İnsanın kendinden vazgeçtiği an hayata karşı yürüttüğü savaşta koşulsuz şartsız teslim olduğunu ilan ettiği andır.
Çünkü hayat, bütün boyutlarıyla birlikte, bir mücadeledir. Kötüye karşı iyiyi bulma ve onu koruma, iyilik için yapılan bir savaştır bu.
İnsan bazen düşer, zorlanır ve pes edecek gibi olur. İşte o noktada “ben bu kadarım” dememek gerekir, çünkü kimin “ne kadar” olduğunu bilmek kolay değildir. Bazen hiç beklenmedik anlarda, hiç beklenmedik insanlara bir güç gelir. Ve bence doğrudan direniş gücüdür bu. Direnenlerin hep birlikte ürettiği bir enerji, bir ruh gibidir.
Yaşamak direnmektir.
Teslim olmamaktır. Üstelik teslim almak isteyenlerin elinde çok fazla imkân varken, teslim olmak için tüm şartlar yerine getirilmiş gibi dururken… Bir isyanla yükselen, bireyin teslim olmadığı o muhteşem anlar yaşamın en büyük güzellikleridir aslında.
Yaşamak direnmektir.
Kötünün ve kötülüğün her fırsatta karşımıza çıkıp pis bir kahkahayla içimizi doldurmasına aldırış etmeden mücadeleden vazgeçmeyiz. Çünkü vazgeçmek yaşanmış olan hayatı da silip götüren bir hamledir. Direnmemek insanın kendisine edeceği en büyük hakarettir.
Direnmemek bir seçim dahi olamaz. Çünkü her seçimin bir artısı olduğu kadar eksisi de olur. Oysa direnmemenin herhangi bir artısı olamaz. O insanı en aşağılık bir varlık haline getiren bir eylemdir sadece, o kadar.
Güce boyun eğmeden, gücün yanında olmadan ve güce karşı dimdik durmak… İşte yaşamak budur.
Yorum Bırakın