Ahlaktan uzaklaşıyoruz, ancak bunu kendi bilincimize farkında olmadan dayatıyoruz. Bahsettiğim ahlak, tabii ki evrensel anlamdaki ahlaktır. Gitgide yaptığımız hareketleri meşrulaştırıp, çeşitli mekanizmalarla kendimizi teselli ediyoruz. Peki, neden yapıyoruz bunu? Belki de sorulması gereken soru şu: Tüm dünya neden ahlaktan uzaklaşıyor?
Ahlaktan Uzaklaşma kavramını ilk ortaya atan kişi, sosyal öğrenmenin üstadı Albert Bandura’dır. Bandura’ya göre ahlak, sosyal bir öğrenmedir. Ahlakı, yaşadığımız çevre ve model aldığımız insanlar oluşturur. Tabii, bu durum bilişsel gelişimle daha da perçinleşir. Kohlberg’den bildiğimiz üzere, ahlak bilişsel gelişim ile gelişen bir olgudur. Bandura ise bu duruma karşı çıkarak, ahlakı sadece bilişsel yapıdan çıkarıp, işin içine sosyal çevreyi katar. Kohlberg’e göre, üstün ahlaki meziyetler eğitimle edinilirken, Bandura’da çevre ve tabii ki öz düzenleyiciler işin içine dâhil olmuştur. Birey, çevresi yoluyla ahlakı edinir; öz düzenleyici, eyleyicilik ve öz tepki gibi mekanizmalarla bunu kendisine ve çevresine uygular. Ahlaktan uzaklaşma ise tam burada ortaya çıkar. Birey, ahlaki anlamda kötü bir davranış sergileyeceği zaman, öz tepki mekanizması bunun önüne geçer. Öz tepkinin çalışmadığı durumlarda ise ahlaktan uzaklaşma gerçekleşir. Kişi, çeşitli savunma mekanizmaları yardımıyla yaptığı veya düşündüğü davranışları meşrulaştırma girişiminde bulunur.
Bu duruma Bandura, Irak ve Afganistan gibi yerlere demokrasi götüren Amerika örneğini vermektedir. Amerika, kendisine mantıklı sebepler üreterek yaptığı haksızlık ve yıkımı meşru hale getirmiştir. Daha basit bir örnek olarak ise çöp yığınına bir çöp atan bireyleri örnek gösterebiliriz. Yaptığı davranışın olumsuz olduğunun farkında olan birey, bu davranışın kendisine olacak getirisi için suçu dağıtma mekanizmasını devreye sokar; yani "Herkes atmıştı" diyecektir. İşin garip tarafı ise bunu çevresinde kimse olmasa dahi kendi benliğine söyleyecektir: “Tamam ama herkes atmış.” Bu durum, ülkemizde dahil olmak üzere, tüm dünyada yaygınlaşmaktadır. Devlet başkanları ve halkın ileri gelenleri de dahil olmak üzere, yapılacak olan ahlak dışı eylem, bu şekilde meşru hale getirilmektedir. Kitle psikolojisinde ise basit bir neden bile, kitleleri canı gönülden suça itebilmektedir. Hitler’in Almanyası’nda olduğu gibi.
Yorum Bırakın