An

An
  • 8
    0
    0
    0
  • Her şeyin bir anda olduğunu yavaş yavaş fark ediyordum.

    Şu an o an.

    Her önemli şeyi karalamak bir andan fazlası değil.

    Bir an, zamandan münezzeh bir çift el göğsüme çarpıyor ve ruhumu bedenimden çıkarıp o yere atıyor.

    Adını koymadığım o yerle aramda bir sesten, bir kelimeden ince bir örtüden başka bir şey yok.

    Damarlarımda akan hayat sıvısı ensemden çekiliyor.

     Büzüşüyor derim, bükülüyor bütün eklemlerim.

    Orada yokum artık.

    Dibi kara okyanusun ufuk çizgisinin hemen altında uzun süre vakit geçirmemem diye düşünüyorum.

    Kim o kadar uzun süre kalabilir ki orada.

    Orada sadece fısıltılar, yüz tırmalayan köşeye sıkışmış gölgeler var.

    Korkunç bir yer orası.

    Nefes nefese doğruluyorum, göz bebeklerimde onun silik silüeti ile.

    Kulağında bir çığlıkla yatağından fırlayan çocuk gibi.

    Oraya düşmemem için ipin üzerindeyken herhangi bir darbe almamam lazım.

    Bir ses beni düşürebilir.

    Ve onun kağıttaki herhangi bir yansıması.

    Görmemek ve de duymak lazım.

    Oraya ait ya da orayı hatırlatan herhangi şey.

    Dengem bozuluyor ipin üzerinde.

    İpin üzerinde denge mi olur?

    Ayağımın altında inceledi.

    Günbegün ayağımın altında incelenişini anımsıyorum.

    Oradakiler benim buraya ait olduğumu söylüyor.

    Bunu onalar söylemeden önce de biliyordum.

    Onun ihtişamlı silüeti gözlerimi kapasam da karşımda.

     Kaçınılmaz, katılınamaz.

    Ya altında ezilmeli ya da sırt çevirmeli, tüm cüssesi sırtımda.

     Arayıp da bulduğum hazine bu mudur?

    Bir eli boğazımda bir eli yüreğimde bir ben mi?

    Ordusunun tüm mızrakları beni işaret ediyor.

    Çırılçıplak, tüm kanı çekilmiş dünya tir tir titriyor.

    Üşüyor etim.

    Başım dizlerimin arasında ellerim ensemde.

    Kanı çekilmiş dünyanın yelleri çıplak sırtımı kırbaçlıyor.

    Uygun adım.

    Gök gürüldüyor yüzbinlerin ayaklarının altında.

    Etime doğru mızraklılar deşerek geliyor tozu.

    Ellerim kafesimde, kulaklarımda kirli nefesler.

    Ciğerlerimden lav akıyor, göğsümde midemde yüzbinlerin gümbürtüsü.

    Kafesimin içinde susmayan fısıltılar, tırmalıyor etimi gölgeler.

    Mızraklılar uygun adım deşecekler etimi, kanımı, terimi balçık edecekler.

    Gök gürüldüyor her adımda.

    Mızrakların iğneleri etimde.

    Sura üflenircesine bir sessizlik.

    Havada yok bir tane toz.

    Kafesimde sessizlik.

    Her şey bir anlık.

    Varı yok etmek, yoku var etmek.

    ***


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.