Durakta otobüs bekleyenler
İşe giderken ayakları geri gidenler
Eve ekmek götürmek zorunda olan proleterler
Patron zengin etmek için kentkart dolduranlar
Asgari ücrete tamah etmek zorunda kalanlar…
Beni mazur görün
Ben bu sabah da uykuya ölü kalıyorum
Nedendir bu sessizlik,bu puslu düşünceler?
Yeterli değil miydi sencede bu yorgun argın haller
Bırak gitsin
Boşver çaya kaç şeker atsam, yemeğe ne kadar tuz katsam diye düşünmeyi dostum, masum çocuklar öldüğünden beri tadım tuzum yok benim..
Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin..
duygularını gizleyip içindeki duyguları kendi içinde ölerek yaşamak marifetti sana göre
senden kalan parçaları gizleyerek değil dışımda apaçık bir şekilde yaşamaktır bana göre marifet.
Bu yüzden artık çok uzağım yaratılanlara
Bir savaşın sınırlarından kaçar gibi
Mezarını kazan bir aslan gibi
Müebbet yemiş bir mahkum
Yıkılmış bir kent
Tütünsüz bir işçi gibi çaresizim
Ve yarı yolda bıraktığım her iltifat gibi öksüz
Şimdi yoksulum
Hayallerim kağıtlarda kaldı
Bir ölünün evindeki tozlu raflarda
Elimde bana yetecek bir kalbim bile yok artık
Tükeniyor sayfalarım
Tuttuğum güller gibi
Tütmediği için görülmüyor ruhumun yangını biliyorum
Bir deli fırtına aldı taçlarımı benden
Bundan naçar kaldı ellerimin arası
Şimdi doğurduğun güneşlerle ısınıp sevinebilirim
Hem denize girer çocuklar
Ben güneşi seyrederim
Yorum Bırakın