Atina bir şehir olarak kurulurken, Atinalılar şehri koruyacak bir tanrıya ihtiyaç duyarlar. Şehri korumak için, iki güçlü Olimpos tanrısı olan Athena ile Poseidon’a bir yarışma teklif ederler. Şehrin koruyucu tanrısı kim olacaktır?
Her tanrı, şehre fayda getirecek bir hediye verecek ve en iyi hediyeyi veren şehrin koruyucusu olacaktır. Denizler ve depremler tanrısı Poseidon üç çatallı asasını yere vurur ve topraktan su fışkırır. Atinalılar bunu coşkuyla karşılarlar. Ancak suyun tadına baktıklarında tuzlu olduğunu fark ederler. Bu su şehirin ihtiyaçlarına uymaz. Bunun üzerine barış, bilgelik ve zanaat tanrısı olan Tanrıça Athena hızla büyüyen bir zeytin ağacı eker. Zeytin ağacı barışın, refahın ve bilgeliğin sembolü olarak büyük önem taşıyordur ve halk bu hediyeyi kendilerine yiyecek, yağ ve odun olarak kullanır. Tanrıça Athenayı kendilerine koruyucu tanrı olarak seçerler. İşte Atina şehrinin kurulması bu mitolojik hikayeye dayanır.
Atina şehrinin turizminin başını çeken elbette Akropolis antik kenti. Buraya geldiğinizde antik kent ya da mimari ya da felsefe ya da mitolojiden herhangi birine ilginiz varsa büyüleneceğinizi garanti edebilirim. Şehrin en tepesinde başınızı kaldırdığınızda bir çok yerden görebileceğiniz açıda duran bu antik kent hemen tırmanma ve oraya ulaşma isteği doğuruyor insanda. Neolitik çağdan bu yana yerleşim yeri olarak kullanılan Akropolis'te son tunç çağından beri yapılar yükselir. Şehir kale duvarlarıyla çevrilidir. M.Ö. 480 de Persler Atinayı ele geçirince buraları yakıp yıktılar. Barış sağlanınca Atinalılar kalkınma dönemine girdiler ve yeniden inşaya başladılar. 40 yıl içinde Akropolis yeniden inşa edildi. Perikles yönetimi zamanında M.Ö. 5. Yüzyılda Baş Mimar Phidias’ın öncülüğünde yapıldı. Bu dönemde Athena için yeni bir tapınak yapılınca burası kutsal bir yer halini aldı. Akropolisin bulunduğu tepenin yamaçlarına ticaret ve siyasal işler için kullanılmak amacıyla agoralar kuruldu. Pantheon ve Erechteion bu dönemde yapıldı.
Bu dönemde mimarlık atılımları devam ederken bir yandan da felsefe okulları ortaya çıkmaya başladı. Platon’un Akademia’sı, Aristo ve yandaşlarının Lykeion'u bu dönemde kuruldu. Anisthanes ve Kinikler bu dönemde felsefe okulları açtılar. Epiküros ve izleyicileri de kent içindeki bahçeli evde toplanıyorlardı. Zenon agoradaki Stoa Poikili'de dersler veriyordu. Devamı bir sonraki yazımda :)
Yorum Bırakın