85 YAŞ (Geriye Dönüş...)

85 YAŞ (Geriye Dönüş...)
  • 1
    0
    0
    0
  • Kulağımda Sertab Erener'den 'Bir Varmışım, Bir Yokmuşum' çalıyor. Mutlu günün sonunda eve yalnız dönmenin verdiği derinden hüznü yanımda taşıyorum.Trenin camından yüzüme vuran güneş bir nebze içimi ısıtıyor, sanki biraz da avutuyordu beni. İçimdeki ürkek çocuğu nasıl iyileştireceğim bilmiyordum. Sanki bir denize öylesine birden atılmış sanki çırpınarak su üstünde kalmaya çalışıyormuş gibi öğrenmeye çalışmış hayatı. Çırpınmayı yüzmek, hayatta kalabilmeyi yaşamak sanmış. Bir varmışım, bir yokmuşum...

    ''Sevdiğimiz bir insan artık sadece fotoğraflardan bize gülümsüyorsa, hayal meyal birkaç anıda kaldıysa, artık yanımıza hiç gelemiyor çünkü burada değilse, sevdiğimiz insan nerede? Onunla konuşamamanın bir çaresi var mı? Yaşadığı tüm acıları zorluklarıyla sarıp sarmalamanın bir yolu var mı? Toprakla konuşmanın bir yolu var mı...''

    O zamanlar henüz yirmili yaşlarında hayatın o denli gerçekliğinde acıyla yeni tanışmış ürkek bir çocuktum. Yıllarca içimdeki o çocuğun acısını dindirmeye çalıştım. Günlerce içine ağlamasını izledim. Susmadıkça daha da hiddetlendi hayata. Öfkesini kustu ama yine de dindiremedi, iyileştiremedi yarasını... Yarası gitti, izi kaldı sonradan. Onunla yaşamayı öğrendi. İnsan o günleri hatırlamaya çalışıyor. Sevdiğimiz ne çok şeyi bir daha hiç bulamamak üzere kaybetmişiz. O gün son yemekler yenmiş, son kez birlikte gülmüş ve belki de son kez unutmuşuz ölümü. Epeyce bir süre düşündüm, durdum, sustum ve sonra şarkıya eşlik ettim ''Masallardaki gibi bir varmışım bir yokmuşum...'' 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.