Edebiyat denince zihnimde canlanan ilk isimlerden biri Sabahattin Ali. Onun kaleminden dökülmüş istisnasız her cümle benim ruhuma işliyor, her eseri hem içtenliğiyle hem de derinliğiyle gözümde mücevher gibi parlıyor. Romanlarını uzun zaman önce okumuş, şiirlerinin çoğunu artık ezberlemiştim ve 2024 bitmeden hikâyeleriyle de tanışmak, onların güzelliğini görmek istedim.
YKY’den çıkan bu “Bütün Eserleri” baskısından Sabahattin Ali’nin tüm hikâyelerini, masallarını, Esirler adlı oyununu ve yazılarını okuma yolculuğum bitti. Daha önce romanlarını okuduğum için tanıdığım ve sevdiğim bir dünyaydı onun dünyası; ama hikâyeleriyle tanışınca o dünyanın aslında çok daha geniş, çok daha zengin olduğunu gördüm. Bu süreçte Sabahattin Ali’ye dair en etkilendiğim şey; insanların acılarını, hayallerini ve çaresizliklerini anlatırken gösterdiği samimiyet ve şefkatti sanırım. Evet, onun dilini tanımlamak için kullanacağım ilk iki kelime kesinlikle samimiyet ve şefkattir.
Sabahattin Ali’nin insanı anlama ve anlatma gücü öyle büyük ve dili öyle özel ki; o sadece hikâye anlatmıyor, bir atmosfer yaratıyor, bir duygu hâli kuruyor. Bir cümleyle bizi çocukluğumuzun toprak yollarına götürüyor, bir küçük bakışın ardındaki koca bir yaşamı bize hissettiriyor. Anadolu’nun köylerinden, kentlerin karanlık sokaklarına kadar uzanan hikayelerinde bizi insanların derin hüzünlerine, büyük direnişlerine şahit ediyor. Hikâyelerinde bizimle tanıştırdığı her karakter sanki yanı başımızda yaşıyor.
Sabahattin Ali yalnızca bir yazar değil benim için; bir dost, bir arkadaş, bir kardeştir de. Bu kitaptan sonra bunu çok daha derinden hissediyorum. Onun hep yüreğime dokunur, zihnime kazınır olan kaleminin güzelliği yalnız edebiyatın değil, benim dünyamın da en değerli hazinelerinden biri. Onu hep sevgiyle hatırlayacak ve anacak, o eşsiz dünyasını her fırsatta yeniden ziyaret edeceğim.
Yorum Bırakın