve bazen de harakete geçirmesini sağlayan bir araçtır. 


    Amaç demek isterdim ama her araç bir amaca hizmet etmektedir. Eğer buna karşı bir şüpheniz varsa alın size bir örnek verelim. "müzik yapmak için müzik yapıyorum" gibi sığ ve kısır bir döngü halinden başka bir yere çıkmayacaktır. Çünkü bu ilhamı reddetmek, taklitçiliğe düşmek, yeni bir şey ortaya koyamamaktan ibarettir. elbette gerçek sanatkarlar bu işi yaparken kendinden önceki eserleri dinleyerek bir temel oluşturacaktır. Lakin gördüğü şeyin aynısını inşa da taklitciliğe de gitmeyip iç dünyasından çıkan filizlerle yeni müzik bir sentezi ortaya koyacaktır.


    İnsan, müzikle var olma eylemini seslerin varlığıyla bir bağ kurarak yeni bağlantılara kapılar aralar ve varlığını her an tazeler. Ona şiirler yazmasını sağlayan, yeni eserlere ilham olan ya da sevgiyi ortaya çıkaran, aradaki bağdır ve bu bağ ancak ruh ile müşterek şekilde ortaya çıkmaktadır.


    O halde Müzik ruhun gıdasıdır sözünü bir paradoksa çevirmek gerekebilir. Müziği ve insanı birbirine doğrusal değil de dairesel bir bakış açısıyla bakmak daha doğru olacaktır. Şimdi bu yarım daireyi tamam edelim. "Müziğin gıdası ruhtur."  Varacağımız nokta, Beethowen'a Ay Işığı Sonatını, Dede Efendi'ye Hüzzam Ayin-i Şerifi yazdıran  şey ruhundan fışkıran ilahi ilhamlar değil de başka nedir ? Peki bu ilham nereden ve nasıl gelmektedir?...


    Sanırım akıllara saçtığımız "müzik ne içindir?" sorulara bir küçükten de dokundurduk ama soruların bizce cevabını başka yazılara bırakalım. selametle kalınız...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.