Bir Filmin Portresi: Nuovo Olimpo

Bir Filmin Portresi: Nuovo Olimpo
  • 1
    0
    0
    0
  • Sinemada eşcinsel temsili inceleyen ya da en azından takip eden izleyiciler için Ferzan Özpetek demek, yapıtlarına teğet geçerek en azından adını zikretmek demektir. Muhteşem yapıtları ve adından sıkça söz ettiren senaryoları olan bir yönetmen olmadığı ve hatta sansasyonel kişisel hayatıyla Kuir özneler tarafından dahi dikkate değer bir yönü olmayan bir kimse. Hamam filminden bu yana kendisinin ve çalışmalarının üzerine bir sayfa çekmiştim. Oryantalist, yapmacık (evet kuir ilişkilenmeler doğal işlenebilir) ve etnografik film unsurlarını hunharca işleyen bir yönetmen bana göre kendisi. Fakat sanırım bu filminde geçmiş tecrübelerinden ders çıkarır bir üslupla ya da belki artık olgunlaşarak bir çalışma çıkarmış ortaya: Nuovo Olimpo. Tabii ki yine İtalyan unsurları üzerine yükselen bir kurguyla ve Akdeniz çehresinin sindiği karakterlerle içinde yaşadığı ve haliyle beslendiği kültür normlarından kaçınmamış. En baştan söyleyeyim ki burada sistemli bir eleştiri yapmayacağım; yalnızca hissettiklerimden söz edeceğim. Filmin gerçek ve yaşanmış bir öyküden devşirildiğini de belirtmek isterim.

    Bu müzikle filme başlayalım istiyorum:

    <iframe style="border-radius:12px" src="https://open.spotify.com/embed/track/4qEKZXxgcx3yEP3nvNKD3O?utm_source=generator&theme=0" width="100%" height="152" frameBorder="0" allowfullscreen="" allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" loading="lazy"></iframe>

    -o-o-o-

    70'ler İtalya’sı: Sol eylemlerin yükseldiği, toplumsal hareketlerin çeşitlendiği, 2.Dünya Savaşı sonrası üniversitelerde yetişen ilk neslin fikir üretimi sürecine ortak olduğu karmaşık bir dönem. Sinemada siyah beyaz dönemin son demlerini yaşadığımız, toplumsal gerçekçi sinemanın yerini kişisel hayatlara, bağımsız senaryolara ve tabii ki tenin erotizmine bıraktığı kısmen üretken fakat kesinlikle büyük bir değişimin yılları. Filmimiz de bu kültürel değişimi işlemekten kaçınmamış. Yetişkin içerikli bir sinema salonuyla döneme kapı aralıyoruz: Nuovo Olimpo. Geyler, biseksüeller ve transların ismini anmadan birer karakter olarak kamerada oradan oraya savrulduklarını izliyoruz. Hiçbir beyanın olmaması benim çok hoşuma gitti çünkü 70'lerdeyiz. Beyan vermeyi bir kenara bırak daha okyanus ötesi Amerika'da hareketler başlamamış, Avrupa'da kültürel ve toplumsal bir bütünlük sağlanamamışken tabii ki LGBTİQA+ gibi uzayıp giden bir tanımlamaya rastlamak gerçekçi olmazdı.

     

    Başrolde Enea rolüyle Damiano Gavino (sağdaki) ve Pietro rolüyle Andrea Di Luigi (soldaki) ikilisi bizi karşılıyor. Ten uyumu olarak bence kötü bir ikili, aralarında bir oyunculuk performansı farkı olduğu da aşikâr. Enea rolü dolu dolu, capcanlı ve sanki bizmiş gibi icra edilirken Pietro rolüne bir türlü giremedim. Film öncelikle Enea ile perdeyi açıyor. Yetişkin sinemalarının oynatıldığı büyük bir sinema salonunda oğlanlar "koridor"a çıkıp flörtleşirken efsane bir filmi kaçırmak istemeyenler ise koltuklarında oturmaya devam ediyor. Türkiye'de de 90'ların sonlarında rastladığımız sinema ilişkilenmeleri beni bir nebze hüzne boğdu. Hem çok heveslendiren bir özlem hem de sosyokültürel kodların benzer yansımalarına dair bir rastlantı, kesinlikle güzel senare edilmiş sahnelerle izleyiciyi de eminim etkilemiştir. 

     

    Birileriyle ayaküstü sevişmek için gittiğiniz bir sinema değil aslında Nuovo Olimpo, sanatın ve sokağın kesiştiği en kestirme yol. Kendi sinema deneyimlerim, kendimi sinemada var edişim ve hatta sinemayla kendimi anlamlandırma sürecime dönüp baktığımda filmin beni can evimden vuracağını düşünerek filme başladım. Yer yer bunu doğrular sahneler ve hatta uzun dakikalar hissettim fakat bu filmde beni rahatsız eden çok çok belirgin bir şey var: onu şimdi söylemeyeceğim, devamında...:)

    Enea yönetmenlik öğrencisi bir genç, deli dolu ve kalp çalan da bir çehresi var. Yakın kız arkadaşı ile bazen sevişirken bazen dertleşirken kendini buluyor. Bu sahnelerden birine biz de tanıklık ediyoruz. Birazcık kafa karıştırıcı ve karakter gelişimini etkiler cinsten bir detay belki ama filmin ilerleyen sahnelerinde bunu anlamak ve ait olduğu gediğe oturtmak için yönetmen bize bir şans veriyor.

    Filmde toplumsal hareketlere dair de birkaç replik işitiyoruz. Enea'nın "Molotof" takma isimli arkadaşı ve yakın kız arkadaşının aynı direniş örgütünde olduğunu izliyor fakat ikisinin ilişkilendiği bir sahneyi görmüyoruz. Bu kopukluk bana çok tatlı geldi, kendi kafanızda çeşitli hikayeler kurgulamanız için özgür bırakılmışsınız. 

     

    Titti rolüyle usta oyuncu Luisa Ranieri hakkında bir parantez açmak istiyorum. Kendisi eşsiz bir oyunculuk icrasıyla bizleri selamlıyor. Şahsen filmin tüm yapı taşları içinde kesinlikle Oscarlık bir performansı yaşamış. Aslında kendisi yalnızca bir rol olarak da bulunmuyor filmde: İzleyicinin kendisi aslında. Enea'nın gençlik dönemlerinde kapısından ayrılamadığı Nuovo Olimpo sinemasının kasiyeri olarak yüzlerce insanın ilişkisine şahitlik etmiş ve bazılarıyla duygusal bir bağ kurmuş: Enea bunun bir örneği. Titti, Enea ve Pietro'nun hikayesinde bir vakanüvis. Biz onunla bu yolcuğun ön koltuğunda oturuyoruz. Yönetmen Titti rolüyle bizlerin duygularını yönlendirmeye, senaryoyu algılayış şeklimize müdahale ediyor. Bundan oldukça keyif aldım çünkü Luisa Ranieri efsane ötesi bir bağımsız hikâye izletiyor bize. Ünlü İtalyan şarkıcı Mina Mazzini esintili bir çehreye sahip olan Titti karakteri gençliğinde söylediği üzere dansçı ve gösteri sanatçısı geçmişiyle yitip giden hayallerini şu sözlerle noktalıyor: "Hep kasiyer değildim ya"

     

    Bir izleyici ve incelemeci* olarak film hakkında 2 temel başlıkta eleştirilerim var:

    1. Filmin 2 saatlik uzun soluklu işlenişinde çok ciddi bir sorun var. 'Çekirge kurgu' adını verdiğim atlaya sıçraya hikâyeyi tüketmeye çalışan bir heyecana şahit oluyorsunuz. Polisten koşarak kaçan eylemcileri izlerken 30'lu yaşların sonuna sıçradığımız bir sahneye, oradan Enea ve kaslı kültürsüz sevgilisi Antonio (Alvise Rigo) ile olan ilişkilerine, oradan ünlü bir yönetmen halini almış Enea ve uzman bir göz cerrahı olan Pietro'nun birbirinden bağımsız hayatlarına derken hikayedeki zaman akışını doğallaştırma kaygısıyla oradan oraya zıplayan temelsiz bir bina inşa edilmiş. Filmin özellikle ilk 40 dakikasından sonra izleyicide kalp çarpıntısı yapan, tansiyon yükselten Roller Coaster bir anlatım var.
    2. Diğer eleştirimse filmde yapmacık fakat bizim aşina olduğumuz bir üslubun kullanılıyor olmasına rağmen bildiklerimizi unutturmaya çalışan başarısız bir kurgunun olması. Nuovo Olimpo, LGBTİ+ temsile ilişkin sıçramalı perspektif sunumunda bir ilk değil. Your Name Engraved Herein adıyla bildiğimiz efsane Tayvan yapımı filmde gördüğümüz bu geçmiş-şimdi-gelecek aktarımlarında hikâyenin süratle ilerlediğini görmedik biz. Son sahnenin de derinlikli bir şekilde izleyiciye geçtiğini söyleyebiliriz. Fakat bu filmde ciddi bir aksaklık yaşanıyor ve bunu fark etmek pek de zor değil.

     

    Eşsiz Akdeniz atmosferi, sarımtırak hüzmeler ve kültürel bütünlüğüyle İtalya mekânsal bir eser olarak filmi dört bir yandan destekliyor. Peki mekân bu kadar sanatsal bir sunuma girişirken 23 kişilik görsel efekt ekibi neden bu soyut tevazudan faydalanamıyor bilemiyorum. Kamera açıları çok kez buna imkân verirken hiçbir fırsat değerlendirilmemiş. Özellikle Enea ve Pietro'nun terasta yakınlaştıkları sahnenin çok daha fazla şansı hak ettiğini düşünüyorum. Bu başarısız kamera kullanımının filmin hanesine eksi olarak yazılması kaçınılmaz bir gereklilik.

     

    Nuovo Olimpo gerçekten zevk veren bir film. Öyle alelade bir anlatımla sonuçta başarısız olmuş bir film değil en nihayetinde. Bu senaryoya referans geçmiş yapımları göz önüne alırken biraz itidalli olunması gerektiğini, Ferzan Özpetek'in geçmişine bakıldığı zaman Kuir anlatılar konusunda halen emekleme aşamasında olduğunu hatırlamalıyız. Ben filmin post-culture aktarımlarını ve retrospektif bir geçmişten bugüne gelen anlatım biçimini çok beğendim. Enea ve Pietro 1 Kasım 1970’te tanışıyorlar, film ise 1 Kasım 2023'te gösterimini yapıyor. Bu detayı da sizlerle paylaşmak isterim.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.