Kendin olabilme cesareti: Kirke

Kendin olabilme cesareti: Kirke
  • 4
    0
    0
    2
  • Kendi özüne dönme cesaretinin Tanrıçası, Kirke.

    Kitap aslında her insan gibi karmakarışık bir hayatı yüklenip bizlere anlatıyor. Ama edebiyat ve sanatın gücü bu ya, insan insan olduğu sürece sorunları temelde halen aynı. Bundandır ki Güneş'in altında söylenmemiş söz kalmamıştır. Yine de bizler halen oturup okuruz, her dönem farklı kelimeler kağıtlarda ve zihinlerimizde taklalar atıp durur: Kirke hareketin devamlılığındaki güzel bir hamle.

    Kitap doğası gereği kadınların bakış açısı ve hayatlarını daha iyi anlayabileceğimiz bir noktada. Bu aslında insan olarak ortak sorunlarımıza karşı cinse göre nasılda farklı şekilde baktığımızı da iyi gösteriyor bize. Ve toplumun iki cinsiyete yüklediği sorumlulukların aynılılığına rağmen nasılda kısıtlayıcı olabileceğini doğal olarak anlatıyor. Ama ben ne anlatıyorum! O bir Tanrıça! Neler neler yapmalı değil mi? Yine de bir çuval çürümüş et olan biz insanlardan daha da insan Kirke. Evladını korumak için kuralları cesurca aşan, bilinmezliğe karşı durmaya cesaret eden birisi Kirke.

    Tabii buraya ağdalı sözlerimi okumaya da gelmediniz, haklısınız. Ama bir kitaptan bahsetmenin formülü var mıdır? Bu yazı bir eleştiri ya da övgü demeci değil kitapta benim gördüklerim üzerine. Ben, Kirke aracılığıyla sizlere karanlık yönlerimizle insan olmayı övüyorum aslen. Kötülük öylesine olağan ki bu noktada, garip kalan iyilik oluyor. Ama her şeye rağmen iyilik ve vicdan öğrenildin mi kötülük kişiye ağır geliyor. Yine de sormakta fayda var, iyiliği neden icat ettik? Tapındığımız her Tanrı bu denli kötülüğü gösterirken, şimdilerde ahlaksız gelen hayatlar sürerken, neden? Ve güç her şeyi bu denli meşru kılarken sağlam bir karekter yaratmanın, özgür iradeyle ahlaklı olup diğer insanların sınırlarına neden saygı duyarız?

    Her şeyin sebebi vicdan mıdır?

    İnsanın tanrılaşmayı başarması durumunda nasıl da hemen geldiği yeri unutabildiğini somut şekilde gösterse de kitap aslen bu kişinin özüne de bağlı diyor. Yine de güç gözleri kör ederken kalpte neyin olduğu neden önemli midir? Eğer her birimiz kalplerimizin derinliklerindeki bilinmezlik kadarsak, bir insanın özü nedir? Yani bir kişi milleti, ırkı, ülkesi, ailesi ve en en temelde cinsiyeti olmasa geride ne kalırdı: Kalplerde ki vicdan ve sevgi mi? Belki de geleceğimiz de birçok bilim kurgu yazarınında yazdığı gibi bu soyut kalıplardan teknolojinin de sayesinde arınıp yeni bir ahlak ve insanlık anlayışı kurulur. Çünkü baktığımızda içinde bulunduğumuz toplum bunun için gerekli materyallere sahip, hali hazırda yeni nesiller insanları banka hesaplarındaki gibi rakamlardan ibaret görüyor. Uç noktalardaki bu arınma tam tersini doğurup tüm kalıplardan sıyrılmış saf varlığa hiç şans vermeyebilir, her zaman ki gibi. Ya da kötülüğün nezaketi aptallık sanmamız gibi bu saflığı aptalca buluyoruz veya bulacağız.

    Yine de insan böyle bir noktada kendi yarattığı tüm Tanrı ve Tanrıçalara bakınca düşünmeden de edemiyor, güç ve öz neden bu denli nadiren yan yana gelir? 

    Kirke bu nadir kombinasyonlardan değil, en azından Olimposluların güçleri göz önüne alınınca o halen aciz bir Tanrıça gibi görünüyor. İnsanlar ona Tanrıça diyor, Olimpostaki güçlü varlıklar ise odadaki çöp kutusu kadar görmemezliğe geliyor: Kirke ise nerede olması gerektiğini göremiyor ve ait olamamın verdiği bir sancıyla anlamaya çalışıyor. Kendisi olmasının verdiği yalnızlıkla sürgün hayatında somutlaşan kaybolmuşluğuyla Kirke, birçok şeyle bu sürgünde tanışıyor. Ailesine göre bir baltaya sap olamamıştı, Zeus'un korktuğu bir alanı yaratmıştı ve şimdi bu sürgünde sonunda olduğundan daha özgürdü. Mücadele etti, terk edildi, sevdi ve aşık oldu. Yaşadı ve kendisi olmaya cesaret ettiğinde de özünü somut bir şekilde görmekten çekinmedi.

    İsimleri değiştirdiğimizde anlatılan bizim hikayemiz oluyor, her kitapta olduğu gibi.

    Toplumdan kopmak ve kendi tarafında durmak herkesin kaldırabileceği yük değildir, belirsizlik sizi yutar. Sizin bu hiçlikte yepyeni bir yaşam yaratmanız gerekir ve sanat bu alanda doğar. Kirke büyüyü yarattı ama bunun temelleri doğal bir fenomen olarak hayatında var oldu, sanırım bu hayatlarımızdaki şans faktörü oluyor.

    Ahlak, öz, kötülük, toplum ve belirsizlik... Hayata dair birçok şeyin anlatıldığı bu kitap anlaşılmak ve ayna olmadan kendimizi görmenin güzel yollarından biri. Ve eğer kendiniz olmak için ilham arıyorsanız Kirke tüm varlığıyla o sayfalarda. Sizlere cesaret ve ilham olması dileğiyle, bir kesitle yazıyı bitiriyorum.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.