Algı ve heykeller.

Algı ve heykeller.
  • 1
    0
    0
    0
  • Tanrı bazı bedenleri bir tür heykel olarak yaratmış. Dışarıdan baktığınızda öylesine büyüleyiciler ki herhangi bir şekilde gerçek olabilecekleri düşüncesi aklınızdan dahi geçmiyor. Sadece bakıp neden o kadar güzel - kusursuz - olmadığınızı düşünüyorsunuz.
    Ama bir heykele yeterince uzun süre bakarsanız aynı zamanda şunu da anlayacaksınız ki onlar sadece taştan ibaret. Siz onlar gibi olmayı düşlerken onlar daha gerçek anlamda bir şey bile ifade edemiyorlar aslında. Tamamen taştan yapılar.
    Dışlarının neden bu kadar güzel olduğunu anlayamıyorum ve ben de o dış görünümün yapmacık mükemmelliğine aldansam da tarafsız bir gözle bakınca anlaşılıyor ki gerçek değiller.
    “Gerçek olamayacak kadar güzel.” 
    Bu sözle ilgili bir gerçek var; gerçek olmayan bir şeyin güzelliğinden bahsedilmesi. 
    Bir şeye baktığımızda o şeyi güzel kılan algımızdır ve bu algıların yaratıcısı dış dayatmalar etkisinde kalmış bizlerizdir. 
    Hayır, sen ondan daha çirkin değilsin; yalnızca kafanda dış etkenler ve çevre sonucunda yaratılmış algıya o kadar kendini alıştırdın ki kendi güzelliğin algının dışında kalıyor. 
    Farklı olanın yargılanışı da aynı şekilde algıyla alakalı. Kimisi farklılığın kimisi aynılığın güzelliğine hasret çekiyor. Kimisi aynılığı kimisi farklılığı hor görüyor. 
    Dış görünüş açısından ele alırsak kahve ve mavi göz renkleri tabii ki birbirinden farklıdır fakat bu neden birinin diğerinden daha kötü, daha değersiz olduğunu anlamına gelmek zorunda ?
    Çevrenin siz daha farkında bile olmadan size öğrettiği güzellik algıları asıl sorun. Çünkü bireysel bir algı oluşturup merkezine kendi güzelliğinizi koymaz ve baktığınız her suratta bir güzellik yakalamayı başarmazsanız kendinizi güzel heykellerle dolu bir müzede etten yapılma olan tek şey olarak hissedersiniz. Ve bazı çöküş anlarında kendinizi öylesine kaptırırsınız ki birbirinden farklı şekillerde güzel bu heykelleri eleştirerek var olmaya çalışırsınız. 
    Başkalarının güzelliğini takıntı haline getirmek de bir algı bozukluğu değil midir ? Neden her şey müzedeki birkaç heykelle alakalı olmak zorunda olsun ki, hem de kendinize ait bir güzelliğiniz ve onu etki altında kalmadan yorumlayıp benimseyebilecek bir zihniniz varken. 
    Suratınızdaki toplumun “güzellik algıları”’na uymayan birkaç detaydan ibaret değilsiniz, o detaylardan ibaret olsanız bile o detaylarda bir güzelliğin uyuduğunu ve beklediğinin -onu uyandıracak olanın- etki altında kalmadan fark edilmek olduğunu bilmelisiniz. 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.