Gözümü dağların koynunda açtım
Rüzgâr Kürtçe ninni söylerdi
Ana sütü gibi sert ve yakıcı
Taşlar
dereler
toprak…
Hepsi anamın sesine benzerdi.
Çocukluğum bir sınır karakolunda
Üstümüzden geçen jetlerin gölgesinde
Elleri kelepçeli babamın
Ardından ağlamakla geçti.
Yani anlayacağınız
Dağların omzunda başladı hikâyem
Bir çoban ateşinin etrafında
Rüzgârın taşıdığı yasaklı kelimelerle.
Her sabah ezanla değil
Kar maskeli adamların çizmeleriyle uyandım.
Ve bir annenin fısıldadığı dualar gibi
Toprağa sinmişti korku.
Kitaplarıma düşman bakan gözler gördüm
İsmimi telaffuz edemeyen öğretmenler
Ve yasaklanmış bir alfabenin
Yetim harfleriyle büyüdüm.
Eksilmeden kalan son şeymiş yurt.
Ama ben eksildim.
Yani eksilerek büyüdüm.
Her sokakta
her okulda
her meydanda
Bir parçam kaldı geride.
Gözaltılarda kemiklerim
Mahkemelerde ismim
Hapishanelerde sesim kırıldı.
Kırıldıkça çoğaldı.
Çoğaldıkça korkuttu.
Sonra şehirler…
Asfalt
beton
paslı merdivenler
Kimliğim cebimde taşınan bir tehdit
Dilimin her hecesi suç delili gibi.
Bir gece vakti ellerimi arkadan bağladılar
Bir gece
bir hücre
bir çığlık…
Bir bodrum katında yüzüme su çarptılar
Sert ve soğuk.
Sordular
“Kimliğin ne?”
Sustum.
Dilimin ucunda koca bir halkın tarihi vardı
Ama dişlerimi sıktım.
Çünkü bazı kelimeler
Tükürülmez yere.
Tırnaklarımın arasına sıkıştı kimliğim
Ve etime kazınan küfürlerden öğrendim
Bedenim de işkencenin coğrafyasıymış.
Sonra bir şehirden bir şehre
Bir sınırdan bir sınıra
Sürgünün rüzgârı savurdu beni.
Biletlerim hep tek yönlüydü
Gittiğim yerler asla “varış” olmadı.
Şimdi sürgün yollarında
Bir yabancı kentin köhne odasında
Ülkemi haritalardan değil
Yaralarımın izinden buluyorum.
Biliyor musun
Sürgün, bir masanın başında oturup
Kendi dilinde bir şarkıyı
Kendi çocuğuna söyleyememektir.
Baba diyeceği adamın
Kendi ismini bile fısıldayamamasıdır.
Sürgün, öldüğünde
Tabutunun bile bir ülkeye ait olmamasıdır.
Ama bilirim
Kelimeler de bir gün geri döner
Toprak gibi
Kök gibi
İnatçı bir nehir gibi.
Bir pasaport kadar uzağım mezarıma
Ve bir şarkı kadar yakın
Adını unutmayan dillerde
Zazaca
Kurmancî
Soranca…
Ve bir sabah
Bir çocuk
Yine Kürtçe bir ninniyle uyanacak.
Ve bu defa
Hiçbir rüzgâr
O sesi susturamayacak…
Yorum Bırakın