Birkaç gündür sosyal medyanın gündemi oldu Gassal dizisi. Aslında daha yayına girmeden başlamıştı tartışmalar. İşlek caddelerdeki billboardlarda ve metro istasyonlarında ne olduğunu anlamadığımız "Ölünce Beni Kim Yıkayacak?" sorusuyla karşılaşmıştık ve bu billboardlar hayli tepki çekmişti. Hasta yaşlılarda ve depresif gençlerde kötü etkilere bırakacağı düşünülerek. Bu eleştiri ve tepkilere hak vermemek mümkün değil.
Geçtiğimiz günlerde dizi yayınlandı ve herkes üzerine konuşuyor, eleştiriyor ya da beğenisini dile getiriyor. Geçmişi kadına şiddet haberleriyle dolu bir kişinin başrolünde olduğu diziyi övemelere doyamayanlar var. Eser - sanatçı ayrımı yapıp ortaya çıkan işi değerlendirebilenlerden değilim. Bir şey üretildiğinde; dizi, film, kitap ya da başka bi sanat eseri, bunu eser sahibinden ya da işin içinde yer alan ekipten bağımsız göremiyorum. Çünkü bana göre öyle değil.
Burada şöyle bi handikap var. Böyle tartışmalı kişilerin yaptığı ya da içinde olduğu işlerde herkes kendi mahallesine göre tutum sergiliyor. Eminim burda diziyi Ahmet Kural dolayısıyla eleştierenlerden de Yılmaz Güney gibi bi şiddet failini "ama sinemacılığı başka" diye savunanlar vardır. Sorun da bu. Olaya, kişilere, o kişilerin hayat tarzına ve karakterine bakmadan yanlışa yanlış demek bir türlü mümkün olamıyor.
Bana göre burdaki en büyük sorun Ahmet Kural ya da x kişisi y kişisinden ziyade, böyle insanların devlet kurumlarında hiç zorlanmadan kendilerine yer edinebiliyor oluşları. Öfke kontrol problemi olduğu sektörce bilinen, kadına yönelik şiddet faili bir kişi devletin resmi yayın organında, bizlerin vergileriyle oluşturulan bi platformda kendini gösterip para kazanabiliyor gayet. Ahmet Kural'ın tartışmalı bi isim olduğunu, şiddet faili olduğunu o kurumdakiler de bizim gibi biliyor elbet ve bu bir sorun teşkil etmiyor. Hadi diyelim kurum yöneticileri kişiliğe değil, "yeteneğe" bakıyor. Öyleyse sırf kendilerini eleştirdiği için, eleştiriyi de geçtim sadece politik mizah yaptığı için televizyondan uzak tutulanlar? O kişiler trt'de veya ona bağlı bir platformda kendilerine yer bulabiliyor mu? Hayır.
Birilerini hedef haline getirip bi taş da ben atayımcı değilim ama; şiddet failleri ve mobbingcilerin hiç bi bedel ödemeden hayatlarına devam edebiliyor olması da kabul edilebilir değil. Bu kişilere alan açarak, onları görünür kılarak bilerek veya bilmeyerek potansiyel faillere cesaret verildiğini, bunun bizi her gün yeni bi şiddet, taciz, tecavüz hatta cinayet haberine götürdüğünü şu topluma neden anlatamıyoruz bilmiyorum. Ne öfkeyle mümkün olabiliyor bu, ne de tane tane anlatmakla.. Herkes kendi "doğrusunun" ve mahallesinin esiri olmuş durumda. Sonuç; böylesi çürümüş bir toplum.
Diziyi izlemedim. Twitter'da gördüğüm kesitler ve dizi hakkında yazılıp çizilenler ne olduğu hakkında az çok fikir veriyor zaten. Özensiz bi iş olduğunu sanmıyorum ama işte içerik en kadar tutarlıdır? Zira başrolün şiddet faili olduğu, trt'nin halinin malum olduğu bi durumda tutup da ordaki "bakın ölüm var. ölücez. hayatın kıymetini bilelim, iyi olalım" mesajları güldürmeyen bi şaka olmaktan öteye gidemiyor.
Yorum Bırakın