Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında Zerdüşt'e "Ben bu kulaklara göre ağız değilim." diyerek aslında tüm insanlığa bir serzenişte bulunur. Ben ana karakter üzerinden yani Zerdüşt üzerinden, okurlarına kendi kişisel söylemlerini, bilincindeki bulanıklığı ve derinliğini aktarmaya çalıştığını düşünüyorum.
Kitabın ana karakteri Zerdüşt; düşüncelerinin ve söylediklerinin hiçbirinin anlaşılmadığını ve hatta küçümsendiğini görür 30 yaşında iken dağa çıkar ve orada bir süre yalnız başına inzivaya çekilir. Uzun süren yalnızlığın ardından dağdan iner ve insanların arasına tekrar karışır. Dağda geçirdiği yılların ardından insanlarla bilgilerini paylaşmak, yararlı olabilmek ister fakat etrafındaki insanların hiçbiri Zerdüşt'ün ne dediğini anlamaz hatta bazısı küçümser, dışlar. Buna rağmen sıklıkla aforizmalarla, insanlığa seslenir ve felsefi sayılabilecek görüşlerini paylaşır. En sonunda insanlar tarafından ciddiye alınmamak, tabiri caizse duyulmamak "ben bu kulaklara göre ağız değilim." benzetmesiyle kendini gösterir. Tüm bunlara rağmen yargılarını, gözlemlerini paylaşmaktan hiçbir zaman geri durmaz.
Kitap, ağır ve sert bir üslupla yazılmış fakat o kadar fazla öğüt niteliğinde aforizma ve düşündürücü hikaye var ki bence her insanın çıkarabileceği bir şeyler vardır ama anlamlar farklı olabilir. Bu farkta okuyucunun hayatta ne yaşayıp, neyi, nasıl anlayabildiği, hissedebildiği ölçüde değişiyor bence; herkes içindeki derinlik veya yaşanmışlık kadar anlayabilir. Yine de anlaşılmak, duyulmak umuduyla yazan Nietzsche'ye burdan selam olsun.
Başlığa uygun bir son cümleyle bitirirsem eğer;
"İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de."
Anlaşıldığımızı hissettiğimiz insanlara rast gelebilmek umudu ile...
Yorum Bırakın