Advertisement Tracker

Duygulara Teslim Olmak

Duygulara Teslim Olmak
  • 1
    0
    0
    1
  • Sık sık üzerine düşündüğüm bir konu duygular ve üzerimizde ki etkisi.

    Toplumda genelde zayıflık göstergesi olarak görülür ya ağlamak, üzülmek; ne olursa olsun güçlü ol, dimdik dur diyen dış sesler -sonradan iç sese dönüşüyor bir de bu sesler- duygularımıza sağır ediyor bizi. İyi değilken iyiyim demekle başlıyor gerçek duygulardan kopuş ve bence bu kopuş beraberinde insanın kendiyle kendi arasında da bir mesafe koyuyor. İnsanlar önündeki dik duruşumuz ve her zaman güçlü görünen imajımız sarsılmasın diye ne çok uğraşıyoruz. Atasözlerimiz de durumu özetliyor; "kan kus, kızılcık şerbeti içtim de." 

    Tüm bu kolektif inançlara rağmen insanın duygularını gösterebilmesini, yardım isteyebilmesini ve olduğu halini yansıtması gerektiğini düşünüyorum. Herkese ve her yerde değil tabii ki. Ama insanın her duygusunu içinde yaşaması, sürekli içine atıp tek kelime etmemesi insanı yavaş yavaş zehirliyor. Dertleşmenin -karşıdan bir derman geleceğinden değil- içten gelen hislerin dışarıya akmasıyla, sözle kendini ifade etmenin şifasına inanıyorum. 

    Duyguları olan tüm samimiyetle gösterebilmek ve kendini açabilmek -kırılganlıklarını, derinliğini- büyük bir cesaret gerektiriyor. Cesaretin en güzel, en sevdiğim hali de insanın karşısındakine zırhını indirmiş bir şekilde durması bence. Zırhımızın indiği, en doğal halimizle olduğumuz rakı masalarından bahsetmeden edemeyeceğim, kontrol mekanizmamızın bizi yönetemediği, coşkuyla, kederle olan temasımızın en fazla olduğu masalar. Herkesle rakı masasına oturulmaması gerektiği de tam burada sebep olarak kendini gösteriyor işte. 

    Ezcümle; samimi duygular samimi bağlara vesile oluyor. İlişkilerde ki matematik basit belki de biz zorlaştırıyoruz. Olan halimizi değil de olmasını istediğimiz hallerimizi gösterip, samimi bağlar yakalamaya çalışıyoruz. Tabii bu herkese kendimizi açabilmek anlamına gelmiyor. Mahremimizi herkesle paylaşmak değil de o güveni alabildiğin insanlarla paylaşım için kendini açmaya zorlamak belki de sürekli kendi duygularını geçiştirip, yok saymamak yani. Bunu en yakınlarıma bile yapmakta aşırı zorlanan biri olarak; kanayan yaram olduğu için yazıyorum bu satırları, belki benim gibi hissedenler vardır diye. Önce kendi duygularımızı fark edelim, kabul edelim ve gerçek duygularımızla konuşalım istiyorum. Hayat gerçek olandan ayrılmak için çok kısa. Eğer gerçek olanı gösterip kaybedeceksek de kaybedelim diyorum. Bazı hikayelerin kaybedeni kazananıdır belki de kim bilir. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.