Yılın ilk ayını 5 kitap okuyarak tamamladım. Bir tanesi dışında, geri kalanlar çok sevdiğim, hatta hayat boyu yer edecek kitaplar oldu diyebilirim. Ay bitmeden en azından bir kitap daha okumak istiyordum ama; yoğun ve koşturmacalı bir dönemden geçtiğim için; beş kitapla tamamlayabildim. Nitekim önemli olan nicelik değil, nitelik tabii. Kitaplar hakkında uzun uzun inceleme yazıları yazmayacağım, konularından ve bende bıraktıkları duygudan bahsedeceğim. Umarım severek okursunuz. Ve umarım eğer okumadıysanız merakınızı cezbeder ve okursunuz bahsedeceğim kitapları.
CLAİRE DEDERER - CANAVAR / HAYRANLARIN İKİLEMİ
CLAİRE DEDERER - CANAVAR / HAYRANLARIN İKİLEMİ
Bu yıl okuduğum ilk kitap, yayın hayatına başladığından beri severek takip ettiğim Medusa Yayınları'nın Canavar - Hayranların İkilemi isimli deneme kitabı oldu. Medusa Yayınları gerçekten kısaza zamanda tanındı ve kemik bi okur kitlesi edindi. Böylesi önemli bi kitabı Türkçe'ye kazandırmaları başlı başına çok değerliyken; bir de öyle bi zamanlaması oldu ki; kitabın etkisi ve önemi daha da katlandı benim nazarımda. Zira son aylarda yanıldığımızı düşündüğümüz, hayalkırıklığı yaşadığımız sanatçılar ve onların eserleri karşısında tutum almanın ikilemini çok yaşadık. Bu bakımdan hem uzun yıllardır sanatın tüketici kısmında yer alan bizler için, hem de sanatla yeni tanışıp da nasıl ilişki kuracağı konusunda tavır geliştirmek isteyenler adına çok yararlı bir okuma olacaktır.
WILL FERGUSON - MUTLULUK
Will Ferguson'ın bu romanını pek sevemedim. Birkaç yıl önce alıp kitaplığın derinliklerinde kaybolacakken okumaya karar verdim. Bir süredir de baskısı olmadığı için, ''hadi'' diyerek başladım. Edebi olarak beklentiye girmemem gerektiğini biliyordum ama; konusu ve anlatım biçimi olarak da bana hitap etmedi. Kısaca bahsetmem gerekirse herkesin mutlu olduğu bir dünyanın ne kadar tehlikeli olduğu, hatta bunun dünyanın sonu demek olduğu üzerine bir hikaye. Yazarımız mutluluk salgınının tehlikelerinden bahsederken bol bol kapitalizm güzellemesi yapmayı, bunu yaparken de yapmıyormuş gibi görünmeyi ihmal etmemiş. :) Maalesef bitirmek için bitirdiğim ve sevmediğim bi kitap oldu.
WILL FERGUSON - MUTLULUK
Will Ferguson'ın bu romanını pek sevemedim. Birkaç yıl önce alıp kitaplığın derinliklerinde kaybolacakken okumaya karar verdim. Bir süredir de baskısı olmadığı için, ''hadi'' diyerek başladım. Edebi olarak beklentiye girmemem gerektiğini biliyordum ama; konusu ve anlatım biçimi olarak da bana hitap etmedi. Kısaca bahsetmem gerekirse herkesin mutlu olduğu bir dünyanın ne kadar tehlikeli olduğu, hatta bunun dünyanın sonu demek olduğu üzerine bir hikaye. Yazarımız mutluluk salgınının tehlikelerinden bahsederken bol bol kapitalizm güzellemesi yapmayı, bunu yaparken de yapmıyormuş gibi görünmeyi ihmal etmemiş. :) Maalesef bitirmek için bitirdiğim ve sevmediğim bi kitap oldu.
HECTOR ABAD FACIOLINCE - NİSYAN
Bu ay okuduğum en iyi kitap Nisyan oldu. Latin Amerika edebiyatına pek aşina değilim ama yeni yeni okumaya başlıyorum ve tahmin ettiğimden çok daha fazla sevdim ve Nisyan özelinde bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim. Bir ülkenin tarihinin insanın kişisel tarihini nasıl etkilediği üzerine bi hikaye diyebilirim kısaca. Fakat Nisyan bunun da ötesinde, bi romanda aradığım her şeyin olduğu kusursuz bir metin. Hayat, ölüm, mücadele, ülkenin politik atmosferi, ebeveyn olmak, çocuk olmak... Tüm bunlara dair doyumsuz bir okuma deneyimiydi.Aslında Nisyan hakkında özel olarak yazmak istiyordum ama maalesef fırsat bulamadım. Uygun bir zamanda yine de yazmayı planlıyorum, bakalım. İnsanın içinde hayat boyu yer eden kitaplar vardır ya, Nisyan da o kitaplardan işte.
Oya Baydar - Elveda Alyoşa
Aslında öykü, okumaktan pek keyif aldığım bir tür değil ama Oya Baydar benim kişisel tarihimde çok özel bi yeri olan Sıcak Külleri Kaldı romanıyla tanıdığım çok özel bir yazar. Tıpkı romanlarında olduğu gibi bu öykülerde de hem kişisel hikayesini hem de siyasi mücadelesini, bu mücadelenin onun hayatına ve edebiyatına yansımalarını okuyoruz aslında. Tabii ki Oya Baydar'ın romanlarının yeri çok başka, çok özel ama; öykülerini okuduğum için de mutluyum.
Velibor Çoliç - Sürgün Rehberi
Bu ay okuduğum en iyi kitap Nisyan oldu. Latin Amerika edebiyatına pek aşina değilim ama yeni yeni okumaya başlıyorum ve tahmin ettiğimden çok daha fazla sevdim ve Nisyan özelinde bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim. Bir ülkenin tarihinin insanın kişisel tarihini nasıl etkilediği üzerine bi hikaye diyebilirim kısaca. Fakat Nisyan bunun da ötesinde, bi romanda aradığım her şeyin olduğu kusursuz bir metin. Hayat, ölüm, mücadele, ülkenin politik atmosferi, ebeveyn olmak, çocuk olmak... Tüm bunlara dair doyumsuz bir okuma deneyimiydi.Aslında Nisyan hakkında özel olarak yazmak istiyordum ama maalesef fırsat bulamadım. Uygun bir zamanda yine de yazmayı planlıyorum, bakalım. İnsanın içinde hayat boyu yer eden kitaplar vardır ya, Nisyan da o kitaplardan işte.
Oya Baydar - Elveda Alyoşa
Aslında öykü, okumaktan pek keyif aldığım bir tür değil ama Oya Baydar benim kişisel tarihimde çok özel bi yeri olan Sıcak Külleri Kaldı romanıyla tanıdığım çok özel bir yazar. Tıpkı romanlarında olduğu gibi bu öykülerde de hem kişisel hikayesini hem de siyasi mücadelesini, bu mücadelenin onun hayatına ve edebiyatına yansımalarını okuyoruz aslında. Tabii ki Oya Baydar'ın romanlarının yeri çok başka, çok özel ama; öykülerini okuduğum için de mutluyum.
Velibor Çoliç - Sürgün Rehberi
Yorum Bırakın