Polisiye Klasikleri (1): KİRACI

Polisiye Klasikleri (1): KİRACI
  • 3
    0
    0
    1
  •  

    “Dünyada bu kadar çok kötü insan olduğunu düşünmek dehşet verici. Baksana, her an haberimiz olmadan bir katille burun buruna gelebiliriz, değil mi?” /s. 88

     

    Polisiye klasikleri dizisinin ilk kitabı, Marie Belloc Lowndes kaleminden ‘’Kiracı’’yı  geçtiğimiz günlerde okudum. Bütün öğelerini birleştirdiğimizde ‘’polisiye’’den çok ‘’gerilim’’ türünde bir eser olduğunu düşünüyorum. Zaten kitabın tanıtım bülteninde ‘’Yazılmış en iyi gerilim romanlarından biri,’’  diye belirtmiş The New York Times. 

    1913 yılında yayımlanan Kiracı'nın yazarı İngiliz bir kadın. Kırktan fazla roman üretmiş: Gizeme dayalı ve iyi planlanmış bu eserlerin konuları, gerçek suçlara dayanıyor. Ona edebi ünü sağlayan en önemli şey ise, heyecan verici olayları psikolojik bir anlatımla birleştirmesi… Kiracı  bu anlamda oldukça başarılı bir eser. Kitaplarından bazılarını severek okuduğum Ernest Hemingway'in,  ‘’Yazma Üzerine’’de,  Mrs. Belloc Lowndes hakkında yazdıkları:

     

    ‘’Miss Stein bana Karındeşen Jack’in olağanüstü öyküsünü anlatan The Lodger (Kiracı) ile Paris’in dışında -olsa olsa Enghien les Bains olabilecek- bir yerde işlenen bir cinayetle ilgili başka bir kitap daha ödünç verdi. Her ikisi de çalışma sonrası okunmak için harika kitaplardı; kişiler inandırıcıydı ve olaylar ile yaratılan dehşet de asla uydurma değildi. Çalışmayı bitirdikten sonra okumak için ideallerdi ve ben de Mrs. Belloc Lowndes’in bulabildiğim tüm kitaplarını okudum. Ama hepsi oradaki kadardı ve hiçbiri ilk ikisi kadar iyi değildi ve gündüz ya da gece boş kaldığımda okuyacak daha iyi bir şey bulamadım…’’ (Paris Bir Şenliktir, s. 27)

    Yazma Üzerine /s. 111

     

    Bahsettiği diğer kitabı bilmiyorum ama o da Kiracı  kadar Hemingway’in beğenisi kazanmış görünüyor. Dilimize yalnızca ''Kiracı'' çevrilmiş. Türkçemize ilk çeviri Emre Alagöz  tarafından hazırlanmış ve Panama Yayınları  2018 yılında yayımlamış. İkinci çeviri de şu an elimde olan İthaki Yayınları’ndan. Bu yılın başında yayımlanan eserin çevirisi de Göksu Göçhan’a  ait. İthaki’nin kapak tasarımını ise çok beğendim. Londra’nın kasvetli ve sisli havasını mükemmel bir şekilde yansıtıyor bence. Ayrıca karakterin tasvirlerine de oldukça uygun görünüyor. 

     

     

    Kiracı'da kanlı olaylar ve çılgın bir katil teması görmek istiyorsanız, kurbanları tanımak, cinayeti çözmek gibi bir şeylerle karşılaşılmasını umut ediyorsanız, hiç başlamayın. Bunların yerine, ben sessizlik içinde sakin sakin kitabımı okuyup o gerilimi iliklerime kadar yaşamak istiyorum diyorsanız da bir dakika bile beklemeyin. 

     

    Maddi durumlarının yetersizliğinde tıkanan Bunting çiftini daha da zor günler bekliyor. Bir umut, pansiyoner ilanlarından haber duymak için gözleri ve kulakları sık sık kapıda. Sonunda yüzleri gülüyor çünkü bir kiracı geliyor evlerine. Yeni kiracı, yalnız, kibar, genç bir adam. Saygılı üslubu, hareketleri, özellikle Bayan Bunting’in pek hoşuna gidiyor. Tabii ki başlarına geleceklerden çok habersiz şu an… Kiracının iyi bir ücret vermesiyle birlikte evlerine neşe geliyor artık. O zor günler geride kaldı artık. Bay Sleuth'un tek bir isteği var: O istediğinde rahatsız edilmek sadece. İzinsiz bir davranışa geçit yok... Yalnızca Ellen Bunting'in kendisiyle ilgilenilmesini talep ediyor ayrıca. 

    Yeni kiracının Bunting çiftini mutlu ettiği günlerde, Londra'da gazeteler neredeyse her gün yeni bir cinayet haberiyle çalkalanıyor. İnsanlar işlenen cinayetlerden korkarken gazetelere merakla saldırmaktan, sokaklara koşmaktan da geri durmuyorlar. Öldürülen kurbanların hepsi de kadın üstelik, yine de insanlar, kadınlar, gecenin kör karanlığında sokaklara adım atabiliyorlar. 

    Bunting çiftinin dedektif dostları Joe Chandler da bu suç dosyasıyla ilgilenenlerden biri. Her yeni haberi gelip onlarla paylaşmaktan, sohbet etmekten pek hoşnut oluyor. Robert Bunting'in heyecanlı bir şekilde sorduğu meraklı sorulara cevap verirken o da yaşananları kafasında evirip çeviriyor ama bu katilin bulunabileceğine dair inancını da yitiriyor günden güne. 

    Gündelik hayatları böyle devam ederken Bay Sleuth'un gece gece çıkıp gitmeleri, tuhaf deneyleri, kibar oluşuyla birlikte ürkütücü ve gizemli yanı, yükses sesle okuduğu Kitab-ı Mukaddes'i, sürekli sakladığı ve ortalarda görünmeyen çantası gibi şeyler Bunting çiftinde huzursuz kuşkulara, uykusuz gecelere neden olacak. Acaba evlerine pansiyoner diye aldıkları bu insan bir katil mi? Bu kadar kibar ve saygın bir bey mi bir katil? 

    Bu sıralarda evlerine ziyarette bulunan genç kızları Daisy de, yaşanan cinayetlerin, olayların, kuşkuların üzerine tüy dikiyor. Şimdi karı koca, daha korkunç kabuslar deliğinde boğulmaktalar sanki. Kitabın başından sonuna kadar geçen süre zarfında; kiracı olan Bay Sleuth katil mi değil mi sorularıyla birlikte, Bunting çiftinin şüpheleri yersiz mi, niye gerginlik seviyesi bir yerde zınk diye duruyor gibi sorular da eşlik etti zihnime. Sürekli bir ''belirsizlik'' hâkimdi satırlara. 

     

    Tekrar tekrar ve sıkıntılı bir tedirginlikle tüm bunların en korkunç yanının belirsizlik olduğunu söyledi kendi kendine. Bir emin olabilseydi, o zaman tam olarak ne yapması gerektiğine karar verebilirdi. /s. 229

     

    Marie Belloc Lowndes, bu kitabı o dönemlerde yaşanan cinayetlerden, Karındeşen Jack'ten, esinlenerek kaleme almış. Bir ''polisiye klasiği'' olarak kabul gören Kiracı, gerilim dozu oldukça yüksek bir eser. Katil hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz ve işlediği cinayetlerden habersiz bir şekilde okuduğumuz Kiracı'da, tanık olduğumuz şeyler başka durumları çağrıştırıyor. Dönemin sosyoekonomik koşulları inceden eleştiriliyor. Kadınların neden cinayetlerin hedefi olduğunu ilmek ilmek dokumuş yazar. Geceleri alkol alıp sarhoşluk halinde evlerine giden, o anda kendilerinden başka kimseye bir zararı olmamış bu kadınların öldürülmesi çok acı bir tablo. Yorumlanması önem arz eden bu resim neyi yansıtıyor peki? Erkeklerin barlardan çıkıp öldürülmediği ama kadınların ölmeden önce ki son saniyelerinde dehşeti yaşamalarının sebebini sorgulamak; şu an günümüzde başına bir sürü kötü şey gelen kadınları ''gecenin bu saatinde ne işi varmış o zaman'' diye yargılamakla aynı şey bana kalırsa. O zaman sonuçlara bakalım. Neden öldürüldü diye sormak yerine öldürülenin masum bir insan, bir kadın olduğunu düşünelim ilk önce. 

    Bunting çiftinin günlerce kuşkularında boğulmayı tercih etmeleri ve evlerine girip çıkan dedektifle kiracı hakkında neredeyse hiçbir şey konuşmamaları, beni oldukça irrite etti bu arada. İnsanların aç kalmamak ve geçinmenin zor koşullarına tekrar dönmemek için verdiği çabaları, vicdanları görmezden gelebilmiş midir sizce? 

     

    “Makul düşünürsek, onu ele vermeyecek insan yoktur -başkalarının iyiliği için değilse bile kendi iyiliği için. Böyle bir yaratığı kim evinde barındırır ki? Onunla aynı çatı altında olmak bile başlı başına bir tehlike!” /s. 107

     

    Annesi İngiliz bir feminist, babası da Fransız bir avukat olan yazarımız, İngiliz bir yazar olarak biliniyor. Babasının erken ölümü nedeniyle de olabilir. Londra'da doğuyor ve Fransa'da büyüyor. İngiliz ya da Fransız fark etmez, doğrusu muhteşem olan polisiye-gerilim türünde eserler kaleme alıyorlar. Arthur Conan Doyle, Agatha Christie, Maurice Leblanc  ve daha birçoğu gibi... Christie demişken de onun meşhur Belçikalı dedektifi Hercule Poirot, Lowndes'in yarattığı bir karakterden esinlenerek ortaya çıkmış: Fransız dedektif Hercules Popeau. Ama biz Christie'nin ünlü dedektifini daha çok okuduk ve tanıdık. Belki de bunun nedeni, Lowndes'in, bir suç yazarı olarak görülmeye sıcak bakmamasıdır. Neden onun kadar bilinmiyor anlayamadım, çünkü Christie'den farklı olarak ''psikoloji'' daha ön planda hissediliyor. Cinayetlere dair bilgiler de hiç yok gibi bir şey. Günümüzde psikolojiye olan alaka da belli. O dönemlerde pek ilgi çekemedi sanırım. Şimdi eserleri dilimize çevrilse onu okuyacak çok insan olur bence. Biri de ben. 

     

    Kiracı, 1927'de Alfred Hitchcock  tarafından sinemaya uyarlandı. Başka yönetmenlerin farklı tarihlerde filmleri de var. Opera ve radyo draması da yapılmış. İnsanlar oldukça etkilenmiş görünüyor. Ben sadece okumakla birlikte, yazarın bu etkileşime dahil oldum, filmleri izlemeyi de düşünmüyorum. Korku, gerilim gibi şeyler izlemek benlik değil :) 

    Polisiye klasikleri dizisinden çıkan kitapları okumaya ve yorumlamaya devam etmeyi düşünüyorum. Farklı ve hoş bir deneyim oldu bu kitabı okumak; güzel bir başlangıçtı. 

     

     

    Kaynak 

    Lowndes, Marie Belloc. Kiracı. Çev. Göksu Göçhan. İstanbul: İthaki Yayınları, 2024

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.