Henüz başlamamış bir filmin galasındayız.
Dünya git gide daha kötü bir hale gidiyor. Bir önceki yüzyılın değer olarak önümüze koydukları; toplumu çürüten, yozlaştıran kavramlar olarak algılanıyor. Üstelik bu yalnızca sıradan insanların, akademisyenlerin dile getirdiği bir durum olmaktan da uzak. Ülkelerin karar verici mevkiinde görev yapan siyasetçilerin, devlet başkanlarının diskuru haline gelmiş bir vaka var önümüzde.
Çok daha otoriter uygulamaların normalleştirilmeye başlandığını görüyoruz. Otoriterliğin, devletin birey üzerindeki denetiminin eleştirildiği durumlar absürde, yanlışa doğru giden bakış açıları gibi görülüyor.
Otoriter liderlerin ve çevrelerinde bulunan, ranttan ve kaynaklardan faydalanan zenginlerin işine yaradığı sürece anayasanın, insan haklarının ve demokrasinin bir anlam ifade ettiği; onların çıkarlarıyla çatıştığı zamansa rafa kaldırılmasının çok kolay ve zahmetsiz olduğu bir döneme girdik.
Dünyanın her yerinde buna örnek olabilecek vakalar görmek mümkün -hatta çok uzağa gitmemize de gerek yok.
Multi milyarderlerin, teknolojiyle zenginleşmiş yeni zenginlerin çıkarları, istekleri çoğu zaman toplumun büyük kısmıyla ve doğayla, insanlıkla çatışmayı başarıyor.
Bir de bunun yanında devletin zenginlerle kurduğu tarihsel ortaklığın çok uç bir noktasında geçiriyoruz ömrümüzü. Öyle ki bireyi bu aç gözlü multi milyarderlerin elinden kurtarabilecek hiçbir otorite yok. Çünkü yargı bağımsızlığı veya hukukun üstünlüğü gibi kavramlar zamanla zenginlerin ve otoriter liderlerin çabalarıyla aşınmış ve artık bir güçleri kalmamıştır. Onlar çoğu zaman için bu ortak grubun çıkarlarını koruyan bir yapıya bürünmüştür.
Elimizde kendimize dair olan güvenimizden, eyleme geçme cesaretimizden ve kendi aklımızdan başka hiçbir şeyimiz yok.
Ve eyleme geçmezsek yarın çok geç olabilir, en çok da çocuklarımız için.
Bu söyleyeceğim artık bazıları için hiçbir anlam ifade etmeyeceğini bilsem de söylemeliyim; insan olmanın anlam ve önemini korumak için karşımızdaki bu yapıyla mücadele etmek, insanlık onuruna ve onun için canını vermiş herkese karşı borcumuzdur.
Çünkü bunu yapmamayı tercih ettiğimiz senaryoda bize verilebilecek en yüksek rol; büyük küresel şirketlerin elindeki kullanışlı oyuncaklar olmaktır.
Yorum Bırakın