Kahve sadece bir bardak sıvıdan mı ibaret ?
Sabah kalktığınızda, öğlen vakti, şekerli, şekersiz, sütlü, sütsüz ve daha binbir çeşitte tükettiğiniz kahve gerçekten de sadece bir bardak ve içindeki sıvıdan mı ibaret ? Öyle düşünmüyorum.
Kahve içmeyi gerçek anlamda çok seven tüm tanıdıklarımın ortak bir problemi olduğunu kanısına vardım; bağlandıkları hiçbir şeyden kolayca kopamamak fakat her seferinde kopabileceklerine inanmak.
Bu “hiçbir şey” her zaman tadına bakıp beğenip beğenmediklerine karar verebilecekleri bir içecek değil, zaten sorun da bu.
Bir bardak kahveyi nasıl içebileceklerine karar verebilmek ve istedikleri zaman içmeyi bırakabileceklerine inanmak belki de onları bir şekilde kontrolde hissettiriyordur. Çünkü istediğimiz gibi şeker atıp tatlandırabileceğimiz veya süt ekleyebileceğimiz kahvelerin aksine bağlanıp kopamadığımız insanları değiştiremeyiz. Onlar katıksız bir şekilde kendileri olmaya devam ederler.
Kahve türleri ve katıklı hallerinin de insanlarla bağlantısı olduğuna inanıyorum. Mesela içine ek olarak hiçbir şey katılmamış kahveyi tercih eden insanların düz ve açık insanlardan hoşlandıklarını varsayabiliriz; oldukları gibi olmalarını isterler çünkü onlar için kişinin özü asıl önemli olan şeydir. Eğer kötü bir insansa bunu direkt görmeyi dilerler, acıysa bile o insanı olduğu gibi benimseyebilirler; tatlandırmakla veya yumuşatmakla uğraşmazlar.
Şekersiz kahve içemeyenler, onların kahvenin acısıyla bir problemi yoktur aslında; dertleri kahvenin kendisiyledir. Kötü şeylere karşı al ya da bırak tutumunu sergilemektense onu değiştirebileceklerine inanarak daha pozitif bir tutum sergilerler. Sonuçta iki tutam şeker kahvenin özünü değiştirmez, sadece daha katlanılabilir hale getirir.
Sütlü kahve sevenlerin ise insanların onlara resmen fırlattığı sorunlarla yüzleşmeyi yumuşattıklarını düşünüyorum. Tamamen kaçmazlar fakat direnmezlerde, olduğundan daha yumuşakmış gibi davranarak karşılarındaki kişiyi olabildiğince kabullenirler.
Kahve sevenleri daha birçok şekilde sınıflandırabiliriz, bunun bir sonu yok. Fakat bu durumlarla farklı şekillerde ve farklı tatlarda başa çıkan kahve severlerin bir ortak noktası var ki o da bağlandıkları şeylerden kopmamak, belki de kopamamak.
Bu insanlar çoğunlukla kahve içmeyi bırakmak yerine içiş şekillerini değiştirirler, tıpkı bırakmak istemediğimiz -bırakmaya dayanamayacağımız- insanlara olan bakış açılarımızı değiştirerek sabit kalan onları farklı açılardan değerlendirmeye başlamamız gerektiği gibi.
Kahve ağzımda kötü bir tat bırakmıyor, biraz saha şeker atmayı deneyebilirim.
Çok şekerli içiyorum, şekeri çıkarıp sütle dengeleyebilirim.
Çok soğuk içiyorum, sıcakla değiştirebilirim
Bu sefer de midem bulanmaya başladı, belki günlük olarak içtiğim kupa sayısını azaltabilirim.
Suç aslında kahvenin tadında veya karşıdaki insanın davranışlarında olmayabilir mi ? Belki sadece kahve sevmiyorsunuzdur, size göre değildir; doğru anda bulduğunuz doğru bir tat değildir.
Fikrimce. Sabah kalktığınızda, öğlen vakti, şekerli, şekersiz, sütlü, sütsüz ve daha binbir çeşitte tükettiğiniz kahve gerçekten de sadece bir bardak ve içindeki sıvıdan ibaret değildir. Yüzüne söyleyemeyip değiştirmeye çalıştığınız arkadaşınız, artık size eskisi gibi hissettirmeyen sevgiliniz, size tatsız hissettiren aileniz ve daha nicesidir.
Korkmayın, sorun değil. Bir bardak kahve bazen size aynadaki yansımanızdan daha fazla benzer, daha fazla şey öğretir. Bu yüzden içine koyduklarınıza iyice bakmayı ve araya karıştırdığınız kalbinizin bardakta süzülüşünü izlemeyi unutmayın. ☕️
Yorum Bırakın