GERÇEK ŞU Kİ BU ÇOK DEĞİŞİK BİR İNCELEME OLACAK!
Ördekler, Newburyport yolculuğum tam yirmi üç gün sürdü, bu kadar uzun bir zamanda okuduğum gerçeği sizleri yanıltmasın, çünkü her anlamda bayıldım. Kitabı yarıladığım sırada bir ''ara yorum'' kaleme almıştım. İnstagram hesabımda paylaşmıştım, ama burada ilk kez paylaşacağım. Kitabı bitirdikten sonra yazdığım incelemeye elbette sıra gelecek, ama sizleri ilk önce ara yorumun satırlarına davet ediyorum, çünkü ''ana inceleme'' kafanızı karıştırabilir. Ayrıca ara yorumda kitapla ilgili genel bilgileri ve tabii ki hissettiklerimi daha net bir şekilde görebilirsiniz.
KİTABI YARILADIĞIMDA YAZDIĞIM YORUM:
“Ördekler, Newburyport” yolculuğum bütün heyecanıyla devam ederken ay sonuna yetiştiremediğim için nedense üzgün olmadığım bu kitap hakkında ne gibi hislerle ve düşüncelerle doluyum, onlardan bahsedeceğim.
Neden üzgün değilim? Ördekler, Newburyport’u 12 Mayıs’ta okumaya başladım, ay sonuna gelmeden bitirmeye niyetliydim fakat tahminlerim beni yanılttı. Hüsrana da uğramadım çünkü bu mükemmel romanı bitiresim gelmiyor. Yok, yanlış okumadınız. Evet, yavaş okuyorum, çünkü çok güzel. Gerçek şu ki bu sıralar okuduğum en iyi kitap… Bilinç akışı türüyle aramda nasıl bir bağ olduğunu anlatamam ama bu kitabı okurken elime başka bir kitap değmemesinden durumun ciddiyetini anlamışsınızdır belki diye düşünüyorum. Böyle kitaplarla meşgul olmayı çok seviyorum çünkü. Araya diğerlerini almadan, yalnızca onunla olmak bana iyi geliyor. Sonu gelmeyen bir monolog dünyasının içerisindeyim şu an, ve sonuna geldiğimde neler olacağına dair en ufak bir fikrim yok. Tek bildiğim acımasız bir boşluğa düşeceğimden emin olmamdır.
Romanın içeriği orta yaşlarındaki bir kadının içsel monoloğundan ibaret. Onun günlük hayatının akışına kendinizi bırakıp gidemiyorsunuz, çünkü her şey sürekli değişiyor. Bir geçmişe gidiyor, bir anda kalıyor, sonra hop gelecek hayalleri, bir bakmışsınız rüyalarından bahsediyor. Araya serpiştirilmiş şarkı sözleri, film ve kitap önerileri, trajikomik haber başlıkları, turtalar, ördekler, tavuklar, Trump, Alenen Silah Taşıyan adamlar, çevre kirliliği, hayvanlara yaptığımız eziyet, ve aklınıza gelebilecek her şey bu kitapta var. Amerika’da yaşayan Ohio’lu bu ev hanımı için değişmeyen etkenler ise eşi, çocukları, merhum anne babası, ve turtalarıyla ilişkili herkes… Onun bir anksiyete çukurunda debelendiğini, yine de umudunu elden bırakmayan fakat depresif ruh halinden de kurtulamayan, korkunç kaygılarla boğuşan, sıradan işlerin bile altında ezilen, kendine ve kitaplarına vakit ayırmayı özleyen bir kadın olduğunu anlayabiliyorsunuz okuduğunuz satırlardan sonra. Her şey çok karmaşık ve sürprizlerle dolu olsa da bunu anlamamak için kötü kalpli olmak lazım, sanırım. Ama sanki onu yalnızca biz anlıyormuşuz gibi.
Kitapta belli bir düzende ilerleyen olay örgüsü ve kurgu olmadığı için her sayfada anlatıcıyla ilgili yeni bir şeyler öğrenmek bazen komik, bazen de hüzünlü. Kaygılı bir kadın olduğu halde sorunlarını ve sıkıntılarını biraz eğlenceli bir üslupla anlatması yardım çığlıkları gibi geldi bana. Hele o araya serpiştirilen şeyler de çok önemli noktalar var. Bariz şeyler…
Bu arada çoğu şeyi incelememe saklamak istiyorum ama günümüze çok ama çok yakın tarihte geçen bir roman okumak harika bir his. Acımasız gerçeklerle dolu bu dünyada, yaşamı ve sistemi eleştiren bir kadının kafasını bir türlü toplayamadığına şahit olsak bile. Günümüz dünyasını ve modern insanı yansıtan bu kitap, neredeyse birçok soruna karşı üç maymunu oynadığımız şu günlerde, yolumuzu aydınlatan ve hepimizi korkularımızla yüzleştiren bir okuma deneyimi sunuyor.
İNCELEMEM:
Ördekler, Newburyport hakkında bunun gibi bir inceleme yazacaktım ama ‘’ara yorum’’ dediğimiz bu yazıda kitap hakkında anlatabileceğim birçok şeye değindim zaten, değinmediklerime de kitabın üslubuna benzer tarzda yazdığım bu incelemede görebilirsiniz:
gerçek şu ki uzun zamandır okumak istediğim bir kitabı sonunda okudum; Ördekler, Newburyport’u, ördekçik, ördekçik, Annecim, Babacım, ev yapımı turtalar, gerçek şu ki şimdi bu satırları okurken fark etmişsinizdir ama yine de belirtmekte fayda var, gerçek şu ki bu kitabı Ellmann tarzında yorumlayacağım, gerçek şu ki ben ‘’gerçek şu ki’’lere bayıldım çünkü, gerçek şu ki bir kitabı bitirmeden üzerine yorum ya da inceleme yazamam ama Ördekler, Newburyport bu kuralımın tek istisnası oldu, gerçek şu ki onun için bir ara yorum yazdım, aralık, ara vermek, yorumlamak, kaleme almak, gerçek şu ki yorumum bitmemiş bir kitap hakkında olmasına rağmen çok beğenildi, gerçek şu ki bu kadar ilgi benim için fazla, gerçek şu ki ben de Ohio’lu ev hanımı gibi çok kaygılıyım, gerçek şu ki orta yaşlarımdaki halimi görmek beni şaşırttı, gerçek şu ki o kadar da kötü değildi, gerçek şu ki bizi asıl korkutan şey geleceğimizin belirsizliklerle dolu olmasıyken kendimi görmek beni biraz rahatlattı hatta, gerçek şu ki ben, peş peşe turta yapıp satan Ohio’lu ev hanımı gibi dört çocuk sahibi olamam, gerçek şu ki tek bir çocuğu bütünüyle düşünmek bile beni endişelendiriyor, çocuk, ördekçik, ördekçik, Annecim, Babacım, gerçek şu ki konu ‘’ben’’ değilim, gerçek şu ki kitaptan bahsetmeliyim, gerçek şu ki Lucy Ellmann ile ilk kez tanıştım, gerçek şu ki dilimize çevrilen tek kitabı bu, gerçek şu ki diğer kitaplarını da okumak istiyorum, madlen, çikolatalı madlen, kahveye bandırılmış madlen, gerçek şu ki kahveye ihtiyacım var, gerçek şu ki kadının anlatısında kaybolurken arada bir dişi aslanın hikayesiyle karşılaşmak mola gibiydi, gerçek şu ki epeydir yazar olmak istiyorum ama kendime güvenmiyorum, gerçek şu ki bir öykü yazmayalı uzun zaman oldu, gerçek şu ki kitap incelemeleri yazarak kendimi avutuyorum, gerçek şu ki yazmak, okumak kadar zevkli değil, Kayıp Zamanın İzinde, Proust’un Paltosu, Proust Projesi, gerçek şu ki yazarken içimize dönmeye mecbur kalmak çok zor, çocuk, çocukluğumuza inmek, gerçek şu ki bu incelemeyi yazarken odama arı girdi, gerçek şu ki yazmaya öyle bir dalmışım ki arı kulağımın dibinde bitip vızıldarken ayaklanabildim ancak, gerçek şu ki arı da bir böcektir, gerçek şu ki böceklerden iğrenirim, tiksinilesi, tiksinç, midem bulanır, mide, reflü, gastrit, şişkinlik, gerçek şu ki arıyı odadan çıkarmak için bu yazının başına oturmaya göre daha az çaba harcadım, gerçek şu ki sevdiğim bir şey hakkında yazmak bile bazen zorlayıcı, Monsieur Proust, Celeste Albaret, gerçek şu ki havalar çok sıcak, küresel ısınma, iklim değişikliği, ozon tabakası, iklim yasaları, karbon ayak izi, gerçek şu ki bizi öldürüyorlar, Trump, atom bombası, pestisit, gerçek şu ki bir kupa kahve yapıp geldim, gerçek şu ki soğuk kahve karnımı ağrıtıyor, gerçek şu ki sıcak günlerde bile sıcak bir kahveye hayır demem, gerçek şu ki bu inceleme tahmin ettiğimden daha iyi gidiyor, öyle hissediyorum, gerçek şu ki Marcel Proust hayranıyım ama hiç madlen yemedim, gerçek şu ki o çaya bandırdığı madlenle tüm anılarını zihnine yüklerken benim buna cesaretim yok, gerçek şu ki aslında madlen kalıbı almayı unutuyorum sürekli, unutkanlık, B12 eksikliği, DEHB, sosyal anksiyete, depresyon, gerçek şu ki tatlı ve kurabiye gibi şeyler yapmayı pek sevmem ama yemek yapmaya bayılırım, gerçek şu ki tatlı gibi şeylerde ölçüyü tutturmak daha zor, gerçek şu ki keyifle yaptığım tek kurabiye madlen olacak, çünkü ben iflah olmaz bir Proustçuyum, gerçek şu ki madlen kek mi kurabiye mi pek anlamadım, gerçek şu ki Lucy Ellmann da bir Proustsever bence, çünkü bilinç akışı türünde mükemmel bir eser yazmış, gerçek şu ki ilham aldığı birçok yazar olabilir, gerçek şu ki bu kitap Booker kısa listesinde olduğu halde ödül alamamış, bilinç, anılar, hafıza, bilinç dışı, bilinç taşkınlığı, gerçek şu ki Proust, Joyce ve Woolf okuduğuna eminim, ödül törenleri, gerçek şu ki ödülü sonuna kadar hak ediyor, gerçek şu ki o bir Jane Austen hayranı aynı zamanda, İkna, Akıl ve Tutku, Gurur ve Önyargı, Mansfield Park, gerçek şu ki kitap boyunca ismini bile bilmediğim bir ev hanımının kafasının içinde olmak çok değişikti, tuhaf, garip, Alenen Silah Taşıyan adamlar, siyah beyaz filmler, okul saldırıları, turtalar, hayvanlara yaptığımız eziyetler, dünyayı mahvettik, gerçek şu ki böceklerden iğrenmemin sebebi onlardan korkuyor olmam, gerçek şu ki ben korkağım, ödlek, gerçek şu ki yakın çevremde hiç arkadaşım yok, gerçek şu ki utangaç olmak hoş değil, gerçek şu ki eşimden başka konuşabileceğim insanlar da olsa buna hayır demezdim, gerçek şu ki konfor alanımı fazla seviyorum galiba, gerçek şu ki yapmacık insanlara tahammülüm yok, gerçek şu ki herkesin beni sevmesi mümkün değil, gerçek şu ki eskiden çok sıcakkanlıydım, gerçek şu ki YouTube ve İnstagram’da viral olan sabah rutini videolarındaki kadınlar gibi düzenli ve temiz olamamak insanı yıpratıyor, gerçek şu ki sanal dünya gerçeklerden daha acımasız, gerçekler acıdır, realite şov, real, sosyal iletişim uygulamaları, gerçek şu ki bu uygulamalar insanlığı daha kötü etkiledi, gerçek şu ki kaydedilenler kutumda birbirinden güzel yemek tarifleri var, ve çoğunu denedim, gerçek şu ki harika yemekler yapabiliyorum, gerçek şu ki Amazon listem yalnızca kitaplardan oluşuyor, gerçek şu ki gluten hassasiyetim olduğu halde en sevdiğim yemek makarna, yoğurtlu makarna, salçalı makarna, soslu makarna, gerçek şu ki sürekli kitaptan kopuyorum, gerçek şu ki kitabı böyle anlatmak başlarda hoşuma gitti ama şimdi sizi sıktığımı düşünüyorum, gerçek şu ki düşünmek yorucu, gerçek şu ki zihnim çok karmaşık, ve bu düğümü çözüp yalnızca tek bir şeyi düşünmek nasıl bir şeydi unuttum, gerçek şu ki şimdi uslu bir kız olup Ördekler, Newburyport’u anlatacağım sadece, gerçek şu ki okumak bana iyi geliyor, gerçek şu ki iyi ki kitaplar var, ve iyi bir edebiyatın ürünü olan kitapları okumanın edebi hazzı çok yoğun, gerçek şu ki Ördekler, Newburyport son zamanlarda okuduğum en iyi kitap, gerçek şu ki günümüz dünyasının en yakın tanığı olan bu kitaba bayıldım, gerçek şu ki orta yaşlarındaki bir kadının içsel monoloğuna davetlisiniz, gerçek şu ki ben de rahatsızlıkları nedeniyle çalışamayan bir ev hanımı olarak böyle bir kitap yazabilirim, ama turta yapamam, gerçek şu ki hiç turta yapmadım, gerçek şu ki benim eşim de mühendis, Leo gibi, gerçek şu ki Stacy gibi ergen bir kızım olursa aramız nasıl olur diye çok düşündüm, gerçek şu ki anne olmak çok zor, ne yaparsanız yapın yaranamayacakmışsınız gibi, gerçek şu ki kitap başucumda duruyor, ve kitaplığa geri giremeyecek gibi, gerçek şu ki alıntıları paylaşmaya devam ediyorum, gerçek şu ki hepsi birer hazine değerinde, gerçek şu ki cümlelerin altını çizmeye doyamadım, Annecim, Babacım, ergenler, Z kuşağı, ebeveynler, aile, aile yılı, gerçek şu ki kadınlar sürekli ölüm tehditlerine maruz kalıyor, hatta öldürülüyorlar, cinnet geçiren koca, gerçek şu ki genellikle erkekler, babalar ve kocalar cinnet geçiriyor, Karısını ve Çocuklarını Öldürüp İntihar Etti, gerçek şu ki bazı ülkelerde yöneticiler kadınların nasıl doğuracağı konusunda karar mercii olmaya çalışıyor, gerçek şu ki anne dışında kimsenin buna hakkı yok, gerçek şu ki önce çocuklarımızı korumalıyız, gerçek şu ki tecavüz oranları sürekli artıyor, gerçek şu ki kaldırım taşı bile bu iğrençlikten nasibini almış, gerçek şu ki dünyada, çocuk, kadın, hayvan ve ağaç olmak hiçbir zaman kolay olmadı, gerçek şu ki sokakta dolaşırken fıttırmış biri sizi silahıyla vurabilir, ve ben deliyim diye ceza indirimi alabilir, gerçek şu ki sürekli tehlikedeyiz ve tetikte olmak çok yorucu, gerçek şu ki her zaman uyanık olamayız, gerçek şu ki bazen müzik dinlerken kitap okuyup o anı yaşamak harika olur, gerçek şu ki ne olursa olsun, hayat güzel bir şey, gerçek şu ki kitapta yemediğim madlenlerin bahsi geçiyor sık sık, mecbur madlen yapacağım, gerçek şu ki hayatımda okuduğum en güzel kitap Kayıp Zamanın İzinde’ydi, gerçek şu ki beni çok etkiledi, ve beni böyle etkileyen bir kitap daha var, gerçek şu ki o Ördekler, Newburyport, gerçek şu ki başlarda zorlayıcı bir metin gibi, ama sıradan cümlelerinin yanında öyle cümleler var ki, gerçek şu ki çarpılıyorsunuz, gerçek şu ki nabzınızın hızlı attığını duyabiliyorsunuz, gerçek şu ki sonlara doğru kalbim yerinden çıkacaktı, gerçek şu ki pilates seansıma gitmem gerekiyordu, gerçek şu ki seansta odaklanmam bir hayli yorucuydu, çünkü aklım kitaptaydı, gerçek şu ki eve gelir gelmez okuyamadım, gerçek şu ki duş alıp bir şeyler yemem gerekiyordu, gerçek şu ki keşke uzun süre tok kalabilseydik, gerçek şu ki mutfakta çok zaman geçiriyoruz, gerçek şu ki yemek yapmayı sevsem bile zamanım değerli, gerçek şu ki son sayfaları nasıl bir merak ve heyecanla okuduğumu bilemezsiniz, gerçek şu ki o anı yaşamanız gerekiyor, gerçek şu ki kahve bile yapmadan kitabı elime aldım, gerçek şu ki bu incelemenin sonu nereye varacak bilmiyorum, gerçek şu ki böyle yazmayı sevdim, gerçek şu ki bazen yazabiliyor olduğumu görmek beni mutlu ediyor, gerçek şu ki kafamın içi çok yoğun, gerçek şu ki odaklanmamı iyileştirmek için bir yöntem buldum, gerçek şu ki bir süre denedikten sonra sonuçlarını paylaşmayı düşünüyorum, gerçek şu ki şimdi olmaz, gerçek şu ki bana iyi gelip gelmediğine emin olamadığım bir şeyi başkalarına öneremem, gerçek şu ki influencerlar kullanmadığı ürünleri sanki kullanıyormuş gibi takipçileriyle paylaşıyor, LİNKE TIK TIK, kaydır, reels, story, post, gerçek şu ki takip ettiğim bir influencer yok, gerçek şu ki bazı insanlar taptığı influencer için hayran sayfası açıyor ya da bu gibi hesapları takip ediyor, gerçek şu ki her ay okuduğu kitapları paylaşanlar X’te linçleniyor, gerçek şu ki sahilde, parkta ya da otobüslerde kitap okumamız sadece şovdan ibaretmiş, gerçek şu ki dışarı çıkarken çantamda, ya da elimde bir kitap olur her zaman, gerçek şu ki yalnızca yürüyüşe giderken kitapsızım, gerçek şu ki yürüyüşten eve geldikten sonra okumak çok keyifli, gerçek şu ki bunun dışında kitapsız dışarı çıkamam, gerçek şu ki yozlaşmış ve çürümüş bir toplumun çığırtkanlığına şahit olmaktansa kitap okumak çok daha iyi, gerçek şu ki çocukluğumdan beri kitap okuyorum, gerçek şu ki miyop-astigmatımın nedeni mavi ekran değil, gerçek şu ki kısacık ömrümüzde dünyadaki tüm kitapları okumamız mümkün değil, gerçek şu ki bu yüzden iyi kitaplar okumaya çabalıyorum, gerçek şu ki zamanım değerli, gerçek şu ki kitapta ülkemizle ilgili bir cümle var, gerçek şu ki rezil olduk, gerçek şu ki buna üzülmedim, çünkü iyi bir durumda değiliz, gerçek şu ki bir şeylerin değişmesi lazım, gerçek şu ki geç değil, gerçek şu ki ırkçılık çok kötü ama hümanist olmak da imkansız, gerçek şu ki ‘’gerçek şu ki’’lerle dolu bir inceleme yazacağımı söyleseler inanmazdım, gerçek şu ki eşimle tanışmış olmasaydım yaşadıklarıma tahammül edemezdim, gerçek şu ki zorlukları onunla aşmak her şeyi daha katlanılır kılıyor, gerçek şu ki iyi ki var, gerçek şu ki iyi ki Annecim ve Babacım hayatta, gerçek şu ki Ohio’lu ev hanımı annesinin ve babasının kaybını unutamıyor, gerçek şu ki yüreği pişmanlıklarla dolu, gerçek şu ki benim bir şeyleri iyileştirmek için hala şansım var, gerçek şu ki işler bazen yolunda gitmiyor, gerçek şu ki bir ölüme çare yok, gerçek şu ki kadın kanser hastalığını atlatmış, ama annesinin ve babasının ölümünü atlatamıyor, gerçek şu ki taze yumurtalar için kümesinde tavuk bakıyor, gerçek şu ki lezzetli turtalar için bu zahmete değer, gerçek şu ki bu kitap ‘’bir kadının kafasının içindekiler işte’’ diye geçiştirebileceğimiz kadar basit değil, gerçek şu ki eleştirilerle dolu, gerçek şu ki birden fazla film ve kitap önerileriyle kaynıyor, gerçek şu ki kapitalist sistemi, patriarkayı yerden yere vuruyor, ve tüm bunları hiçbir üstünlük taslamadan ele alıyor, ahlaki üstünlük, tepeden bakma, gerçek şu ki Amerika’nın geçmişinde ve günümüzde yaşanan sorunlardan bahsederken çağımızı her yönüyle yansıtıyor, çevre kirliliği, endüstriyel kirlilik, sağlık hizmetleri, Trump’ın iktidarı, gerçek şu ki bir sonraki sayfada neyle karşılacağınızı kestiremiyorsunuz, gerçek şu ki her şeyin sonuna geldiğimde ara yorumda bahsettiğim o acımasız boşluğa düştüm, gerçek şu ki aynı şeyleri Kayıp Zamanın İzinde'den sonra da yaşadım, gerçek şu ki o boşluk hiç dolmuyor, ama ilk sıra hala Proust'un, ikincilik Ellmann'da, gerçek şu ki Lucy Ellmann'ı Google'da araştırdım, gerçek şu ki çok tatlı bir kadın, gerçek şu ki insan ona yüzeysel baktığında, kasvetli fakat aynı zamanda eğlenceli bir roman yazacağını aklına getirmez, gerçek şu ki dikkatli bakınca bakışları çok hüzünlü, yani bu tür romanlar yazması çok doğal, gerçek şu ki diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum, Proust ve Annesi, dandy, Swann'ların Tarafı, Combray, Paris, gerçek şu ki Paris'e gitmeyi çok istiyorum, gerçek şu ki Ohio'lu ev hanımı da Paris'e gitmiş, ördekçik, ördekçik, Titanik, LOST, Friends, Zamanda Aşk, gerçek şu ki bu kitabın film uyarlamasını izlemek muhteşem olurdu, gerçek şu ki öyle bir film yok, gerçek şu ki çağımızın en önemli romanı, gerçek şu ki tüm ödülleri hak ediyor, gerçek şu ki herkese öneremem, çünkü gerçekler acıtır, gerçek şu ki benim gibi hassas biri okuduysa herkes okuyabilir aslında, gerçek şu ki okuduğumuz kitaplar yalnızca peri masallarından oluşuyorsa üç maymunu oynuyoruzdur, gerçek şu ki elimizden bir şeyler gelemese bile yolumuzu aydınlatan ışığa yürüyebiliriz, gerçek şu ki karanlıkta kalmamalıyız, gerçek şu ki ‘’iyi bir edebiyat’’ iyi ki var, gerçek şu ki bu mükemmel eseri dilimize kazandıran Mahir Koçak'ın emeğine sağlık, gerçek şu ki Yedi Yayınları harika bir kitabı bizimle buluşturdu, gerçek şu ki emek veren herkese teşekkürler...
Sevgiler...
Kaynak
Ellmann, Lucy (2023) Ördekler, Newburyport (Çev. Mahir Koçak). Yedi Yayınları, Ankara
Fotoğraf bana aittir.
Yorum Bırakın