Kendi halinde ve başına gelen hayatı kabullenmiş her gencin kendinden bir parça bulabileceği, İngiltere’nin kırsallarında geçen God’s Own Country 2017 yılında izleyiciyle buluştu.
Filmde Johnny, babasının çiftliğinde çalışmak zorunda olduğu için üniversiteye gidememiş, babası ve büyükannesiyle birlikte yaşıyor. Johnny’i ilk gördüğümüz andan itibaren yüzündeki ifadesiz bakışlar ve donukluğu hissediyoruz. Davranışlarında içinden atamadığı öfke ve nefretin kabalığı var.
Kendini çiftlik işlerinden kalan zamanlarını alkol ve duygusal bağ kurmadan geçiştirdiği ilişkilerle dolduruyor.
Babasının yardımcı olarak işe aldığı Gheorghe çiftliğe geldiği ilk andan itibaren Johnny’nin hayatı değişiyor. Gheorghe’yi geçici bir iş olarak baktığı bu yerde kendi çıkarı dışında hiçbir şeye odaklanma derdi olmayan bir genç olarak görsek de Johnny onu etkileme isteğini bastıramıyor.
Bu noktadan sonra aralarındaki ilişki başlıyor. Annesi çok küçük yaşta terk etmiş, babası tarafından asla takdir edilmemiş, büyükannesinin gözünde sadece işleri yapması gereken bir çocuk olarak görülmekten Johnny hayatı boyunca sevgiye aç büyümüş. Belki bunu öfkesiyle dışa vuruyor belki de sevginin bu olduğunu sanıyor. Gheorghe Johnny’nin sevgi dilini çözmekte zorlanmıyor ve ona sevmenin ve sevilmenin en savunmasız halini gösteriyor.
İngiltere’nin Yorkshire bölgesinde kırsal bir kasabada geçen film insana sonbaharın soğuğa yüz tutmuş günlerinden manzaralar sunarken Josh O’Connor ve Alec Secăreanu gerçekten çiftlik işleri yapmayı öğrendikleri aşk filminde izleyiciyi kendine hayran bırakıyor.
Kaynak: orijinal içerik
Yorum Bırakın