Evin sıcak odaları olsa da soğuk duvarlarına yaslanıyorum. Ömrünü bitirmeye yakın sarı bir masa başı lambasında ki ışık yazmama yetiyor. İşin garibi melankoliğim de... Aile, iş, kadın, para ya da herhangi bir duygunun yoksunluğu mu? Bilmiyorum. Peki, sebebi çok önemli mi? Sanmıyorum.
Tek bildiğim bazı duyguların yoğunluğu, bazılarını öyle eksiltir ki melankolik olmamak için bahanen kalmaz. Saçmadır ama seversin bu duyguyu. Çok şey istemez. Üç beş kara bulut ile karanlık sokaklar...
Bu lanetden kurtulmak için bazen yazarsın, bazen mesaj atarsın, bazen ararsın, bazen takıntı haline getirir, bazen sevmek istersin. İçinde güzel olan her ne varsa zaten ölmüşken bir kenarda yıkılmayı dilersin.
Bir ele tutunmak istersinde kim tutar şu elleri? Kim tutarda sever bu haldeki beni? Severim dese de tahmin etmez misin bir gün gideceği malum geceyi?
Farkedilmesi zor olan bazı şeyler vardır hayatta. İnsanın kendisi gibi... Vereceğim her şeyi vermişim de, meğer kimseden alacağım yokmuş.
Bazıları aslında kendi haline ağlamak istermiş de bir çocuğa, bir şarkıya ağlarmış. Bir söze koyuverirmiş kendini.
"Neden böylesin? "diye soranlara umut olacak cevaplar aramadan... Sessizce, usul usul ağlayarak. Değmese de...
Bir gece yarısı ağlamanın hiçbir şeyi iyileştirmediğini, senin gibi ağlaması gerekenleri ağlamazken görünce anlıyormuşsun. Anlamak yetmiyor, yazarken anlatıyormuşsun. Öyleki bazı şiirler, kurban edilmek için yazılıyormuş geceleri.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ey geçmez günler! geçme kal buralarda.
Benim de gidesim yok aslında
Varsa yoksa bir ben, bir yalnızlığımdan başka
Sustum da gece defterlere konuştum
Biri çekse de beni şu halden alsa
Bir boş ümittir benimkisi ne de olsa
Geçeceksin ey geçmez günler! ben yine kalacağım
Belki Bir çift göz sevip yalanlarına kanacağım
Sonumu biliyorum
Giden hep sen, seni yanlış anlayan hep ben olacağım
Sorma nereden bildiğimi
Dedemden bilirdim gözlerin yollarda kalmasını
Nenemden işitirdim beklenen telefon aramalarını
Benim için şuydu hayatın dersi
Ne sevilecek kadar genç biri olabildim
Ne de saygı duyulacak kadar yaşlanabildim
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İnsan yazdıklarının hem arkasında durmalı, hem çelişmeli. Nasıl ki bir işi yaparken hakkını vermek lazımsa bununda hakkı verilmeli. Yüzleri asmalı, yalnızca işine gidip gelinmeli, soranlara bir şey yok demeli ve beklentiyi hiçe saymalı. İkna etmeye uğraşmamalı. Verilen sözlere inanmamalı. Gidenlere bir daha gelmeyecekmiş gibi bakmalı. Umut etmeyi bırakmalı. Çünkü olmayacakları beklemek yalnızca, umut etmenin daha ne demek olduğunu bilmeyenler için geçerli. Bu hayattan hiçbir şey ummadan da çekip gitmeli. ağlar gibi sessiz ve usulca...
Yorum Bırakın