…
Gazi Galata rıhtımından motora bindi. Kız kulesi açıklarında demirli olan Bandırma Vapuruna geldi.
Milli mücadelenin ilk emrini verdi:
‘’Hedefimiz Karadeniz'dir!’’
Bu emirden üç yıl üç ay sonra işgalcileri denize dökmek için son emrini verecekti:
‘’Hedefimiz Akdeniz'dir!’’
Boğazdan henüz çıkmadan Kavaklar mevkinde, bir İngiliz devriye motoru tarafından durduruldular. Didik didik arama yapıldı. Silah veya cephane olup olmadığına bakıyorlardı.
Gülümsedi.
'’Silah götürdüğümüzü sanıyorlar…''
''Kafa götürüyoruz’’ dedi.
…
Esmerdi kara kaşlı kara gözlüydü.
Simsiyah elbise giymişti.
Simsiyah pantolon giymişti.
Çizmeleri simsiyahtı.
Kemerinde simsiyah kama vardı.
Kamçısı simsiyahtı.
Atı bile simsiyahtı.
34 yaşındaydı. Erzurumluydu. Binbaşı eşini Sarıkamış’ta kaybetmişti.
Erzurum kongresine denk getirememiş, üç gün at sürerek Sivas Kongresi'ne gelmiş, yolunu gözleyip Mustafa Kemal’in karşısına dikilmişti.
At binerim, silah atarım, bana iş ver demişti.
Fatma Seher’di.
Tarihi sıfatını Mustafa Kemal taktı.
‘’Keşke bütün kadınlar senin gibi olsa Kara Fatma’’ dedi!
...
Yunan Başkomutanı Trikoupis esir alındı.
300 subayı, beş bin askeriyle teslim oldu. Uşak’a getirdiler. Bitkin durumdaydı. Mustafa Kemal geldi… Dostça ellerini sıktı.
‘’Vicdanınıza karşı görevinizi yaptığınızı düşünüyorsanız, içiniz rahat olsun, en büyük komutanların bile esir oldukları tarihte yazılıdır, söz gelişi ’Napolyon’ dedi.''
Yunan generalleri hiç beklemedikleri bu yüce gönüllülük karşısında iyice ezilmişlerdi. Trikoupis ağlamaklı oldu.
‘’Yaverlerim dahi beni yalnız bırakıp kaçtılar, intihar etmeliydim’’ diye mırıldandı.
Mustafa Kemal yumuşak bir ses tonuyla karşılık verdi: ,
''Misafirimizsiniz, her bakımdan emin olabilirsiniz, herhangi bir isteğiniz olursa çekinmeden bildiriniz’’ dedi. İsmet Paşa’ya dönerek, emir verdi:
‘’Yorgundurlar, rahat ermelerini sağlayınız.’’
Ertesi sabah Trikoupis’in İstanbul’daki eşine telgraf geldi.
‘’Kocanızın sağlığı gayet iyi’’ deniyordu.
Mustafa Kemal ‘in misafiri olduğu belirtiliyordu. Bu telgraftan sonra zaten darmadağın olmuş Yunan ordusu tamamen çöktü. Trikoups ve diğer subaylar bir yıl boyunca kamplarda tutuldu. Esir kampı değil Kızılay kampıydı. Neredeyse silahlı nöbetçi bile yoktu. Hemen gönderilselerdi Yunan iç hesaplaşmalarından dolayı hepsi asılacaklardı. Mustafa Kemal sadece zekasıyla değil vicdanıyla da zaferini perçinlemişti.
Atatürk öldüğünde hala hayatta olan Trikoupis, Yunan basınına konuştu:
’’ Asrımızın en büyük insanının önünde saygıyla eğiliyorum, kurduğu Türkiye’yi dünyanın barış odaklarından biri haline getirdi, yeri daima boş kalacaktır, daima aranacaktır’’ dedi.
1956 yılında ölene kadar her 10 Kasım’da Selanik’teki Pembe Ev’e gitti.
...
9 Eylül 1922…
Minarelerden ezan sesi yükseliyordu. Mustafa Kemal İzmir’i seyrediyordu. İşgal edildiği gün, bir ulusun kurtuluş savaşını başlatan, işgali sona erdiği gün; o ulusun kurtuluş savaşını sonlandıran, dünyada bu özelliğe sahip tek şehir, İzmir’i seyrediyordu.
Kıymetinin bilinmesi dileğiyle…
Yılmaz Özdil’in ‘’Mustafa Kemal’’ adlı eserinden alıntılanmıştır.
Yorum Bırakın