Tv8'de yılbaşı gecesi yayınlanan, çok da izlenen şarkı yarışmasından sonra twitter çalkalanmaya başladı yine. Tepkilerin odağında da Hadise var. 

 

İzlemeyen ya da görmeye. kaldı mı bilmiyorum. 2024'ü geride bırakırken, Hadise mikrofonu eline aldı ve yılın en utanç verici anlarından birini yaşattı hepimize. Bu şarkıyı Narin'lerimiz için söylüyorum dedikten sonra ''her şey burda bittiiiii, toparlan gidiyosuuunnn'' diyerek nasıl bi durum yarattığını o an fark etmemiş olsa gerek. 

Narin hepimizin içinde gerçekten bi yara. Acımasızca katledilmesi bu ülkede, hatta bu gezegende kız çocuğu olmanın, var olmanın, büyümenin ne denli zor olduğunu, ''kutsal aile'' denen şeyin nasıl kof bi kavram haline geldiğini onun sayesinde yeniden fark ettik. Bu ülkede katledilen çocukların simgesi oldu Narin artık. Her çocuk tabii ki çok kıymetli ve hiçbiri de ne içi boş değerler uğruna ne de herhangi bir sebepten hayattan koparılmayı hak etmiyor. Narin'in neden öldürüldüğü aylardan bu yana aydınlatılamadığı için, hepimizde ona karşı fazladan bi hassasiyet oluştu bu süreçte.

Ve ünlüler, ünlülerimiz... Her fırsatta duyarlılık beklenen, ülkede infial yaratan bi olay olduğunda mikrofonlardan fellik fellik kaçan ünlüler.. Kimi zaman da işte böyle duyarlı gözükeyim derken nasıl bi cehalet nesnesi haline geldiklerini fark edemeyecek kadar bilinçsiz ünlüler.. Yeni bir yıla girerken, tanınmış bir kişinin ülke adına iyi temennilerde bulunması çok doğal. Genelde de yuvarlak cümleler kurup sevgi, sağlık, ülkemiz için güzellik gibi klişe söylemlerde bulunup geçerler. Zaten yıllardır inşa edilen toplum mühendisliğinin verdiği meyveler her geçn gün daha da olgunlaştığı için; suya sabuna dokunmadan, 10 yaşında bi çocuğun seviyesindeki klişeleri dilemelerinden başka bi beklenti de yok kendilerinden. Tutup da Narin'lerin ölmesine, kadınların fiziksel ya da psikolojik şiddet görmesine, yoksulluğa, haklının değil güçlünün sesinin çıktığı bu düzene eleştiri getirmelerini, düzenin müsebbibi olan sorumlulara karşı ses çıkarmalarını zaten beklemiyoruz.

Hadise bi şeylere ses çıkarıyor gibi görünmek isterken saçmaladı ve doğal olarak da tepki topladı. Sonrasında tepkiler sorulduğunda daha da saçmaladı. ''Ben nerde ne söyleyeceğini çok iyi bilen bir kadınım'' diyerek. Bilmemek dert değil aslında ama bilmediğini bilmemek hakikaten çok üzücü. Keşke sadece yanlış anlaşıldım deyip geçseydi. 

Ünlüler ve toplumsal meseleler ikilisi son zamanlarda çok tartışılır oldu. Bitmek bilmeyen ve giderek derinleşen ekonomik kriz, gelir uçurumunu genişlettikçe, tartışma da bitmeyecek gibi. Belli bi döneme kadar politik iklim ne olursa olsun gerek yaptığı işle gerekse de söylemleriyle toplumsal dertlere kafa yoran, insanlarda bilinç yaratmak için uğraşan bi sanatçı topluluğu olmuş aslında Türkiye'de. Ama o kişilerin nasıl yok sayılıp itibarsızlaştırıldığını da gördük, yerlerine getirilen ülke gerçekliğinden bihaber ünlü topluluğunun ikiyüzlülüklerini de. Konu Hadise de değil aslında. Ülkede yoksulluk arttıkça, tek bir reklam anlaşmasıyla bile milyonlar kazanan ünlülere yönelik öfke de artıyor. Dolayısıyla bi beklenti oluşuyor. Onların da bu ülkede yaşayan sıradan vatandaşlar olarak bir şeylere tepki vermeleri bekleniyor. Yoksa kimsenin sırf tanınıyor olmalarından dolayı, kendilerini bi kanaat önderi görme gibi bi beklentisi yok. Ama işte toplumsal bir olaya tepki verirken de samimiyetsizlik batağına düşmemek lazım.

Şu an ekranlarda kendine yer bulabilen her tanıdık yüz, iktidarın süzgecinden geçmiş makbul vatandaşlar olarak görülüyor. Düzen öyle bi sıkıştı ki; gerçekten düşünüp bişeylere kafa yorsalar, ülkenin hakikatleriyle yüzleşip dile getirseler, kaybedecekleri çok şey olduğunun bilincindeler. O yüzden üç maymunu oynayıp ''çok mecbur kalmadıkça'' mikrofonlardan kaçıyor, mecbur hissettiklerinde de saçmalıyorlar böyle. Keşke konu sadece vasat bile olmayan bi şarkıcının talihsiz bi gafından ibaret olsaydı. Hadise çok daha derin...