Advertisement
Advertisement

Kadının Dövmeli (Deq) Elleri

Kadının Dövmeli (Deq) Elleri
  • 1
    0
    0
    0
  • Elleri

    toprağın hafızası gibi

    Parmak uçlarında sürgünler büyütmüş.

    Her çizgi

    bir fermanın kanlı imzası

    Her nokta

    unutulmaya direnen bir isyan…

    Senin ellerin Mezopotamya’nın çığlığıdır.

    Süryani’nin yetimi

    Êzîdî’nin ağıtı

    Dicle’nin kıyısında unutulmuş dualar

    Zerdüşt’ün küllerinde yanan ateş…


    Gözleri

    ateşe adanmış dualar gibi

    Zerdüşt’ün küllerinden doğmuş.

    Geceyle konuşur sessizce

    Gündüz, taşlara kazınmış efsaneleri fısıldar.


    Ellerinde Mezopotamya’nın kalbi atıyor

    Kan kırmızısı bir güneş gibi

    Êzîdxan’ın düşleriyle yoğrulmuş.

    Ninova’dan esen rüzgâr

    Delal’ın saçlarını okşayan eski bir stran gibi…


    Fermanlardan sağ çıkan bir dağ gibi dimdik

    Kayıp kız kardeşlerinin adını taşır alnında.

    Kadim bir ana gibi,

    doğurur direnci

    Sınırları olmayan bir halkın ninnisini mırıldanır.


    Dövme değil bu

    kaderin mühürü

    Damarlarında dolaşan hikâyelerin haritası.

    Bir eli Şengal’de

    bir eli Dêrsim’de

    Kalbi, Zagros’ta yanan bir çerağ…

    O mürekkep, sadece bir dövme değil

    Zamandan bile eski bir yemin

    Ateşe tapanların

    suya direnenlerin

    Kadim anaların sonsuz hatırası…


    Bir kadın

    bin yıldız

    bir efsane

    Ateşin suya yenilmediği gibi

    Ne zaman silmek isteseler varlığını

    Avuçlarındaki inkâr edilemez mavi

    Daha da derine işler…


    Biliyor musun?

    Senin avuçların Semiramis’in toprağına dokundu

    Senin gözlerin İştar’ın aynasında çoğaldı

    Senin bileğinde Kawa’nın çekici yankılandı.

    Sen bir kadın değil

    bir efsanesin

    Doğasın

    Can verensin…

    Ama onlar hep unutturmak istedi seni.

    Sınırların haritalarında yerin yoktu

    Dillerin yasaklandığı gibi

    Ellerindeki motifleri de yasakladılar.

    Saklamak zorunda kaldın geçmişini

    Ama o dövmeler

    Kan gibi

    tarih gibi

    güneş gibi silinmedi…


    Sen, kaybolmayan bir halkın annesisin.

    Êzîdxan’ın dualarını mırıldanıyorsun

    Zagros’un sert rüzgârına meydan okuyorsun

    Ve her sabah

    yeni bir ferman yazılırken

    Senin ellerin yine de bir tohum ekiyor toprağa.


    Söylesene, nasıl susturabilirler seni?

    Nasıl silebilirler dövmenin altındaki tarihi?

    Gözlerini kapasan bile

    Yüzündeki çizgiler konuşuyor

    Ben buradayım.

    Bin yıl daha geçse de buradayım.

    Kadınların

    tanrıçaların

    ağıtların

    Ve unutulmayacak bir halkın sesiyle…


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.