Arka Sokaklar belki de Türk televizyon tarihinin en kült dizilerinden biri. “Belki de” demek aslında fazla, gerçekten öyle. Dizi tek başına, koskoca bir türün (polisiye) televizyonlardaki en büyük temsilcisi oldu. Ondan sonra televizyonda gördüklerimiz ya ona öykünmeye çalışıp zavallıca bir akıbete uğradı ya da bambaşka bir yol benimsemek zorunda kaldılar.

Çünkü Arka Sokaklar, ülkemizde gerek edebiyat gerekse sinema yönünden pek gelişmemiş bir türü -bize göre- oldukça yenilikçi bir şekilde ele almıştı. Aslında toplumun önemli bir kesiminin hafızasında pek de iyi bir yeri olmayan polisleri; aile hayatlarıyla, sosyal ilişkileriyle, hepimiz gibi uğraştıkları dertleriyle birlikte anlattı bu dizi bize. Bunda o kadar başarılı oldu ki birkaç sezon sonra artık polisiye konular birbirinin tekrarı olan örüntülere dönüşürken; dizi, karakterleri sunmaktaki bu başarısı sayesinde reytinglerde zirvede kalmayı sürdürdü. 

Dizilerdeki kurgusal karakterlerle kurdukları bağla meşhur milletimiz, Arka Sokaklar’ın hemen hemen tüm karakterleriyle bambaşka bir birlikteliğe sahip oldu.

Rıza Baba hepimizin babası oldu, Mesut ve Hüsnü Komiserlerin arkadaşlıklarını çok sevdik; çoğu, sezon finaline rast gelen düğün sahnelerinde ölen karakterlere hepimiz çok üzüldük.

Fakat özellikle final yapıp geri dönmesinden bir iki sezon evvelinden itibaren, Arka Sokaklar git gide karikatür bir dizi haline gelmişti. Zaten uzun süredir dizinin içindeki polisiye unsur zayıflamış ve bu da polisiye türünün en önemli unsurlarından gizem ile gerilimi diziden çıkarmıştı. Bunun üstüne karakterlerin tekdüzeleştiği ve git gide birbirinin aynısı olan sosyal olayların yaşanması da eklenince Arka Sokaklar final yapmış oldu. Fakat ekranlardan ayrı kalması pek uzun sürmedi ve dizi tekrardan hayatımıza girdi.

(Arka Sokakların final yapıp tekrar başladığı o sürede; televizyon kanallarında neredeyse hiç polisiye dizisinin yer almamış olması, hala daha geleneksel medyamızda bu türe dair bir üretim sıkıntısı olduğunun göstergesi değildir de nedir?)

İşte bu “geri dönmüş Arka Sokaklar” bir süredir eskisinden epey farklı bir yol izliyor gibi görünüyor. Önce farklılığı, kült karakterler arasında çatışma ve bazılarının diziden ayrılması yoluyla yaptılar. Daha sonra ayrılan karakterlerden dönen oldu gerçi; fakat bu bile Arka Sokaklar’ın izleyicide tekrardan heyecan yaratmasına yetti. Şimdiyse, özellikle son 5-6 bölümdür, Arka Sokaklar’ın git gide ülkede infial yaratan olayları konu edindiğini görüyoruz.

Narin cinayeti, sahte ihbarlar, TUSAŞ saldırısı… Ülkemiz polisiye ve dram dizilerinin senaryolarına işleyeceği konular bakımından bir maden oldu resmen. Arka Sokaklar da bu madeni güzel işliyor.

Bakalım Arka Sokaklar bundan sonrası için böyle bir rota mı izleyecek, yoksa tekrardan eski alışkanlıklarına dönüp tekrar karikatürize bir hale mi gelecek? Hep birlikte göreceğiz.