Dünya AIDS Gününde: HIV/AIDS'in Sinema Portresi

Dünya AIDS Gününde: HIV/AIDS'in Sinema Portresi
  • 2
    0
    0
    0
  • İnsanlık tarihinde pek çok salgın, sadece fiziksel sağlığı değil aynı zamanda kültürel ve toplumsal dinamikleri de şekillendirmiştir. Bu salgınların içinde özellikle HIV sadece bireyleri değil, tüm toplumları derinden etkileyen, yaşam biçimlerini ve toplumsal ilişkileri dönüştüren bir virüs olarak öne çıkar. Bu zorlu mücadele, sinema dünyası tarafından da ilgiyle ele alınmış ve izleyiciye çeşitli perspektifler sunarak toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik bir görev üstlenmiştir.

    Sinema, HIV/AIDS temalı filmlerle bu olayın karmaşıklığına ve insanların bu durumla baş etme süreçlerine tanık olmamızı sağlar. Bu filmler, HIV/AIDS'in sadece bir sağlık meselesi olmasının ötesine geçerek, toplumsal, kültürel, ve psikolojik boyutlarını da ele alır. Bir yandan bireylerin bu salgınla nasıl mücadele ettiğini izlerken diğer yandan toplumların bu mücadeleye nasıl tepkiler verdiğine şahit olduğumuz güçlü bir düşünsel deneyimi içinde barındırır.

    Örneğin, "1993 yapımlı Philadelphia" gibi filmler, HIV/AIDS ile yaşayan bireylerin karşılaştığı ayrımcılığı ve toplumlarındaki bilgi eksikliğini dramatik bir şekilde işler. Tom Hanks'in canlandırdığı baş karakter, hem kariyerini hem de toplum içindeki yerini kaybederken, bu film izleyiciye HIV/AIDS'in yalnızca sağlık meselesi olmanın çok ötesinde sosyal mesele olduğunu hatırlatır.

    Diğer yandan, "2013 yapımlı Dallas Buyers Club" gibi filmler, enfekte bireylerin ilaçlara ulaşma mücadelesini ve bu sırada kurdukları dayanışma ağlarını anlatarak HIV/AIDS'in toplumun dayanışma gücünü nasıl ortaya çıkarabileceğini gösterir. Bu tür filmler, sadece acı dolu bir dramı senare etmekten ziyade insanın içsel gücünü, sevgiyi ve dayanışmayı vurgular.

    HIV/AIDS konulu filmler, genellikle duygusal derinliğe sahip olmanın yanı sıra, toplumların bu konudaki algısını da değiştirmeye yönelik önemli mesajlar içerir. Bu filmler, HIV/AIDS'in sadece bireylerin değil, tüm toplumların sorumluluğu olduğunu hatırlatarak, izleyicileri bu küresel meselenin karşısında daha bilinçli ve duyarlı olmaya teşvik eder.

    Sonuç olarak, HIV/AIDS temalı filmler, sinemanın gücünü kullanarak sadece bir enfeksiyonu değil, aynı zamanda insanın direncini, sevgiyi, dayanışmayı ve toplumsal değişimi anlamamıza katkı sağlamış önemli eserlerdir. Bu filmler, izleyicilere duygusal bir deneyim sunarken toplumsal farkındalığı artırmaya katkıda bulunarak, HIV/AIDS mücadelesinde toplumları bir araya getirme potansiyeline odaklanır. Bu film eserleri sayesinde belki de HIV/AIDS'in sanılanın aksine bir hastalık değil, insanlığın ortak sorumluluğu olduğunu ve bu sorumluluğa ancak birlikte hareket ederek karşı koyabileceğimizi bizlere fark ettirir.

    Şimdi gelelim inceleyeceğimiz filmlere. Bilindik popüler filmlerden ziyade yerel hikayelere kapı aralayan, kişisel deneyimleri merkeze alan senaryolara ses vermek ve tabii ki varlığına ihtimal vermediğimiz hayatlara alan açsın istedim. Buyurun okumaya:

    1. Zero Patience (1993)

    Zero Patience, AIDS konulu bir müzikal komedidir. Ancak bu muazzam film, Kanadalı bağımsız film yapımcısı John Greyson tarafından yaratılmış bir başyapıttan daha fazlasını sunuyor. Zero Patience; homofobi, AIDS, Sir Richard Francis Burton'ın yaşamı ve AIDS'in Kuzey Amerika'da nasıl ortaya çıktığı ve yayıldığı konusundaki hala var olan cehaleti merkeze alıyor - hepsi klasik bir aşk hikayesine sarılı.

    Zero Patience, öğüt verici ve dikte edici olmaktan uzak; Greyson yaşamın, ölümün ve aşkın güzelliğini yakalayarak güçlü bir toplumsal mesajı harmanlıyor. Bunu yaparken 90'larda artık göz ardı edilen müzikal formatını kullanarak 40'ların film müzikali dönemini geri getiriyor. Funky film müziği ve renkli oyuncu kadrosu, izleyicileri baştan sona eğlendiriyor. Zero Patience, muhtemelen göreceğiniz en çarpıcı ve orijinal filmlerden biridir.

    2. Fig Trees (2009)

    Öncelikle bir belgeselden beklentileriniz neyse bunu 10'la falan çarpın. Güney Afrikalıların çoğuna sunulmayan AIDS ilaçlarını talep etmek için grev düzenleyen Zachy ile yapılan röportajlara dayanan filmde aynı zamanda erişilebilir AIDS ilaçları için mücadelede yer alan diğer kişilerin projeksiyonlarına da yer veriliyor. Ancak röportajlar sadece küçük bir kısım, bu film için asıl ifade etmem gereken türleri altüst eden belgesel, komedi, dram ve hatta tarihsel bir belge.

    Filmi böyle tanımlamak biraz karmaşık görünmesine neden olabilir ama Fig Trees hakkında hiçbir şey karmaşık değil, en azından karmaşık olması için kurgulanan bir senaryo yok. Bazı bölümleri gerçekten eğlenceli ve absürtken diğer bölümleri yürek burkan bir dramı gözler önüne seriyor. Bu bakımdan film konu edindiği yaşam gibi. Daha önce benzerine hiç rastlamadığım bir film diyebilirim. Usta yönetmen John Greyson hakkında deneysel film yapımcısı ifadelerine vücut veren bir üretim.

    3. Buddies (1985)

    1985 yılında, mutlu bir monogam ilişkisi içinde olan eşcinsel bir adam, AIDS'e yakalanmış başka bir adamla arkadaş olur. Yavaşça birbirlerine daha da yaklaşırlar...

    Bu filmi izlediğim dönemde gerçekten az sayıdaki insan arasındaydım. Çok küçük bir sanat evi sinemasında belki ne anlattığı bilinmeden gösterildi fakat AIDS'i ele alan ilk film olma özelliğine sahip olduğunu orada kimse bilmiyordu. Film, maalesef, çıktığından iki yıl sonra AIDS nedeniyle hayatını kaybeden Arthur Bressan Jr. tarafından yazılmış ve yönetilmişti.

    Film beni paramparça etti. O zamanlar daha çok küçük ve karmaşık fikirler içinde eşcinsel bir çocuktum ve AIDS hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bu film benim alana dair motive olmamı sağlayan film diyebilirim. Ancak filmi izlerken gerçekten kendimi saklayamamanın verdiği bir hınçla dolmuştum; çünkü filmde birbirini açıkça seven eşcinsel bir çiftin dramı vardı. Oyunculuklar harikaydı ve her şey güçlü bir doruğa ulaştığında ben hüngür hüngür ağlıyordum. (Ne mutlu ki odadaki herkes aynı şekildeydi.)

    Bu filmin büyüsü yönetmen ve yazar Bressan'ın artık aramızda olmamasına sebep olan o aynı şey... İyi mi kötü mü bilemiyorum ama Longtime Companion zihinlerimize girdiğinden beridir Buddies bayağı bir unutuldu. Ama olsun şimdi sırada o var...

    4. Longtime Companion (1989)

     

    1981 yılında, büyük sayıda eşcinsel erkeği etkileyen garip bir virüs ortaya çıktı. Sonunda uzmanlar buna Acquired Immune Deficiency Syndrome kısa adıyla AIDS demeye başladı. Bu tanışıklıkta on yılın sonuna gelindiğinde, dünya çapında milyonlarca insanı etkilemeye başlamıştı. ABD'nin o dönem ünlü başkanı Reagan bunu kabul etmeyi reddetmişti.

    Norman René'nin Akademi Ödülü'ne aday gösterilen "Longtime Companion" filmi, virüsün New York bölgesinde bir grup arkadaşı nasıl etkilediğini anlatıyor. Bazı sahneler gerçekten çok zor izleniyor; karakterlerin umutsuz kaldığı anlara katlanmak ve bunun kurgudan çok uzak olduğunu bilmek konforlu bir his değil.

    AIDS'in LGBTİ+lar ve toplum üzerindeki etkisini anlamak için kültleşmiş bir eser olmasıyla literatürün omurgası haline gelmiş Longtime Companions'ı görmelisiniz.

    5. It's My Party (1996)

    Bu film, şimdiye kadar yapılmış en hüzünlü kişisel filmlerden biri olabilir. Şahsen ben daha 30.dakikada ağlamaya başladım. Eric Roberts, AIDS'e karşı verdiği savaşı kaybettiğini fark ettikten sonra kendi hayatına son vermeye karar veren eşcinsel bir erkeği canlandırarak etkileyici bir performans sergiliyor.

    Başrol karakteri Nick Stark, kendisine dair son ana ortak olması için ailesi ve arkadaşları ile çevrili büyük bir parti düzenlemeye karar verir. Eski sevgilisi, bu son partiye onunla barışmak için geri döner. Dolly Parton'ın "I Will Always Love You" şarkısının sürekli çalmasıyla, bu adamın son veda sözlerini söylediği ve ayrılışına hazırlandığı anı izliyoruz. Çevresi o an arkadaşları ve ailesi tarafından çevrili olsa da film, sonunda hepimizin ölümle başbaşa kalacağımız gerçeğini alt metin olarak hissettiriyor. Gerçekten bir başyapıt ve izlemeye değer!

    Uyarı olarak mendillerinizi yakınınızda bulundurduğunuzdan emin olun.

    6. Blue (1993)

    Jarman'ın "Blue" adlı eseri, tamamen mavi ekrandan oluşan ve seslendirmelerle desteklenen yapısıyla sinematik kişisel anlatıya görünüşte yaratıcı olmayan yaklaşımıyla izleyicileri rahatsız etmeyi başardı. Çoğu zaman "iyi" film yapımının, esas olarak görsel algımıza ve gözlerimizin önünde hızla geçen yüzlerce CGI bozuntusunu işleme yeteneğimize dayandığını düşündüğümüzde, "iyi bir film"in hikayeden görsele kadar pek çok unsurda birbireyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu unutmamak gerekir.

    Jarman'ın hikayesi, iyi film kaygısını desteklemek için görsellere ihtiyaç duymayan bir türde. Hızla yaklaşan ölümü karşısında hayatını düşünerek, Jarman'ın anıları ve düşünceleri izleyiciye (aslında dinleyiciye), yönetmenin sahip olabileceği en önemli duyusu olan görme duyusunu kaybetmekte olduğu bir pencere sunuyor. Mavi, AIDS ile ilişkili komplikasyonlardan sonra görme yeteneğini çalmadan önce ona kalan son renktir. Ölümün karşısında durup ona doğru bakarken Jarman'ın yazıları, kendi sınırlılığını kabul etmiş ve bu onun son başyapıtı olan içsel serüvenini perdeye yansıtmıştır.

     

    Yazımı Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği veya kısa adıyla SPoD'un Saygıyla, Onurla, Kaygıyla: 1 Aralık Dünya AIDS Günü Kutlu Olsun! başlıklı sosyal medya paylaşımındaki şu ifadelerle bitirmek istiyorum:

    Adımız mümkün olduğunca anılmamaya çalışılıyor. Adımız duyulunca soğuk rüzgarlar esiyor. Evde, okulda, iş yerinde, yatakta kimse “onunla” karşılaşmak istemiyor. Tüm bu sıkışmışlığın içinde 1995’ten beri varoluşumuzu kutluyor, kayıplarımızı anıyoruz. HIV’le yaşayanların yaşadıkları acıları, ayrımcılıkları ve karşı karşıya kaldıkları nefreti unutmuyor, birbirimize sıkı sıkıya sarılıyoruz. Tüm sivil toplumu, insan hakları savunucularını, örgütlü ve örgütsüz lubunyaları HIV’le yaşayanların yaşamlarına, mahremiyetlerine, haklarına ve onurlarına saygı duymaya ve sahip çıkmaya çağırıyoruz.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.