Marcel Proust’un başyapıtı olan “Kayıp Zamanın İzinde” serisinin ilk kitabı; okuru hem dilin hem de belleğin büyülü katmanlarında gezintiye çıkaran, edebiyatın en özel eserlerinden biri; Swann’ların Tarafı...
Kitap, temelde üç ana bölüme ayrılır. İlk bölüm olan Combray, yazarın kendi çocukluğuna ve belleğinde derin izler bırakan Combray kasabasına yapılan bir dönüşle açılır. Proust, bu bölümde özellikle belleğin gücünü ve farkındalığın ötesinde saklı duran anıların beklenmedik anlarda yeniden canlanışını betimler. Bir dilim madlen keki ve bir fincan çayın tetiklediği hatıralar, romanın ana teması olan ‘kayıp zaman’ kavramını gösterir. Bu bölümde Proust, çoğumuzun sıradan saydığı anları bile nasıl olağanüstü bir derinlikle kavrayabildiğini ve onları nasıl içsel bir keşif aracına dönüştürdüğünü gösterir.
İkinci bölüm olan Swann’ın Bir Aşkı ise Swann’ın Odette’e duyduğu takıntılı aşkın etrafında şekillenir. Bu bölümde, Proust’un insan ruhunu derinlemesine inceleme yeteneği öne çıkar. Swann’ın aşkı hazin ve kaçınılmaz bir çöküşün habercisidir ve Odette’e olan tutkusu, yandıkça kendini tüketen bir ateş gibi, Swann’ın kendi kendini yok etmesine sebep olan bir saplantıya dönüşür. Zamanın arzuları ve duyguları nasıl silikleştirdiği bu bölümde hissedilirken, Proust’un benzersiz anlatımı da kitabın büyüsünü artırır.
Kitabın son bölümü olan “Memleket İsimleri: İsim” ise serinin ikinci kitabı “Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde” için bir ön hazırlık gibidir aslında. Yazar burada kendi aşkından söz eder, arzuları ve hayalleri anlatmaya başlar.
Kitabın en güçlü yanı şüphesiz ki Proust’un belleği ve zamanı anlatmadaki ustalığıdır. Onun kaleminde sanki zaman şekil değiştirir. Ve her cümlesi, üzerinde saatlerce düşünülecek derinlik taşır. En kısa anlatımla, Proust’un kelimelerle çizdiği bir tablodur bu kitap, benimse tüm yaşamıma etki edecek bir serinin başlangıcı.
Yorum Bırakın