Advertisement
Advertisement

Yazmak.

Yazmak.
  • 0
    0
    0
    0
  • Bazen yazarken boğulacakmışım gibi hissediyorum, sanki yazdıklarım yoğun bir sıvı olup beni içine doğru çekerek yutuyor. Bazen ise yazmazsam boğulacakmışım gibi hissediyorum, sanki yazmazsam içimdekiler akciğerimi doldurup soluğumu avlıyor.
    Belki iki türlü de boğulacağımı çok iyi bildiğimden hep elimde bir kalemle bitiyorum, bazen su gibi arı bazen bataklık gibi koyu yazıyorum. 
    Benim boğulmam kelimelerden de derin bir yerde, bunu biliyorum. Yazdıklarımın beni boğarken başkalarını kucaklayıp suyun üstüne kaldırmasının sebebi bu; ben kendi yazdıklarımın derinliğinden korkuyorum, okuyanlarsa yazdıklarımın derinliğine yansıyarak kendilerini keşfediyorlar. Birinin kendini berrakça gördüğü yazılar yazarın yazmaya en korktukları, söylemekten en çekindikleri. 
    Yazarların sırf yazar olmak adına yazmadıklarını düşünüyorum, nasıl sırf elin var diye bir şeyi tutmuyorsan sırf kelimelerin var diye de yazmıyorsun. İhtiyacın olanı kavrıyor, yazman gerekene tutunuyorsun. Hatta bazen öyle ki yazmak zorunda hissediyorsun çünkü biliyorsun; yazmazsan tüm bu kelimelerin arasında soluksuzca yiteceksin.
    Tabii ki sadece iç dökmekten öte bir şeye dönüşüyor zamanla yazmak, bence yazar sadece kötü hissettiğinde yazan değil sadece hissettiğinde bile yazandır. Hissettmek insan olmanın parçası, alışılmış bir olgu ve herkes farklı şekilde ifade ediyor bunu. Yazmak da bu ifade şekillerinden biri.
    Bir yerden sonra yazmak öyle kapsamlı bir hal alıyor ki en mutlu anın ve en kötü anının arasında kalan her şey bir bakmışsın yazıya dönmüş oluyor. Dipteyken yazdığını okuru suyun yüzeyine kaldırırken, yüzeydeyken yazdığın okuru suya gömüyor. Yazdıkların birilerine farkındalık kazandırırken seni de birilerinin farkındalığıyla eğitiyor. Okur sadece okumaktan fazlasını yapıyor; içine bağlı bir parçanı koparıp seni paylaşmanın hafifletişine alıştırıyor. 
    Kısaca, yazmak; kimisi için doğuştan bir lütuf, kimisi için geliştirilmiş bir yetenek, bir cevher. Fark etmez, çünkü herkesin bir yerde yazmaya ihtiyacı oluyor. Herkes yazıp, paylaşıyor ve tüm bu yazılar hem yazara hem okura bir şeyler katıyor.
    Ve bazıları öyle yazıyor ki bir süre sonra kalem elinden düşse, toprak saçlarını örtse de parmakları hala kağıdın üzerinde ilerliyor. 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.