Ülke olarak gündemimizde korkunç olaylar yer almaktadır. Kadın cinayetleri, hayvanlara işkence, bebek şiddeti, çocuk tacizleri gibi olayları nerdeyse her gün görüyor, okuyor ve duyuyoruz. Güncel yaşanan olayların çoğunun arkasında çeşitli yayınlar ve gruplar üzerinden kendilerine kurbanlar seçen farklı isimlerdeki incel gruplarının olduğu söylenmektedir. Bu bilgilerin ne kadarının doğru olduğu ve kimin suçlu olduğu konusunda farklı bir hedef mi yaratılmaya çalışıldığı bilinmemektedir. Ülkede tam olarak bir kaos durumu ve sosyal çürüme yaşanmaktadır. Türkiye, ortak yaşam felsefesini kaybetmektedir. Bu olayları görmek ve hiçbir önlem alınmadığına şahit olmak hepimizi derinden yaralamaktadır.
Yaşanan olaylarla bağlantılı olarak gördüğüm anomi kavramına değinmek istiyorum. Anomi kavramı sosyolog Emile Durkheim tarafından kullanılan bir kavramdır. Anlam olarak; insanın kendisinden ne beklediğini bilememesi olarak tanımlanabilir. Toplumda yalnız ve amaçsız kalan bireylerin kendilerine bir yaşam amacı bulamaması, kendi konfor alanlarını oluşturamamasıdır.
Durkheim, toplumun nasıl bir arada kaldığını açıklarken mekanik dayanışma ve organik dayanışma kavramlarını kullanmaktadır. Mekanik dayanışma düzeninde toplumun hedefi, inançları açık ve nettir. Bireyler ise bu hedefler doğrultusunda eşit iş bölümüyle hareket etmektedir. Bu toplumlar genellikle daha az gelişmiş ve iş bölümünün az olduğu toplumlardır. Bu nedenle herkes aynı işi yapmaktadır. Örneğin, herkes avlanmakta yada meyve toplamaktadır. Gelişmiş toplumlarda ise yapılacak çok fazla iş vardır. Bu nedenle herkesin uzman olduğu tek bir işi yapması gerekmektedir. İş sürecinde genellikle, yaptığı işe, hayatına ve kendine karşı yabancılaşmaktadır. Bu nedenle organik dayanışma ile toplumdaki bireyler, organizmanın vücudu gibi hareket etmektedir. Tüm organlar farklı şekilde çalışmakta ama aynı organizmayı yaşatmaktadır. Beyin gibi yönetici organlar işini iyi yapamadığında toplumsal bilinç zayıflamaktadır. Bu durum, toplumda anomi gibi patolojilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Durkheim, İntihar isimli eserinde anomiye önemli bir yer ayırmaktadır. Hayatta ne yapacağını bilemeyen, toplumla ortak amaç bulamayan bireyler anomik intihara meyilli olmaktadır. Kaos durumunda ortaya çıkan daha az kontrol, kuralsızlık ve özgürlük beraberinde tatminsizliği getirmektedir. Çünkü, bir amaca hizmet etmeyen özgürlüğün içi boştur. Birey güvende olmadığını hisseder. Bu özgürlükle, sürekli değişen dünyada ne yapacağını bilemez. Bu anlamsızlık ve boşluk hissi intihara neden olabilmektedir. Aynı zamanda bir gruba sıkıca bağlanmak ve kendini adamak da neden olabilmektedir. Grup istediği için hem kendine hem çevreye zarar verebilmektedir.
Bu olayları ve haberleri takip ederken en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri de bilgi kirliliğidir. Gerçek bilgi araştırılmadığı ve toplum bilgilendirilmediği için bireyler, bilgiye kendileri ulaşmaya çalışmaktadır. Bu durum ise bireyleri pek çok yanlış bilgiye maruz bırakmaktadır. Post-Truth kavramı, anlık bilgi akışı içinde doğru bilgiye ulaşmanın zorluğunu özetlemektedir. Bilgi, kolay kopyalanabilir ve hızlı üretilebilir bir hale gelmiştir. Siyasetçilerin, reklamların, çeşitli grupların kitleleri manipüle etmek, propaganda ve retorik yapmak için kulllandığı bir araçtır. Bu nedenle, haberler takip edilirken manipülasyona dikkat edilmelidir.
Sonuç olarak, hep beraber patolojik bir dönemde ve ülkede yaşamaktayız. Bu patoloji tedavi edilebilir. Bunun için öncelikle, ülkemizdeki yönetici organların işlevini yerine getirmesi gerekmektedir. Daha sonra anomiye felsefi bir noktadan yaklaşılmalıdır. Bireye hayatı nasıl yaşaması gerektiğini söyleyen kurallar, kurumlar, din, devlet, siyaset gibi organlar ortadan kalktığında sen kendi vicdanın ile doğruyu seçebilir misin? Bilinçli ve sağlıklı ilişkiler kurabilen kişiler ile destek ve dayanışma ağları kurulmalıdır. Bireyler, amaçlarını ve umutlarını yitirmemelidir. Hepimiz için en yararlı olan yepyeni bir siyasi, ekonomik ve toplumsal düzeni henüz bulamamış olsak dahi birlikte bunun üzerine düşünebilmeli ve konuşabilmeliyiz. Güzel ve güneşli günler görebilmek dileği ile...
Yorum Bırakın