Advertisement

Çöküş ve Çığlık

Çöküş ve Çığlık
  • 0
    0
    0
    0
  • Roma’nın solgun taşları

    yüzyıllardır kanı emmiş

    çığlıkları yutmuş

    sessizliğe bürünmüş birer mezartaşı.


    O taşların üstünde bir at düşer.

    Beli bükülür

    gözleri kararır

    ama ondan önce

    insanın insanla olan bağı kırılır.


    Ve Nietzsche

    yalnızlığın en keskin yerine diz çöker.

    Bir atın titreyen boynuna sarılırken

    kendi içindeki uçurumun kıyısına bakar.

    O uçurum—benim.

    O çığlık—içimde.


    Atın nefesi

    zamana sıkışmış bir fısıltı

    Kafka’nın kehaneti gibi

    bir hiçliğin içinde yankılanıyor.

    Yüzyıllar sonra dahi

    camların arkasında boğulan bir adamın

    boğazında düğümleniyor.


    Kendi gölgeme dokunuyorum.

    Soğuk

    silik

    ama derin…

    Bir atın düşüşüyle sarsılan dünya

    benim içimde çoktan yıkıldı.

    Her sessizlik bir çığlık taşıyor.

    Her çığlık, bir filozofun son duası gibi

    bir atın boynuna dolanıyor.


    Ve Nietzsche

    dizlerinin üstünde

    insanın kaderini anlıyor.

    Atın gözleri ona

    onun gözleri bana bakıyor.

    Ve biz, üçümüz de susuyoruz…


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.