Fikirler ve Toplum

Fikirler ve Toplum
  • 0
    0
    0
    0
  • İyi ve kötüyü tanımlamak düşünürler için hem çok popüler, hem de oldukça zor bir eylem olmuştur. Kimisi inançlar ve normlar bazında bakarken, kimisi etik ve ahlakı işin içine dahil etmekten çekinmektedir. Nietzsche ve Schopenhauer gibi düşünürler ise bu durumu tabi doğamızda incelemiş ve yorumlamaları nispeten olsa da bireysel alana indirgenmiştir. Aksi şekilde toplumun zıttı olarak görülen bireyselci düşünce ise, iyi ve kötü dediğimiz kavramların asıl amaçlarını ortaya koymuştur. Benim düşüncelerim ise toplumun bana dayattığı iyilik ve kötülük halinden tamamen farklıdır. Toplum inanç ve kültürle şekillenen bir birliktir. Amaç ise ölümsüzlüktür, toplumun ölümsüzlüğü. Burada bahsedilen iyi toplumun yararınayken, bahsedilen kötü toplumun zararınadır. İnsanoğlunun yarattığı bu organik yapı, çoğu zaman kendi faydasına yine kendi içerisinde yaşayan bireyleri ve azınlıkları sindirmekten geri durmaz. Hatta bu sindirme işi çoğunluğun faydasına ve iyiliğine tekabül etmektedir. Bireyselci bakış açıları ise ki bu bakış açısının karşılığı bir bakıma Hümanizm oluyor, bu azınlığın kötülüğü durumunu ortadan kaldırmak istemektedir. Böyle bir durumda ise bize sunulabilecek aksi bir küresel fayda ve iyilik sunmamaktadır. Hümanizma, insan ve dünya doğasına aykırıdır ama yanlış değildir. Dünya üzerinde her zaman çoğunluğun güçlü olması fikri ise bize toplum yapısının hala prematüre olduğunu göstermektedir. Bu durumla başa çıkmak için ise, anarşizm, sosyalizm ve daha nice fikirler ortaya atılmış ama medeniyetimizi bir üst noktaya evriltecek fikir hala bulunamamıştır. İnsanoğlunun geleceğini iyi ve kötü kavramları ile incelemek ve irdelemek çoğu kişiye yanlış gelse de olay iyi ve kötünün kelime anlamından ziyade çağrıştırdıklarından ibarettir. 


    Bu noktada bizi bir sonraki seviyeye taşıyacak olan fikri tartışmamız gerekmektedir. Bizi bir sonraki kademeye elbette tek bir fikir değil, bu zamana kadar kümülatif olarak biriken ve yığın oluşturan fikirler taşıyacaktır. İnsanoğlunun gelişiminin temelinde yer alan etkenlerden birisi de fikir üretebiliyor oluşudur. En büyük yanılgısı da fikirler için savaşma eğilimidir. Mutlak iyi ve kötüye ulaşamıyorsak, mutlak bir fikirde de sabit kalmamız olanaksızdır. Değişen her şey gibi fikirler de değişmeli ve eskisinin yerini bir yenisi almalıdır. İnsanoğlunu ileriye taşıyacak olan şey tek bir fikir değil, fikirlerin kombinasyonu ve devinimidir.


    Fikirlerin muhafazakarlığı ise bu noktada sakıncalıdır. Her fikir bulunduğu zaman ve toplumda değerli ve yüceltilebilir olabilir, ama zaman ve toplum hiçbir zaman aynı kalmamaktadır. Özellikle günümüzde teknoloji ve kültürlerin hızlı değişimi bizi savunduğumuz fikirleri sorgulamaya itmekte. Peki, her şey bu kadar değişirken, fikirler ve inançlar aynı kalabilir mi?


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.