MEHMET AKİF ERSOY' UN AĞLATAN ŞİİRİ KÜFE

MEHMET AKİF ERSOY' UN AĞLATAN ŞİİRİ KÜFE
  • 1
    0
    0
    0
  •  Edebiyat dünyasının mihenk taşlarından Mehmet Akif Ersoy'un duygu dolu dramatik manzum şiiri küfe...






    KÜFE

    Beş - on gün oldu ki, mu'tâda inkıyâd ile ben
    Sabahleyin çıkıvermiştim, evden erkenden.
    Bizim mahalle de İstanbul'un kenarı demek:
    Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek! 
    Adım başında derin bir buhayre dalgalanır
    Sular karardı mı, artık gelen gelir dayanır! 
    Bir elde olmalı kandil, bir elde iskandil,
    Selâmetin yolu insan için bu, başka değil! 
    Elimde bir koca değnek, onunla yoklayarak,
    Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak,
    - Ayakta durmaya elbirliğiyle gayret eden,
    Lisân-ı hâl ile amma rükûa niyyet eden-
    O sâl-hûrde, harab evlerin saçaklarına,
    Sığınmış öyle giderken, hemen ayaklarına
    Delilimin koca bir şey takıldı... Baktım ki:
    Genişçe bir küfe yatmakta, hem epey eski.
    Bu bir hamal küfesiymiş... Aceb kimin? 
    Derken; On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden,
    Gerildi, tekmeyi indirdi öyle bir küfeye:
    Tekermeker küfe bitâb düştü ta öteye.
    - Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ
    Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha! 
    O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın
    Göründü:
    -Oh benim oğlum, gel etme kırma sakın! 
    Ne istedin küfeden, yavrum? 
    Ağzı yok dili yok,
    Baban sekiz sene kullandı...
    Hem de derdi ki:
    "Çok uğurlu bir küfedir, kalmadım hemen yüksüz..."
    Baban gidince demek kaldı, adetâ öksüz! 
    Onunla besleyeceksin ananla kardeşini.
    Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini? 
    Dedim ki ben de:
    - Ayol dinle annenin sözünü! 
    Fakat çocuk bana haykırdı, ekşitip yüzünü:
    - Sakallı, yok mu işin.
    Git cehennem ol şuradan? 
    Ne dırlanıp duruyorsun sabahleyin oradan? 
    Benim içim yanıyor: Dağ kadar babam gitti...
    - Baban yerinde adamdan ne istedin şimdi? 
    Adamcağız sana, bak hâl dilince söylerken...
    - Bırak hanım, o çocuktur, kusura bakmam ben...
    Adın nedir senin oğlum? 
    - Hasan
    - Hasan, dinle.
    Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle.
    Benim de yandı içim anlayınca derdinizi...
    Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.
    O bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni
    Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kardeşini,
    Yetim bırakmayarak besleyip büyütmelisin.
    - Küfeyle öyle mi? 
    - Hay hay! Neden bu söz lâkin? 
    Kuzum ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak? 
    Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.
    - Ne doğru söyledi! Öp oğlum amcanın elini...
    - Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini:
    "Hasan, dayım yatı mekteplerinde zabittir; 
    Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir...
    Koyardı mektebe... Dur söyleyim" demişti hani? 
    Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni! 
    Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek; 
    Benimse vardı o gün pek çok işlerim görecek; 
    Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan.
    Ne oldu şimdi aceb, kim bilir, zavallı Hasan?

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.