Hiromi Kawakami’nin buradaki dünyasında büyük olaylar, sesli dramlar, entrikalar ve kaos yok; birileri konuşuyor, susuyor, ufak tefek dertlerle uğraşılıyor ama hepsinin yaşamı, bir eskici dükkanının içinde akıp giden zamanla fark edilmeden şekil değiştiriyor.

Ana karakterimiz Hitomi, ki bu hikâye onun gözünden anlatılıyor, Nakano’nun dükkanında çalışmaya başlamış, kitap okumayı çok seven, bunun dışında ise tamamen gizemli bir karakter. Yine aynı dükkanda ve Hitomi’den kısa süre önce çalışmaya başlamış olan Takeo ise mesafeli tavırlarıyla dikkat çekiyor ve hikâye ilerledikçe Hitomi’yle yakınlaşıyorlar. Bay Nakano ise tuhaf ama bir o kadar da sıcak karakteriyle garip bir şekilde gönlümüze giriyor. Ve Nakano’nun kız kardeşi Masayo, hayata karşı rengarenk duruşuyla kitabın da en renkli karakteri. Kitabın arka kapağında diyor ki, “…bir başınayken sıradan duran ama bir eskici dükkânında yan yana geldiklerinde neredeyse sihirli bir bütün yaratan insanların -ve eşyaların- yalın, neşeli ve biraz da hüzünlü öyküsü.” Sanırım bu insanlar için en doğru tanım bu. Hepsi, tıpkı dükkanda satılan o eski eşyalar gibi, gelip geçen zamanın içinde yolları birbiriyle kesişen ve birbirinden farklı ama bir şekilde birbirlerine çok uyumlu parçalar.

Nakano’nun Eskici Dükkanı’nı okurken, önemli olanın büyük olaylar değil, küçük anların bir araya geliş biçimi olduğunu fark ediyoruz. Oldukça basit görünen bir bakış, bir susuş, bir tesadüf hayatın akışını keskince değiştirmese de bir nebze bile olsa eğip büküyor aslında. Benim de Japon edebiyatında -tıpkı Japon sinemasında olduğu gibi- en sevdiğim şey budur zaten: Yaşamun en sıradan ve basit anlarını hiç abartıya kaçmadan öyle güzel anlatıyorlar ki, sonunda bir bakıyorum, sadece o sıradanlığın içinde dolaşmışım ama bir o kadar da huzur bulmuşum. Ve aslında aşkı da, dostluğu da, yalnızlığı da görmüşüm ama öyle yalın ve gerçekmiş ki, tıpkı hayatta da olduğu gibi, o an anlamakta zorlanmış, sonradan düşündükçe fark etmişim.

Sessiz sedasız kalbinize yerleşebilecek bir kitap Nakano’nun Eskici Dükkanı. Biraz soluklanmak, küçük detayları yakalamak isteyen herkese iyi geleceğini düşünüyorum.