Gündemi takip etmeyi bıraktığım ve iki haftalık müdahale edilmeyen bir diş ağrısı çektikten sonra düşündüğüm en önemli iki başlık oldu.
1 Güç dengesizlikleri
2 Kötülüğü izlemek. Görselleştirilmiş büyük acılar
Hepsi iç içe olmasına rağmen kaydırıp geçtiğimiz onca acı, artık durulmuş sesler ve her gün büyüyerek sıradan insanlara daha çok acılara yaratan savaş. Aslında bizde de görünmeyen bir savaş var. Ve sanırım bu işleri dahada zorlaştırıyor çünkü ortada somut olmayan ve kimilerinin komplo teori dediği şeyler dönüyor. Yine de işin ucu işte bizlere, sırf Türk toprağı olduğu için sıradan hayvanlara dokunuyor. Biz ise bu satılmış insanların hareketlerine karşı çıksakta zulüm artarak devam ediyor. Peki ne yapmalı? İnadına daha çok okumalı, bakmalı ve üretmeli. Millete faydalı olmalı. İşte yine de her şey çok zor çünkü güçler dengesiz.
Bunu nasıl düzeltiriz bilmiyorum. Bildiğim tek şey ise zor zamanların güçlü insanlar yarattığı, kimsenin ise yardımcımız olamayacağı.
Görselleştirilmiş büyük acılar ise, yanan dünyalar ve kurşun yemiş bir karakter bizim için yanıp sönen piksellerden ibaret. Kendimizi o durumda olsak aynı şeyleri yapacağımız konusunda överken buluruz. Savaş olsun ilk ben giderim, şöyle güçlüyüm, savaş düğündür: Zorunda olmadıkça her savaş cinayettir. M. Kemal Atatürk.
Bundan dolayı övünç kaynağı yaptığımız her şeye acilen göz gezdirmemiz gerek. Yine de düşünüyorum da, günümüz ekonomisinin en büyük geliri silahlarken, sanırım toplum kendi içinde boğulmaya devam edecek. Dünya da siviller acı çekerken bu zenginler için piyondan ibaret olacak, daima.
Her şeye rağmen ben güçlü olmak istemezdim. Böyle bir dünyada her şeyi bir saat içinde haberlerde izlemek istemezdim. İnsanlar öldürülürken, çocuklar psikopat ailelerde çocuk kalamazken, nefes alamazken, hayatlarımız pamuk ipliğine bağlıyken yapabileceğimiz her şeyi yapıyoruz. Yine de görüyoruz ki vergi ödediğimiz kurumlar çürüdüğü için toplumun hücreleri olan bireylerin müdahalesi uzun vaadede etkisiz. Eleştiriyoruz, paylaşıyoruz, reddedip adalet istiyoruz ama duyması gereken kulaklar sağırsa ne fayda?
Tek bildiğim şey keşke sıradan hayatlarımız huzurla ilerleseydi. Ama sanırım bize verilen yeniliklerin rahatlığıyla hareket ettiğimiz için elimizden alınmaya çalışılmayacak sandık. Şimdi için savaşsakta ben yorgunum. Yine de yazıyorum işte. Kendim için, okuyan birkaç kişi için. Daima sağlıklı olamasakta inanıyorum ki bu zülm bitecek.
Damarlarımıza düzenli yollanan bunca kötülüğe rağmen parlak beyinlerimiz ve sanatımız daima insanlıktan yana olacak.
Yorum Bırakın