Sabaha Karşı

Sabaha Karşı
  • 1
    0
    0
    0
  • Iskalayıp geçtiğimi çok geç anladığım sonbahar günlerinde kalmış başım.

    Uzaklara dalıyor gözlerim.

    Keskin gökyüzünü bulanık seyre dalarken

    Ellerini hatırlayan resimlerim.

    Yırtarım tekrar, seni çizdiğim resimleri.

    Gömülüyor sana yazdığım şarkılar

    Ya da bakma sen bana 

    Bir gün şehir meydanlarında ağlatırım insanları.

    Bir ara denk gelirsin elbet,

    Yine bir şarkı, bir şiirde;

    Kozmopolit kardeşlerin taşralı meraklarında açılır gözlerin.

    Ama mutlaka bir gün sen de benim gözlerimi arar, duymak istersin sözlerimi.

    En güzel anları düşünürken

    Yahut olabilecek yeni en güzel anlar karalarken başında

    Kilometre taşını fırlattığın bilfiil mesafeler değil,

    Yorgunlukların, kapını tekmelediği azimkârâne boşluklarda bulacaksın 

    Ulaşamamanın çaresizliğini.

    Tek başına kalıp evrende

    Her şeyin bu kadar değiştiğine inanamayacaksın.

    Hiç küfretmeyecektin bu kadar erozyona!

    Hem de biliyorken şarkıları sana yazdığımı

    Şiirlerin seni anlattığını.

    Rüyadaymış bir fısıltı

    Görenin aklı delinmiş bin türlü.

    ***

    Bütün dünyadan azade varlığına rağmen değiştirdi bu yaşam ağrıların seni.

    Denizler büyük geldi belki gözüne, adalar küçük.

    Bilmiyorum başka hangi kitap köşelerinde hatırladın adımı.

    Ama halhal gibi bileğinde, kolye gibi göğsünde

    İnciler gibi metal kutularda taşıdın hep beni.

    Boşver.

    Boğmasın seni yüzler

    Aramasın kalpler

    Uyanmasın zamanlar

    Erimesin süslü, püsküllü sözler.

    Sana ulaşma çabalarım demiştim, eskiden yıllar önce.

    Şimdi bir çabam kalmadı sana ulaşmaya.

    Kaçtın benden

    Saklandın

    Yenildin korkularına.

    Seni, senden ırak kılan korkular aldı başını

    Benim gibi.

    Hatta geçen duydum, adresini değiştirmişsin.

    Başka bir gezegen

    Ve başka zaman dilimlerinde kayboluyormuşsun artık.

    Tabii yine de sen bilirsin.

    Dünya saatine muntazır zaman geldiğinde

    Ne için kaçtığını unutur,

    Olduğun yerde kaybolursun sen de benim gibi.

    Pazartesi pazarında birdenbire kaybolan çocuklar,

    Derste kullandığın silgiler gibi.

    Birden, bir anda, farksız cümlelerde,

    Ayarsız vakit, zayıf imgelerde.

    Hazır eylül gelmişken sisli felaketlerin güneşi arayan yüzünde adın, anlamlarla boğuşacak.

    Sonbahar aşağı, sonbahar yukarı...

    Asude arayışların son bulmadan yeni yollarda karşılayacaksın sonbaharı.

    Okul sabahlarında coğrafyanın sıcağına

    Bilet gişesinde suratsız kadının soğuğuna söverken

    Duvar yazılarının en afilisini kendine ayıracak,

    En çok kahrolanına beni konduracaksın mesela.

    giray

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.